Futbolun gerçeklerinden biridir, genç takımla oynuyorsanız işi erken bitirmeniz gerek. Eğer golü zamanında bulamazsanız rakibin direnci artar özgüveni tavan yapar. Ve sizden kadro olarak zayıf görünse de büyük bir özgüvenle işinizi zorlaştırır. Hacettepe maçı da aynı böyle oldu. Bir kere kadrosunda boş adam yok. Zaten Gençlerbirliği takımının altyapısında öyle torpil pek işlemiyor yani ama yaş ortalamaları düşük ve devre arasında 3-4 oyuncuyu Gençlerbirliği’ne göndermişler. Ligde de çok iç açıcı yerde değiller ama İnegöspor’da en az onlar kadar iddialıydı. Onlar kadar dönüm maçları olarak görüyordu.

Başkentte güneşli ama son derece soğuk havada oynanan maça 2 takım kontrollü başladı. Hatta ilk yarının son bölümlerinde Hacettepe bir ara üstünlüğü eline aldı. Devre biterken 2 penaltı bekledikleri pozisyon var. Bana göre ilki penaltıydı. Maçın hakemi devam dedi. 2. yarı ise yine takıma sihirli değnek değmiş görüntüsüyle maça başladık. Bu defa rakibe baskı kuran ve golü arayan taraf bizdik ama direklerde gezen top Hacettepe savunmasının etten duvar örmesi her geçen dakika işimizi zorlaştırdı, sinirlerimizi bozdu. Oyunun bu anlarında da rakibin sağ taraftan başlayan atağında sahanın  en yaşı küçük 2002’li Arda’nın golü gelince de aldı mı bizi bir telaş. Saldır babam saldır. Yüklen babam yüklen. Son 15 dakika ecel terleri döktük. Yeni diş çıkarttık. Adrenalin patlamasında 5 dakikada mucizeyi gerçekleştirdik ve yarışın içine tekrar dahil olduk. Galibiyeti kesinlikle küçümsemiyorum ama bu işte var olacaksak, bana göre kesinlikle bir tık daha fazlasını yapmamız gerek. Çünkü her takım Hacettepe kadar deneyimsiz, hatta Hacettepe gibi deplasman olmaz. Bana göre zaten Ankaragücü haricinde hiçbir takım için başkent deplasman değil.

Söylüyoruz kadro derinliğimiz yok. Oynayan oyuncuları rekabete sokacak yedek oyuncumuz yok diye ama bunları söylerken de şunu es geçmiyoruz, bu saten sonra yapılacakta bir şey yok ama takımda aksayan aksıran yönlerimiz çok. Acil önlem alacağız, almalıyız derken sanki iyilik melekleri bizi bu işin içine itmeye devam ediyor. Bizde artık bu ikramları geri çevirmememiz gerek diye düşünüyorum.

Solda Abdullah’ın gününde olmadığını söyleyelim. Orta alanda Ömer Faruk Çalışkan’ın eski kapasitesinden uzak olduğunu ifade edelim. Selimcan’ın çıkışlarda fazla top kaybettiği ama 2. golde sahanın en iyisi Serdar Can’dan topu alıp Cengiz’e asisti yaptığını atlamayalım. Cengiz’in arkadaşlarından bir adım önde olduğu belirtelim. Enes’in rakibin 77 numaralı oyuncu karşısında zaman zaman zor anlar yaşayıp yüreğimiz ağzımıza getirdiğini söyleyelim. Yine Ahmet Hakan’ın iyi niyetle mücadelesine, Tayfun’un dağınıklığına parmak basalım. Ve bütün bunlara rağmen de kazandığımız için takımı tebrik edelim.

Yine Hacettepe takımında forma giyen 10 numaralı Serdarcan ile 77 numaralı Yağız’ın bana göre farkındalık oluşturup, sahanın en iyileri olarak ön plana çıktıklarını söyleyelim. Bütün bunların gölgesinde takımı kutlarken, iplerin artık bizde olduğunu ve bir anlamda bu yoldaki diriliş maçlarının Cumartesi günü Hekimoğlu karşılaşmasıyla başlayacağını hatırlatalım ve işin özetinde ise, ciddi sorunlara karşı ayakta kalıp, hala dişli rakiplere karşı işin içinde olmaktan dolayı da sevincimizi doya doya yaşayalım diyorum…

.