Bursa'nın sakin sokaklarında, tarihi bir mezarlık olan Emir Sultan Mezarlığı'nda dolaşırken, gözleriniz rastgele bir mezar taşının üzerine kayar. Üzerinde "Hubert Sondermann --D. 1902-Ö. 1976 --" yazılı mütevazi bir mezartaşı belirir. O, bu topraklara sadece bir Alman mühendis olarak gelmedi, aynı zamanda Türk insanının sıcaklığını, cömertliğini ve paylaşma isteğini içine sindiren "Alman Amca" olarak tanındı.
Hubert Sondermann, 1902 yılında Almanya'da doğdu. Çocukluğunun bir kısmını İsviçre'de geçirdi ve İsviçre vatandaşı olarak büyüdü. Makine mühendisliği eğitimi aldı ve başarılı bir mühendis olarak bir firmanın iş ortağı oldu. 1957 yılında Bursa Uludağ Teleferik İşletmesi'nin inşaat ihalesini kazanan Von Roll adlı şirkette çalışmaya başladı.
Sondermann, Bursa'ya gelirken asıl amacı ticariydi, ancak aynı zamanda Türk ve Alman kültürleri arasında bir köprü kurmayı hedefliyordu.Uludağ'ın zorlu doğal koşullarında, malzemeleri taşımak için katırlar ve atlar kullanarak teleferik hattını inşa etmek büyük bir çaba gerektiriyordu. Sondermann ve işçiler, hava koşullarına ve mevsimlere aldırmadan çalıştılar. Zorlu zamanlarda işçiler ve Sondermann, yiyecekleri paylaşarak birlikte aç kalmaktan kaçındılar.
Sondermann'ın dikkat çeken bir özelliği vardı, her zaman yanında bir ayna taşır ve sürekli olarak üstünü başını düzeltirdi. Bir işçi bu durumu sorduğunda, Sondermann şöyle cevap verdi: "Kişinin en iyi denetçisi ve ilk saygı duyması gereken kişi kendisidir." Bu sözlerle işçilere özsaygı ve saygıyı öğütledi.
Arabasıyla mahallesindeki çocukları okullarına bırakan "Alman Amca," bu anılar hala Bursa sokaklarında dilden dile dolaşır. Onun çocukları okula taşıma ritüeli, mahalledeki herkes için unutulmaz bir anıdır. Bu gönüllü çaba, ona "Alman Amca" adının verilmesine yol açmıştır.
Ramazan ayı geldiğinde, "Alman Amca" bir Müslüman gibi oruç tutar. Bu davranışıyla, onun bu topluma ne kadar saygı duyduğunu ve Türk kültürünü benimsediğini bir kez daha gösterir. Bir anekdot, oruç vaktinde sigara içen bir kalıp ustasıyla tartıştığı bir olayı anlatır. Bu olay, "Alman Amca"nın sadece Bursa'nın güzelliklerini değil, aynı zamanda onun inançlarını da kucakladığını gösterir.
Kısa sürede Türkçe öğrenen Sondermann, Bursa'da 5 yıl boyunca yaşar. Bu süre zarfında, hem şehrin güzelliklerini keşfeder hem de Türkçe konuşarak mahalle sakinleriyle iletişim kurar. Ancak Teleferik projesi tamamlandığında, Almanya'ya dönme kararı almak zorunda kalır. Bu ayrılık, hem onun hem de Bursalıların gönlünde derin izler bırakır.
Sondermann, Bursa'dan ayrılmasına rağmen bu şehre olan sevgisiyle ölümüne kadar kopmadı. Vefat ettiğinde, sonsuz huzur içinde Emir Sultan Mezarlığı'na gömülmeyi tercih etti. Bu, onun bu topraklara ne kadar bağlı olduğunun ve Türk kültürünü benimsediğinin bir göstergesiydi.
Emir Sultan Mezarlığı'nda, tarihi ve kültürel zenginliği yansıtan mezar taşları arasında, Sondermann'ın mütevazi mezartaşı özel bir yere sahiptir. Bu taş, onun hikayesini anlatır; bir Alman mühendisinden "Alman Amca"ya dönüşen bir insanın hikayesini. O, sadece Uludağ Teleferiği'ni inşa etmekle kalmadı, aynı zamanda Türk-Alman dostluğunun sembolü haline geldi.
