Sosyal medyada dindarlarla laik kesimin goygoyunu izlemek çok keyif veriyor. İyi ki açmışım uzun süredir difrizde beklettiğim hesabı. Bu toz duman arasında Vivaldi´nin ‘Venedik´te Yalnızım´ eseri eşliğinde İnegöl çiftetellisinin metafizik boyutuna ilişkin bir makale üzerinde calışıyorum sevgili hemşehrilerim.
Buraya daha sonra döneceğim.

Çok laik ve aşırı dindar ahalinin ileri sürdüğü argümanlar aynı romantizm sarmalında gerçekleşiyor. Bir taraf Mustafa Kemal isminin verdiği özgüven ve açık alınla dağ başında duman üflüyorlar. Bir nevi dudak tiryakiliği esasında bunların tozu dumanı. Kullanışlı bir joker onlar için Mustafa Kemal ismi. Ulusal ve milli bayramlarda 24 saat üzerine ayarlı tam zamanlı gece tarifeli vatan millet adavapuru; öyle bir duman alıyorlar ki ben mesela her seferinde karıştırıyorum topçular nere eskihisar nerde kaldı diye.

Ah “yalnız bırakıp gitme bu akşam yine erken, öksüz sanırım kendimi ben sensiz içerken.”
Ah ki ne ah efendiler.

“Kimin yüzünü çevirdiysem hüznü de sevinci kadar ıskarta” şair sözüdür kulak verin, muhabbetleri de nefretleri kadar bön ve kof. Erdoğan düşmanlığı üzerinden yürütülen bir kampanya olabilir mi. Memleketimizde oluyor.

Aynı şey dindar kesim için de geçerli. Hacivat kılıklı müptezellerin, belediye tarihçilerinin yıllardır Mustafa Kemal hakkında ileri sürdükleri biyografiler üzerinden içi boş bir husumet besliyorlar. Seversiniz sevmezsiniz o sizin bileceğiniz iş. Lakin hakkı teslimde asgari düzeyde hürmette insani ve adil yaklaşmak elzemdir.

Eleştiri, ötekini yoksayan bir tavır içinde olmak, iddia edilen şeylere salt muhalefet etmenin adı değildir. Eleştiri, ötekini anlamanın ön koşuludur. Seni anlamak istediğim için eleştiriyorum birader anladın mı?

Erdoğan düşmanlığının ufuklara süzülen bir balon olması, Erdoğan hayranlığının da aynı balonun balkon sakinlerininin gazını şişiriyor sadece. Söz konusu düşmanlığın nasıl bir temeli dayanağı yoksa sevdalıların da yok. Düşmanlığı besleyen şey hayranlığı pompalıyor. Aynı kotun laciverdi sizin anlayacağınız.
Tarihi, popülist yaklaşımdan uzak, şanlı ecdat goygoyuna kapılmadan okursanız, (Susurluk ayranlarının sponsorluğunda) izlediğiniz dizilerde ayran kabartmaya gerek kalmaz. Bugün Erdoğan´a diktatör yakıştırmasını yapanlar Mustafa Kemal´in, devrimleri hayata geçirme sürecinde kimlerin boynunu vurduğunu, en yakın arkadaşlarını dahi nasıl saf dışı ettiğini biliyor olmalılar. Bilmiyorlarsa da onlara bilmedikleri birşeyi anlatamam.

Aynı formülü dindarlar da uygulasın. Fatih Sultan Mehmet Han, kardeşlerinin, yeğenlerinin fişini çekmedi mi? Sultan Süleyman evladını, kitabına uydurarak cellatlara teslim etmedi mi?

Sultan Selim Han´ı ‘Yavuz´ yapan şey neydi?
Bütün bu hikayeyi bir de böyle okuyabilir miyiz acaba?

Devlet böyle olunur efendiler. Devlet aklı içerisinde duyguya, şefkate, merhamete yer vermez. Devlet, ana olunca kan ağlar sürekli. Devlet, baba olmadan içerdeki dışardaki Fetullah ve trolleri, Demirtaş´ı Karayılan´ı daha çok bahar şarkıları söyler.

Devletimden beklentim ve dahi niyazım odur ki; tarihi ve siyasi projeksiyounumuz bunu gerektirir zira.
içeride veya dışarıda gizli yada açık, yurt içi yada dışında, terör örgütünün siyasi ayağını, Fetullahın kırk yıldır döllediği trollerini, yakınlarını, eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, ahbaplarını, dostlarını, sevenlerini, koruyanlarını, savunanlarını, sempati duyanlarının adalete teslim edilmesidir. Trol de olsa insan ayırmamak lazım. İnsan insandır. Onlarda insan. adalet vuku bulmadıkça merhamet olmaz. Merhamet birşeye hakkını hakkı kadar karşılık vermek demektir. Bakın bakalım ondan sonra biri yada birileri devleti ele geçirmeye cüret edebiliyor mu. İçimizdeki ifrazatı atsak rahatlıycaz. Düşman görünmüyor çünkü. Bu iş öyle, tövbeyle, nedamet seanslarıyla çözümlenecek birşey değil; artık hiçbir ilacın tedaviye yanıt vermediği anda şifa nedir doktor? Felçli yatağında ölen Hipokrat burada bize yardımcı olamaz.
Aşk ve ölümü gel yeniden tanımlayalım biz Nazım abi;
“yalın, temiz, acımasız”.

Fatih Sultan, Yavuz Selim, Kanuni Sultan Süleyman. Atatürk zaten ölmedi kalbimizde yaşıyor, Allah uzun ömür versin, yaşa Mustafa Kemal paşa yaşa.
Diktatörlük o kadar da kötü birşey değil, yürüyelim arkadaşlar.