Çölyak hastalığı, halk arasında daha çok "glüten alerjisi" veya "glüten hassasiyeti" gibi terimlerle anılsa da bu isimler, hastalığın tam olarak tanımını yapmaz.
Gerçekten de çölyak, bir alerji değil, bir otoimmün hastalıktır.
Ayrıca, bu hastalık glütene karşı bir duyarlılık değil, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücuda zarar vermesi ile ortaya çıkar.
Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır. Ailevi kalıtım söz konusudur. Hastalık yaşamının her hangi bir bölümünde ortaya çıkabilmektedir. Çölyak hastalığının literatürde; çocukluk, ergenlik, orta yaş ve yaşlılıkta ortaya çıktığı görülmüştür.
Çölyak hastalığı, vücutta immunolojik cevabı tetikleyen çevresel (glüten tüketimi) ve genetik faktörlerin birlikte rol oynaması sonucunda ortaya çıkar.
Çölyak hastalığının oluşması için hem genetik yatkınlık hem de çevresel faktör olan glütenli gıdalar tüketmekle kendini gösterir.
Hastalık bazı bireylerde yıllarca hiç belirti vermez veya çok hafif seyredebilir ve kişi çölyaklı bir hasta olduğunu uzun süre fark etmeyebilir.
Hastalık tipik belirtilerle başlayabileceği gibi çok hafif belirtilerle de seyredebilir. Çölyak hastalığı olan çocuklarda özellikle karın ağrısı, karında şişlik, ishal, huzursuzluk, iştahsızlık, enfeksiyonlarda artış ve gelişme geriliği, kusma, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabilir.
İleri yaşlarda hastalığın belirtileri daha geniş bir yelpazeye yayılır.
Çölyak hastalığı her yaşta teşhis edilebilmekle birlikte, teşhisi zor olan hastalıklardan biridir.
Çünkü belirtiler çoğunlukla ilişkili bir başka hastalığı da düşündürmektedir. Örneğin; erken osteoporoz, kansızlık, teşhis edilmemiş laktoz alerjisi gibi hastalıklarla benzer belirtiler gösterdiğinden karıştırılabilir.
Çölyak hastalığının insan sağlığı üzerinde önem taşıyan birçok değişimlere neden olmasından dolayı doğru teşhisi önemlidir. Teşhis yöntemlerinden kan testleri serolojik özel testler (AGA, EMA) ile ön tanı konmakta ancak kesin tanı ince bağırsak biyopsisi ile konmaktadır.
Çölyak hastalığının tek tedavisi; ömür boyu buğday, arpa, çavdar yulaf tahıllarında bulunan glütenden uzak sıkı bir diyettir. Çölyak hastaları, buğday, arpa, çavdar, yulaflı gıdalar tüketmedikleri gibi ayrıca marketlerde satılan hazır gıdaların içeriklerine dikkat etmelidirler. Mutlaka glüten içermeyen gıdalar tüketmeliler.
Doğal glütensizlerin dışında glütensiz olarak tanımlanan bir gıda tam anlamı ile glütensiz değildir. Diğer bir deyişle sıfır glutenli bir yaşam olanaksızdır. WHO (World Health Organization-Dünya Sağlık Örgütü) ve FAO (Food and Agriculture Organization- Amerikan Gıda ve Tarım Örgütü) 1998’de kilogramında 200 mg dan daha az glüten içeren gıdaları glütensiz gıda olarak ilan etmiştir.
Ancak 2007 yılında bu sınır 20 miligrama çekildi. Günümüzde de kilogramında 20 mg’dan daha fazla glüten içermeyen gıdalar glütensiz gıda olarak kabul edilmektedir. Ülkemizdeki glütensiz ürün tebliğ uygulamalarda da 2007 yılında kabul edilen değer kullanılmaktadır.