Bilecik İl Sağlık Müdürü Dr. Ferhat Damkacı, 1 yıl içinde yaklaşık 7 bin kişiye lenfoma tanısı konulduğu anlatarak, bu hastalığın önemine değindi.

Dr. Ferhat Damkacı, lenfatik sistemin vücudun önemli bir parçası olduğunu belirterek, vücudun mikroplarla savaşan ağı lenf düğümleri, dalak, timüs bezi, kemik iliği ve diğer vücut bölümlerini içerdiğini söyledi. Damkacı, "Lenfatik sistem kanserine lenfoma denir. Lenfomalar, lenfoid dokularda doğal olarak bulunan lenfosit adı verilen hücrelerden gelişen kötü huylu lenf bezi hastalıklarıdır. Hodgkin hastalığı olarak da bilinir ve lenfomaların yaklaşık yüzde 25’ini oluşturur. Hodgkin dışı lenfoma tıpta ’Non-Hodgkin Lenfoma/NHL’ olarak adlandırılır olguların yaklaşık yüzde 75’ini oluşturur. Bir yıl içerisinde yaklaşık 7 bin kişiye lenfomatanısı konulmuştur. Non-Hodgkin lenfomalar hem erkeklerde hem de kadınlar da ilk on kanser türü içinde yer almaktadır. Çocukluk çağı kanserlerinin ise yüzde 15’ini oluşturmakta ve ikinci sırada yer almaktadır. Lenfomaların genel olarak 80’den fazla alt tipi vardır ve her birinin klinik tedavisi de farklılık gösterir. Lenfomaların kesin nedeni bilinmemektedir. Bununla birlikte, çeşitli risk faktörleri lenfoma gelişme muhtemelliği ile ilişkilidir” dedi.

"Belirtilerinde halsizlik, kilo kaybı, ateşe dikkat"

Dr. Damkacı belirtilere dikkat çekerek, “Lenfoma belirtilerinde en sık görülen özellik boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezelerinin ağrısız şişerek ele gelmesidir. Hastalarda diğer bulunabilen belirtiler ise, sebebi tam açıklanamayan ateş, kilo kaybı, gece terlemesi, halsizlik, ciltte kaşıntıdır. Bu şikayetler, grip gibi başka hastalıkların seyrinde de görülebilir. Bu nedenle bu tür bulguları olan hastalarda lenfoma teşhisini ancak hekim koyabilir. Sayılan belirtilerin varlığı halinde hekime başvurulmalıdır. Lenfomanın tanısında en önemli basamaklar ayrıntılı öykü ve fizik muayenedir. Öykü ve muayenede şüpheli bulguların tespit edilmesi durumunda lenf nodu biyopsisi, kemik iliği biyopsisi, görüntüleme tetkikleri, kan sayımı, kan testleri, biyokimyasal incelemeler, görüntüleme testleri (MRI taraması, PET taraması, X-ışınları) gibi ek tanı metotlarına başvurulur. Hastalığın türlerine göre farklı tedavi yöntemleri mevcuttur. Kemoterapi, radyoterapi gibi klasik tedavi metotlarına ek olarak uygun hastalarda biyolojik tedaviler (monoklonal antikorlar), kök hücre nakli gibi yöntemlere de başvurulabilmektedir. Biyopsi ve hastalığın durumunu tespit amaçları dışında, cerrahi lenfoma tedavisinde nadiren kullanılmaktadır” dedi.

Kaynak: İHA