İzmir’in Ödemiş ilçesinde bulunan Kaymakçı T Tipi Cezaevi, uzun süredir sağlık hizmetlerinin eksikliği ve kötü muamele iddialarıyla kamuoyunun dikkatini çekiyor. Cezaevinde tutulan mahkumların aktardığına iddialara göre, tekerlekli sandalye gibi temel tıbbi ihtiyaçlar karşılanmıyor, hastaneye sevk talepleri reddediliyor ve zaman zaman “Buradan ancak ölünüz çıkar” şeklinde tehditlerle karşı karşıya kalıyorlar. 

Whatsapp Image 2025 04 11 At 15.10.31

Tüm bu ağır koşulların ortasında, Mart ayında 66 yaşındaki KOAH hastası ve yüzde 71 işitme engelli Kadir Coşkun, cezaevine girdikten sadece 20 gün sonra hayatını kaybetti. Tanıkların ve ailesinin iddialarına göre, hastalığına rağmen hastaneye sevk edilmedi, tedavi uygulanmadı ve zamanında ilk müdahale yapılmadı. Coşkun’un ölümüyle birlikte yeniden gündeme gelen cezaevi, aslında daha derin ve yaygın bir sorunun sadece küçük bir parçası. Cezaevinde çok sayıda hasta tedaviye erişemiyor; sadece son bir yıl içinde sağlık nedenleriyle yaşamını yitiren mahkum sayısı 42’ye ulaştı.

‘BAYRAMDA ALIRSINIZ’ DEDİLER ÖLÜSÜNÜ ALDIK

İddialara göre, İzmir’in Ödemiş ilçesindeki Kaymakçı T Tipi Cezaevi’nde yaşanan bir sağlık ihmali, 66 yaşındaki Kadir Coşkun’un hayatını kaybetmesiyle gündeme oturdu. Yüzde 71 işitme kaybı olan ve KOAH hastası Coşkun, 23 Haziran 2023 tarihinde karıştığı bir trafik kazasının ardından 5,5 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezasını çekmek üzere 12 Mart 2025’te Kaymakçı Cezaevi’ne giriş yaptı. KOAH’a ek olarak şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik rahatsızlıkları da bulunan Coşkun’un, cezaevine kendisi yürüyerek geldiği ifade edildi.

Whatsapp Image 2025 04 11 At 15.10.31 (1)

Ancak iddialara göre, cezaevine girdiğinin ikinci haftasında sağlık durumu kötüleşmesine rağmen hastaneye sevk edilmedi. Ailesine durumla ilgili bilgi resmi yollardan değil, aynı koğuşta kalan tutuklular aracılığıyla ulaştı. Oğlu Tolga Coşkun, 21 Mart’ta yaptığı açık görüşte babasının genel durumunun iyi olduğunu öğrendiğini söyledi. Ancak bu görüşmenin ardından babasının sağlık durumunun hızla bozulduğunu öğrendi. 30 Mart’ta cezaevine giden Tolga Coşkun, babasının derhal hastaneye götürülmesini talep etti; ancak yetkililer kendisine “Bayram iznine çıkacak, o zaman alırsınız” şeklinde yanıt verdi.

Whatsapp Image 2025 04 11 At 15.10.30

BABAMI ÖLÜ HALDE ALDIK

Tolga Coşkun, babasının 9 gün içinde vefat ettiğini belirterek “Babam izine çıkarırken öldü, ölüsünü aldık. Geçen hafta görüşte gördüğümüz sağlam olan babamız, 9 günde vefat etti. Bu süreçte mahkum arkadaşlarından, babamızın kötü olduğunu ve öleceğini öğrendik. Resmi hiçbir açıklama yok. Bir gün önce geldik, görmek istedik, sağlık sorunları olduğunu ve hastaneye götüreceğimizi söyledik ama ilgilenilmedi. Jandarmalar, infaz koruma memurlarının izinde olduğunu belirtti ve nöbetçi savcıya gitmemiz gerektiğini söyledi. Nöbetçi savcıyla görüşmek istediğimizde, cinayet vb. bir durum olmadığı için görüşme yapılmayacağı söylendi. Cezaevine geri dönüldü, ‘Yarın çıkacak günü dolmamış’ denildi. Bugün bayram izni için sabah 9’da girişte olduğumuzu oradaki mahkumlar söyledi. Orada, babamın kalbi durmuş haliyle karşılaştık. Ambulans tahsis edilmedi, şahsi araçla hastaneye yetiştirildi. 47 dakika süren kalp masajının ardından vefat etti, geri dönmedi. Gerekli yerlere başvurularımızı yaptık. Bu ihmalsizliği yapan kişilerin cezasını çekmesini istiyoruz. Adalet istiyoruz” dedi.

VÜCUDU ALARM VERİYORDU

İddialara göre, cezaevine girişinden sadece 20 gün sonra hayatını kaybeden Kadir Coşkun’un ölümünden önce yapılan kan tahlilleri, yaşadığı sağlık krizinin ciddiyetini gözler önüne seriyor. 7 Nisan 2025 tarihli laboratuvar sonuçları, Coşkun’un bedeninde enfeksiyon belirtilerinden organ yetmezliğine kadar birçok hayati sorunun bulunduğunu ortaya koydu. Tıbbi olarak “çoklu organ yetmezliği” olarak tanımlanan bu durum, ölüm riskinin son derece yüksek olduğunu açıkça gösteriyor.

Normal şartlarda bir bireyin kanındaki oksijen seviyesi en az 70 olması gerekirken, iddialara göre Coşkun’un değerleri yalnızca 28 olarak ölçüldü. Bunun yanında, kandaki asit-baz dengesi de ciddi şekilde bozulmuştu. Sağlıklı bir insanın kan pH değeri 7.35 ile 7.45 arasında olmalıyken, Coşkun’un pH değeri 7.00’a kadar gerilemişti. Bu düzeydeki düşüş, vücut sistemlerinin iflas ettiğinin açık bir göstergesi.

Whatsapp Image 2025 04 11 At 15.10.31 (2)

Kanda biriken aşırı asit miktarı, yani asidoz durumu, pH seviyesinin bu denli düşmesine yol açtı. Bu tablo, özellikle böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında ciddi bozulma olduğunu işaret ediyor. Uzmanlar, KOAH hastalarında bu tür dengesizliklerin aniden gelişebileceğine dikkat çekiyor ve bu hastaların mutlaka sürekli tıbbi gözetim altında tutulması gerektiğini vurguluyor. Oksijen seviyesindeki hızlı düşüşlere zamanında müdahale edilmediği takdirde, ölüm riskinin ciddi şekilde arttığına işaret ederek, Coşkun’un yaşamını yitirmesinde bu ihmallerin etkili olmuş olabileceğini belirtiyorlar.

ENFEKSİYON TÜM VÜCUDA YAYILMIŞTI

Kadir Coşkun’un hayatını kaybetmeden önce yapılan kan tahlili sonuçları, ölümünün ani değil, ciddi bir tıbbi ihmalin sonucu olabileceğini ortaya koyuyor. Testlerde beyaz kan hücresi (lökosit) değeri 19.62 olarak ölçüldü. Bu değer, normal seviyelerin yaklaşık üç katı olup, vücutta ağır bir enfeksiyon geliştiğine işaret ediyor. Dikkat çeken bir diğer bulgu ise potasyum düzeyinin 6.2’ye kadar yükselmiş olması. Oysa potasyumun normal referans aralığı 3.4 ila 5.1 arasında olmalı. Bu düzeydeki yüksek potasyum, kalp ritmini bozarak ani kalp durmasına neden olabilecek düzeyde risk taşıyor.

Söz konusu tahlil sonuçları, Coşkun’un yaşamını yitirmesinin birdenbire değil, günler boyunca süren bir sağlık ihmalinin sonucu olabileceğini düşündürüyor. Ölümüne ilişkin otopsi raporu ise 1 Nisan 2025 tarihinde İzmir Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlandı. Ancak raporda, Coşkun’un cezaevinden hastaneye ne zaman ve hangi koşullarda sevk edildiği ya da ölümün hastanede mi gerçekleştiği konusunda net bir bilgi yer almadı.

Hazırlanan ölüm belgesinde, ölüm şekli “bulaşıcı olmayan hastalık” olarak kayda geçerken, ölüm nedeni bölümüne ise hekim incelemeleri tamamlanmadığı gerekçesiyle açıklama yapılmadı.

2023 YILINDA 42 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ 

İddialara göre, Ödemiş Cezaevi’nde yaşananlar, yalnızca Kadir Coşkun’un acı kaybıyla sınırlı değil. İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) ulaşan başvurular, cezaevindeki kronikleşmiş sorunların ciddiyetini ortaya koyuyor. İHD’nin paylaştığı verilere göre, 2023 yılı boyunca Ödemiş T Tipi Cezaevi’nde toplam 42 mahpus yaşamını yitirdi. Bu ölümlerden bazıları, sağlık hizmetlerine erişimdeki ciddi yetersizlikleri gözler önüne seriyor.

Cezaevinde tutulan hasta mahkumlardan Mehmet Sait Demiröz, 17 Temmuz 2022’de sağlık sorunlarına bağlı olarak hayatını kaybetti. Benzer şekilde, başka bir hasta tutuklu olan Necip Bulut, 17 Ocak 2023’te yaşadığı sağlık problemleri nedeniyle hastaneye sevk edilirken yolda yaşamını yitirdi.

ONLARCA KİŞİ ŞİKAYETTE BULUNDU

İnsan Hakları Derneği tarafından paylaşılan Ege Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri raporunda onlarca kişi cezaevindeki sağlık sisteminde yaşanan sorunlar nedeniyle başvuruda bulundu. Bu başvurulardan bazılar ise şu şekilde; 26 Nisan 2022’de G. K., oğlu V. K.’nin şeker ve kalp ritim bozukluğu olduğunu, abisinin rahatsızlanması üzerine cezaevi müdürüyle görüşmeye gittiğinde müdürün üzerine yürüyüp ayağını vurduğunu ve tekerlekli sandalye talebinin reddedildiğini belirtti. Başgardiyanın ise, “Buradan ancak ölünüz çıkar” diyerek oğluyla görüşmelerini engellediğini ifade etti. Aynı tarihte başka bir başvuru da yapıldı. G. K., oğlu M. K.’nin karantinada olduğunu, gardiyanla tartışma sonrası intihar girişiminde bulunduğunu ve 5 iğne yutmuşken doktorun “tuvaletini yaparak düşür” dediğini aktardı. M. K.’nın daha önce 2 kez COVID-19 geçirdiği ve görüşmelerinin engellendiği de belirtildi. 18 Ekim 2022’de T. K., 28 yılını hapiste geçirdiğini ve sağlık sorunları nedeniyle 15 gün içinde 3 kez hastaneye sevk edilmesinin engellendiğini, sevklerin iptal edildiğini ve onur kırıcı söylemlerle karşılaştığını bildirdi. 20 Mayıs 2022’de, M. S. F., Ödemiş Cezaevi’nden Bodrum S Tipi Cezaevi’ne sevk edilirken çıplak aramaya maruz kaldığını, kabul etmediği için darp edildiğini ve kanser hastası olduğunu söyledi. Ayrıca, tedavi edilmediğini ve dövülüp hücreye götürüldüğünü belirtti. 8 Nisan 2020’de Ş. F., kardeşi M. S. F.’nin cezaevinde kolon kanseri, verem ve kemik erimesi hastalıkları bulunduğunu, tedaviye rağmen ilacının verilmediğini ve hastaneye COVID-19 gerekçesiyle götürülmediğini aktardı. 12 Haziran 2020’de ise aynı kişi, kardeşinin kanser tedavisi sırasında yaşadığı kanama ve ağrılara rağmen tedavi edilmediğini, gardiyanların yalnızca pansuman malzemesi verdiğini söyledi.

Kaynak: İLK SES GAZETESİ