Ayrıca kolektif bilinçaltı, bireyselleşme, persona, simya gibi alanlarda çalışmaları olmuştur. Jung yaşamı boyunca çok sayıda eser yayınladı ve fikirleri psikiyatri alanının ötesine geçerek sanat, edebiyat ve dine de yayıldı.
Carl Jung’un Hayatının İlk Yılları
İsviçreli psikiyatrist Carl Gustav Jung, 26 Temmuz 1875’te İsviçre’nin Kesswil kentinde doğdu. Protestan bir din adamının tek oğlu olan Jung, tek çocuk statüsünde yalnız büyüyen sessiz ve dikkatli bir çocuktu. Ancak, belki de bu izolasyonun bir sonucu olarak, saatlerini etrafındaki yetişkinlerin rollerini gözlemlemekle harcadı, şüphesiz bu durum gelecekteki kariyerine olumlu bir etkide bulundu.
Carl Jung’un çocukluğu, ebeveynlerinin karmaşıklığından çok etkilendi. Babası Paul, büyüdükçe dinin gücüne dair inancını güçlendiriyordu. Jung’un annesi Emilie ise bir çeşit akıl hastalığına yakalanmış ve Jung henüz 3 yaşındayken uzun vadeli olarak bir akıl hastanesine yatmıştı.
Babası ve çevresindeki erkek akrabaları gibi, Jung’un da bir din adamı olması bekleniyordu. Bunun yerine, gençliğinde yoğun bir şekilde felsefe okumaya başlayan Jung, aile geleneğini bozdu ve Basel Üniversitesi’ne girdi. Orada biyoloji, paleontoloji, din ve arkeoloji dahil olmak üzere çok sayıda çalışma alanında kendini ilerletti ve sonunda tıpta karar kıldı.
Jung, 1900 yılında Basel Üniversitesi’nden mezun oldu ve iki yıl sonra Zürih Üniversitesi’nden doktorasını aldı.
Kariyeri ve Freud İle Olan Çalışmaları
Jung, Zürih Üniversitesi’ne devam ederken, şu anda ruh hastalıkları üzerine yaptığı çalışmalarla adından sıkça söz ettiren, psikolog Eugene Bleuler’in rehberliğinde bulunduğu Burgholzli Asylum’da çalışmalar yürüttü.
Çalıştığı bu yerde Jung, farklı kelimelerin hastalarda duygusal tepkileri nasıl ortaya çıkardığını gözlemledi ve bunun, hastaların bilinçaltını etkilediğini düşünüyordu. Bu gözlemler, Jung’un çeşitli koşulları tanımlamak için kullandığı “kompleks” terimini geliştirmesine yol açtı.
Jung’un bir psikolog olarak artan itibarı ve bilinçaltıyla ilgili çalışmaları, onu sonunda Freud’un fikirlerine ve daha sonra da doğrudan kendisine yöneltti. O dönemler Freun’un sıkı bir hayranı olmuştu.
1907’den başlayan beş yıllık bir süre boyunca, Freud’la birlikte çalıştı. Jung’un, yaşlı Freud’un çalışmalarını sürdüreceğine ve onun varisi olduğuna inanılıyordu. Bununla birlikte, bakış açıları ve mizaçları, işbirliğini ve sonunda arkadaşlıklarını sona erdirdi. Jung, özellikle Freud’un nevrozun temeli olarak cinsellik hakkındaki inançlarına karşıydı. Ayrıca, yaşlı psikoloğun çalışmasının fazla tek taraflı olduğunu iddia ederek Freud’un yöntemlerine karşı çıktı.
Analitik Psikoloji
Ancak Freud’dan kopmanın Jung için bazı sonuçları oldu. Freud, yakın çevresini genç psikoloğa kapattı ve psikanalitik topluluktaki insanların birçoğu bu sebeple ondan uzak durdu. 1914’te Uluslararası Psikanaliz Cemiyeti’nden istifa etti ve fikirlerinin gelişmesi için yılmadan çalışmaya devam etti.
Çalışmalarını Freud’unkinden farklı bir dal altında tanımlayan Jung, “analitik psikoloji” terimini benimsedi ve çalışmalarının derinliklerine bu başlık altında girdi. Bu dönemlerde yaşadığı en büyük gelişim, içe dönüklük ve dışa dönüklük anlayışı ve insanların bilinç işlevlerinin nasıl kategorize edileceğine dair sağladığı gelişimdi. Jung’un bu alandaki çalışmaları 1921 tarihli Psychological Types adlı yayınında yer aldı.
Bu dönemde, aynı zamanda kendi zihnini keşfetmeyi de amaçlıyordu ve sonunda yalnızca kişisel bir bilinçdışının değil, aynı zamanda tarih boyunca belirli evrensel sembollerin ve kalıpların ortaya çıktığı kolektif bir bilinçdışının da olduğu fikrini öne sürdü.
Jung, sonraki yaşamının büyük bir bölümünde farklı kültürleri incelemek için dünyayı dolaştı. Bulgularını kapsamlı bir şekilde yayınladı ve teorileri üzerine Modern Man in Search of a Soul (1933) ve The Undiscovered Self (1957) adlı kitapları da dahil olmak üzere 200 kadar kitap yazdı. Ayrıca Zürih’teki Federal Politeknik’te ve Basel Üniversitesi’nde profesörlük yaptı.
Jung’un fikirleri günümüzde arkeoloji, din, edebiyat ve hatta felsefe gibi çeşitli alanlarda yankılanmaya devam ediyor.
Ödülleri
1932’de Jung, Zürih kentinde bir edebiyat ödülü aldı. Bundan altı yıl sonra İngiltere Kraliyet Tıp Derneği’nin fahri üyesi seçildi. 1944’te İsviçre Tıp Bilimleri Akademisi’nin fahri üyesi seçildi.
Özel Hayatı ve Ölümü
Jung, 1903’te Emma Rauschenbach ile evlendi. Çiftin beş çocuğu oldu ve Emma’nın 1955’teki ölümüne kadar birlikteydiler.
Jung, 6 Haziran 1961’de Zürih’teki evinde öldü.
Carl Gustav Jung’un Ünlü Eserleri ve Bazı Sözleri
En Ünlü Eserleri
- İnsan ve Sembolleri
- Dört Arketip
- Ego ve Bilinçaltı İlişkisi
- İnsan Ruhuna Yöneliş
- Aktarım Psikolojisi
- Eşzamanlılık
- Çocuğun Ruhunda Çatışmalar
Sözleri
- İnsan varlığının tek amacı, saf varoluş karanlığında bir anlam ışığı yakabilmektir.
- Mutluluk kelimesi, hüzün ile dengelenmeseydi anlamını yitirirdi.
- İnsan, aydınlığı hayal ederek değil; karanlığın bilincine vararak aydınlanır.
- Dışarı bakan hayal görür, içeri bakan uyanır.