Sosyal statüsünü geliştirmek için bazı stratejiler geliştirmişti, bunlardan biri ise makalemizin de konusu olan “Benjamin Franklin Etkisi” idi.

Stratejinin temeli, “Sana bir kez iyilik yapmış olan kişi, gelecekte sana daha dostane yaklaşacak ve daha büyük iyilikler yapacaktır.” sözüne dayanıyor.

Bu, kısaca şu anlama geliyor: Bir insanla iyi anlaşmak için ona iyilik yapmayın, ondan iyilik isteyin!

Ben Franklin Etkisinin Doğuşu Ve Örnekleri

Franklin siyasete ilk atıldığı dönemde, onun fikirlerine karşı çıkan bir siyasi vardı ve Franklin bu durumdan rahatsızdı. Ancak karşısındaki siyasi, oldukça kültürlü ve zeki bir insandı ve Franklin onu dost edinmenin, hasım olmaktan daha faydalı olacağını düşünüyordu. Haklıydı.

Benjamin Franklin, bu nefreti arkadaşlığa çevirmek için sıra dışı bir yöntem kullandı. Söz konusu hasmının bir kütüphanesi vardı ve ondan, kütüphanesindeki nadir bulunan kitaplardan birini istedi. Garip olan şu ki, Franklin’in bu kitaba bir ilgisi yoktu.

Franklin bu konudan otobiyografisinde şu şekilde bahsetti, “Kütüphanesinde çok az bulunan ve tuhaf bir kitap olduğunu duyunca, ona bir not yazdım, o kitabı inceleme isteğimi ifade edere ondan birkaç günlüğüne bana ödünç vermesini rica ettim. Hemen gönderdi ve ben yaklaşık bir hafta içinde başka bir notla birlikte ona geri verdim, minnet duygularımı ifade ettim. Kendisiyle bir sonraki karşılaşmamızda, benimle büyük bir nezaketle konuştu; daha sonra ise her durumda bana yardımcı olabileceğini belirtti. Bu sayede önemli bir hasmımı dostum yaptım ve arkadaşlığımız yıllar boyu devam etti”.

Franklin, onun dostluğunu “ona hiç bir şekilde saygı göstermeden” kazanmak için iyilik yapmak yerine, bir iyilik istemeyi tercih etti. Tabii araştırmacılar bunu öğrendikten sonra durmadılar, insan psikolojisi üzerinde iyilik yapmanın etkisini araştırmaya koyuldular. Sonuçlar şaşırtıcıydı, Franklin gerçekten bir dâhiydi!

Evet, kabul edelim; genelde insanların sevdiği insanlara iyilik yaptığı varsayılır; bir insana iyilik yapmak başlı başına bir saygı ifadesidir. Bununla birlikte, bir kişinin iyilik yaptığı insanları sevmesi mümkün müdür? Öyle olduğunu iddia ediyoruz, Franklin de öyle iddia ediyor! Ayrıca bir süredir bilim insanları da…

Bana Bir İyilik Yap!

Fakat, böylesine ilginç bir fenomeni nasıl açıklarız? Tamamen sezgisel olmadığını düşünüyorsanız, o zaman yalnız değilsiniz. Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi, insanların neden bu şekilde davrandıkları hakkında bazı açıklamalar sunar. Bilişsel Uyumsuzluk deneyine göre, bir kişinin inançları eylemleriyle çeliştiği zaman, zihinsel bir rahatsızlık tetiklenir. Bu da bireyi, çelişkiyi ortadan kaldırmak bir yol bulmaya zorlar.

Örneğin, ateistseniz ve yalnızca bir teistin yapacağı bir şey yaparsanız, zihinsel bir çelişkiye girersiniz.

Veya birinden hoşlanmıyorsanız ve hoşlanmamanıza rağmen o kişiye bir iyilik yaparsanız, pusuda bekleyen bilişsel uyumsuzluk devreye girer. Bu uyumsuzluğu (çelişkiyi) ortadan kaldırmak için, eylemlerinizi haklı çıkarmanın bir yolunu bulmaya çalışırsınız. Eylemleriniz değiştirilemeyeceğinden (çünkü artık o iyiliği yaptınız, geçmişte kalan şey değişemez!), eylemlerinizi haklı çıkarmak için düşüncelerinizi ve inançlarınızı değiştirirsiniz. Yani, bir iyilik yaparsanız, büyük olasılıkla o kişiden hoşlanırsınız. Eylemleriniz inançlarınızı da beraberinde götürür ve değiştirir.

Fikirlerimizin eylemlerimizi şekillendirdiği yaygın bir inanıştır, ancak çoğu zaman eylemlerimiz de fikirlerimizi şekillendirir. Kendilik Psikolojisi Kuramına göre insanlar, kendi davranışlarını gözlemleyerek hangi tutumların bu davranışlara neden olduğunu fark eder ve tutumlarını değiştirirler.

Kendinizi, nedenini bilmediğiniz bir şeyi yaparken bulduğunuzda, kafanızda makul bir senaryo kurarak bunu kendinize açıklamaya çalışırsınız. Sonra uydurduğunuz hikayeye dayanarak kendinizle ilgili bazı inançlar oluşturursunuz.

Franklin’in hasmına olan şey de tam olarak buydu. Kendisinin Franklin’e karşı bir iyilik yaptığını gözlemledi ve bu durumu, kendisine en makul hikayeyi kurarak açıkladı (Bunu, Franklin’i sevdiğim için yaptım! Çünkü insan sevmediği birine iyilik yapmaz…).

Her Zaman İşe Yarıyor Mu?

Şunu söylemeliyiz ki Benjamin Franklin Etkisinin bazı sınırları da vardır. Yerçekiminin aksine, bu psikolojik fenomen mutlak değildir ve her zaman işe yaramayabilir.

Benjamin Franklin mükemmel bir üne sahipti ve rakipleriyle olan rekabeti tamamen profesyonel bir şekilde yönetti. Franklin’in rakibi dost yaptığı alıntıda, ikisi de birbirlerinin arkadaşlığından yararlanabileceklerini biliyordu. Üstelik Benjamin Franklin bir kitap koleksiyoncusuydu ve edebiyat konusunda iyi bir zevke sahip olduğu biliniyordu. Bu yüzden ondan bir çift çorap değil, bir kitap istedi.

Benjamin Franklin Etkisi, diğer tüm psikolojik fenomenler gibi “tek başına” düşünülmemelidir. Bir kişinin sizden hoşlanıp hoşlanmayacağını belirleyen kontrast etkisi, çekicilik önyargısı, halo etkisi, otorite önyargısı gibi birçok psikolojik önyargı terimi bulunur.

Ayrıca, birine zarar verirseniz ondan hoşlanmama olasılığınız, bir iyilik yaptıktan sonra onu sevme olasılığınızdan çok daha fazladır. Çünkü, negatif duygular pozitif duygulardan daha güçlüdür.

Ancak genel bir kural olarak, yardım istemekten çekinmeyin. Başkalarının bize yardım etme olasılığını genellikle hafife alma eğilimindeyiz. Çünkü yardım istediğimizde, muhatabımızın bizden bunun karşılığını isteyeceğini düşünürüz.

Ayrıca, biri size küçük bir iyilik yaparsa, bu kişinin bir dahaki sefere size daha büyük bir iyilik yapması ihtimali oldukça yüksektir. Bu yüzden iyilik istemek asla zarar getirmez.

Kaynak: Haber merkezi