Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 7. Olağan Kongresi’nde konuştu. Erdoğan, AK Parti’nin kurulduğu günden beri zorlu, çetin, engebeli fakat bir o kadar da şerefli, önemli, hasbi bir yolda sabırla yürüdüğünü vurguladı. Erdoğan, çeyrek asra yaklaşan bu yolculuklarının her bir kilometresini, her bir adımını millete hizmet aşkı ve sevdasıyla katettiklerini bildirdi. Türkiye’nin 7 bölgesine, 81 vilayetine, 783 bin kilometrekarenin her bir karışına, 85 milyon vatandaşın her birine hizmetleriyle ulaşmanın, her bir insanın gönlüne taht kurmanın çabası içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, bu kutlu mücadelelerinin mihmandarlığını her zaman kadınların yaptığını belirtti.
"Bizim kongrelerimizde yumruklar değil, yürekler konuşuyor"
12 Ekim’de başlayan kongre sürecini bir bayrak yarışı anlayışıyla gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Emektarlarımızın deneyimini, gençlerimizin dinamizmi ile harmanlayarak yeni yüzlerle kadrolarımızı güçlendirerek kongre sürecimizi yönetiyoruz. Muhalefet, kurultayları tasfiye aracı olarak kullanırken, biz ise yenileniyor, tazeleniyor, kardeşliğimizi daha da perçinliyoruz. Ne büyük bahtiyarlık ki bizim kongrelerimizde yumruklar değil, yürekler konuşuyor. Kongrelerimizde sadece teşkilat mensuplarımız değil, aynı zamanda gönüller buluşuyor, kalpler kucaklaşıyor. Hiçbir kargaşanın, düzensizliğin, saygısızlığın yaşanmadığı, sandalyelerin ve hakaretlerin havada uçuşmadığı, bugün burada olduğu gibi bir şölen havasında kongrelerimizi teker teker tamamlıyoruz" ifadelerini kullandı. Geçen hafta AK Parti Gençlik Kolları’nın 7. Olağan Kongresi’ni büyük bir coşkuyla yaptıklarını ve 4 yıl sonra orada nöbet değişimine gittiklerini hatırlatan Erdoğan, bugün de Kadın Kolları Başkanlığı’nda görev ve kan değişiminin yaşandığını aktardı. Kadın Kolları Başkanlığı’nı 4 yıl yapan Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’e emekleri, gayretleri ve fedakarlıkları için teşekkür eden Erdoğan, "Ayşe Hanım ve ekibi, iş hayatından kadına yönelik şiddetle mücadeleye, afetlerden sosyal politikalara kadar geniş bir yelpazede geride iz bırakan projelere imza attılar. Kendilerini bir kez daha şahsım, ailem, partim adına tebrik ediyorum. Başkan olarak mesuliyeti son derece ağır bir vazifeyi üstlenen İstanbul Milletvekilimiz Tuğba Işık Ercan kardeşime de yüce Mevla’dan üstün muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Tuğba Hanım da İstanbul teşkilatlarımızda yetişmiş, geçmiş dönemde Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeliğimizi yapmış, bu hareketin içinden gelen bir kardeşimizdir. Tuğba Hanım’ın teslim aldığı bayrağı her alanda çok daha yukarılara taşıyacağına inancım ve itimadım tamdır" ifadelerini kullandı.
"Kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, ana kademesiyle bir bütün olarak Türkiye’yi yüceltmenin, demokrasimizi güçlendirmenin, milletimizi asırlık hayalleriyle buluşturmanın samimi mücadelesini veriyoruz. Dikkatinizi çekerim, biz kısa mesafe koşucusu değiliz. Biz pazara kadar yol arkadaşlığı yapan insanlardan da değiliz. Her birimiz sonunda Hakk’ın rızası ve halkın duası olan uzun ve yorucu bir maratonun koşucularıyız. İnşallah bu yolda da enerjimizi, sabrımızı, heyecanımızı ve direncimizi asla kaybetmeden ipi göğüsleyene kadar durmadan koşacağız."
"Türkiye’ye hizmet etmeyi sürdüreceğiz"
Millete hizmet yolunda kırılmak, darılmak, küsmek, yarıştan kopmak gibi bir lükse kimsenin sahip olamayacağının altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar böyle yanlış bir anlayışı kapımıza yaklaştırmadık, inşallah bundan sonra da bu tür marazları büyüyenimize sirayet ettirmeyeceğiz. Kişisel ihtiraslarını, şahsi çıkar ve menfaatlerini siyasetlerinin merkezine yerleştirenler gibi olmadık ve olmayacağız. ’Ben’ değil ’biz’ demeye, enaniyetten uzak durmaya ısrarla devam edeceğiz. Rabbim ömür verdikçe, nefes verdikçe, imkanımız, dermanımız, enerjimiz oldukça hep birlikte tüm Türkiye’ye hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Gerek kadın kollarında, gerek gençlik kollarında, gerekse il ve ilçe teşkilatlarında görevlerini devreden tüm yol arkadaşlarımdan biz razıyız, her birine minnettarız, gayretleri için her birine müteşekkiriz. Zor zamanlardan itibaren bu davaya omuz vermiş olanların ne yaparsak yapalım haklarını ödemeyeceğimizin bilincindeyiz" diye konuştu.
Bugün 22 yıl öncesine kıyasla her alanda bambaşka bir Türkiye’den gururla bahsettiklerini belirten Erdoğan, "Bunda sizlerin çok büyük emeği ve fedakarlığı var. Ülkemizin bugün eriştiği seviyelerde siz kadınların çok büyük payı var. Türkiye’nin ekonomiden üretime, hak ve hürriyetlerden demokrasiye elde ettiği eşsiz kazanımlarına sizlerin çok büyük katkıları var. Elele verdik Türkiye’nin çehresini değiştirdik, zorlukların üstesinden beraberce geldik. Milli iradeyi hedef alan saldırıları birlikte püskürttük. Huzurumuza ve güvenliğimize kast edenleri birlikte boşa çıkarttık. Demokrasinin, adaletin, kalkınmanın, refahın yolunu sizlerle birlikte açtık. Tahriklere, provokasyonlara, iftiralara, karalamalara, kışkırtmalara prim vermeden kardeşliğimizi birlikte savunduk. Hayal denilen, imkansız görülen nice reformlara yine birlikte imza attık. Zulmün, baskının ve yasakların ufkumuzu karattığı eski günlerden 2025 yılının güçlü, itibarlı, müreffeh Türkiye’sine yine beraber ulaştık" ifadelerini kullandı.
Kendileri yola çıkarken ’kadınlar için siyaset’ değil, ’kadınlarla siyaset’ dediklerini belirten Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Bu sözümüze bugüne kadar hamdolsun sadık kaldık. 22 yılı aşan hükümetlerimiz döneminde Türkiye’nin her meselesinde hanım kardeşlerimizin, sizlerin kanaatlerini almaya özel önem verdik. AK Parti Kadın Kollarımız da maşallah siyasete yalnızca nezaket değil, aynı zamanda seviye getirdi, kalite ve niteli kazandırdı. Siyasette kadınlara yönelik ön yargılarının kırılmasına sizler vesile oldunuz. Türkiye’de siyasi partilerde bir zihniyet değişimine sizler öncülük ettiniz. Hani şair diyor ya; ’Cihan ara cihan içindedir arayı bilmezler. O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler. Evet, birileri bilmeseler veya bilseler dahi kabul etmek istemeler de bu ülkede yıllarca kadının adı yoktu."
Kadınlar çoğu zaman siyasette bir vitrin malzemesi olarak görüldüğünü aktaran Erdoğan, "Kılık kıyafetlerinden dolayı seçilme hakları gasp ediliyordu. Başörtülerinden ötürü okuma, üniversite eğitimi görme, kamuda ve özel sektörde çalışma hakları kısıtlanıyordu. Ey CHP unutma, üniversitelerin kapısında ikna odalarını kuranlar sizdiniz siz. Şimdi çıkmış bunlar bize kadın haklarından bahsediyor. Siz kadın haklarını yakalamak için daha çok fırın ekmek yersiniz. Eline kına yakıp dualarla ve gözyaşlarıyla asker eyledikleri evlatlarının yemin törenini tel örgüler arkasında seyretmek zorunda kalan kadınlar evet bu ülkenin çok acı bir gerçeğiydi. Üniversite kapılarının önlerinde kurulan o ikna odalarında psikolojik işkenceye maruz kalan genç kızlar bu ülkenin vahim bir gerçeğiydi. Üniversitesini birincilikle bitirdiği halde mezuniyet törenine alınmayan öğrenciler bu ülkenin bir gerçeğiydi. Sırf başörtülü diye milletin meclisinden zorla çıkartılan, Gazi Meclis’in kürsüsünden tehdit edilen kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi. 28 Şubat’ta vesayet odaklarına yaranmak için gazete köşelerinden iffetine dil uzatılan kadınlar bu ülkenin bir gerçeğiydi. Yokluk, yoksulluk ve yasakların tüm yükünü açık söylüyorum, bu ülkede senelerce kadınlar çekmiş, en büyük bedeli kadınlar ödemişti. Eski Türkiye’nin kahırla, acıyla, zorluklarla ve sıkıntılarla geçen karanlık ikliminde uzun yıllar belki en fazla horlanan kadınlar olmuştur. Ey CHP, ya siz değil miydiniz hemen çarşaflı bir bayanı alıp yakasına partinizin rozetini takmak suretiyle işte biz bak kadınların yanındayız diyen maalesef sahte cambazlar değil miydiniz? Hamdolsun ülkemize, milletimize ve demokrasimize yakışmayan tüm bu kötü manzaralara biz sizlerle birlikte son verdik" şeklinde konuştu.
Sadece yasakları ve baskıları kaldırmakla kalmadıklarını, ’kadının olmadığı bir toplumun yarısı eksiktir’ şiarıyla kadınların haklarını genişleten, fırsat eşitliğini sağlayan birçok adım attıklarını ifade eden Erdoğan, "2004 yılında anayasaya kadın ve erkek eşitliğini güvence altına alan düzenlemeyi ekleyerek yeni bir dönemi başlattık. Eğitimde kız çocuklarımızın okullaşma oranını biz arttırdık. Haydi Kızlar Okula kampanyamız ile yüzbinlerce kız çocuğumuzu eğitim hayatına kazandırdık. Nitekim rakamlar çabalarımızın meyve verdiğini ispat etmektedir. Bakınız 2002’de üniversitelerde bu rakamlar çok önemli, kız öğrenci oranı sadece yüzde 13’iken, bugün yüzde 53’ün üzerine çıktı. Ey Özgür Bey, biz buraya durup dururken gelmedik ya, ter döktük ter, yüreğimizi koyduk yüreğimizi. Böylece kimin yasaklarla ve baskılarla kadınları eve hapsettiği, kimin de kadınları özgürleştirdiği ortaya çıkmış oldu. Bizden önce siyasette bir dolgu unsuru olarak bakılan kadınlar hak ettiği yeri almaya, hak ettikleri değeri görmeye AK Parti’yle birlikte başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yerel yönetimlerde, iş dünyasında, sivil toplumda kadınların güçlü bir şekilde temsil edilmesini biz sağladık. Muhalefetin engelleyici tutumuna ve yasakları savunan fazişan tavrına rağmen bunları başardık. Geldiğimiz noktada kadınlar artık her alanda kendilerini göstermekte, karar mekanizmalarında çok güçlü biçimde yerlerini almaktadır" diye konuştu.
mahalli idarelerden ciddi şikayetler alıyor, medyada son derece vahim haberlerle karşılaşıyoruz. Özellikle muhalefetin yönettiği kimi belediyelerde 28 Şubat döneminden hatırladığımız ayrımcı politikalar tekrar hayata geçirilmek isteniyor. Toplumumuzun mütedeyyin kesimlerinin hayat tarzı ve hassasiyetlerine gerekli saygı maalesef gösterilmiyor. Burada da daha önceki dönemlerde olduğu gibi hedefe yine kadınlar konuyor. Buram-buram rövanşizm kokan marjinal bir siyasetin muhalefet eliyle ilk etapta yerel yönetimler üzerinden hortlatılmaya çalışılması, ülkemiz demokrasisi adına utanç ve endişe vericidir. Bunların hepsi yakın takibimizdedir. Burada tekrar söylüyorum; ideolojik bağnazlıklarla insanımızın yaşam tarzına, inanç ve kültür değerlerine müdahale edilmesine asla izin veremeyiz. Bilhassa kadınların uzun yıllara sari çetin mücadeleler neticesinde elde ettikleri kazanımların ister yerel yönetimler olsun, ister özel sektör olsun, 3-5 faşist tarafından gasp edilmesine tolerans göstermeyiz" diye konuştu.
Türkiye’nin vesayet virüsünü içlerinden atamayan kifayetsiz muhterislere boyun eğmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Devr-i sabık peşinde koşanlara eyvallah etmeyiz. Güncel kimi siyasi tartışmaları öne sürerek bu milletin kahir ekseriyetinin tahrik ve tahkir edilmesine sessiz kalmayız. Bazı gerçeklerin artık çok iyi anlaşılması lazım. Birileri halen kabullenmekte zorlansa da, dün dünde kalmıştır. Eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları eski Türkiye’de kalmıştır. Kerameti kendinden menkul azgın azınlığın, çığırtkanlık yaparak sessiz çoğunluğu sindirdiği, susturduğu günler artık geride kalmıştır. Vesayet odakları adına konuşan tetikçi kalemlerin millete ve sivil siyasete ayar verdiği günler bir daha gelmemek üzere geride kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapusu Türk milletinin üzerindedir. Bu vatanın, devletin, belediyelerin ve diğer kurumların yegane sahibi bir avuç seçkin değil, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, muhafazakarı, seküleri ile 85 milyonun tamamıdır. Yaşanan onca hezimete rağmen bunu hazmetmekte zorlananlar varsa önünde sonunda bu hakikatlerle yüzleşmek mecburiyetinde kalacaklardır. Biz iktidar ve ittifak olarak yasakçı, baskıcı, kibirli ve rövanşist zihniyetle mücadelemizi demokrasi ve hukuk zemininde kararlılıkla sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.
Millete hizmet süreklilik, adanmışlık, aşk ve azmin istediğini ifade Erdoğan, "Bunun için ilk günden beri aşk ile koşan yorulmaz diyoruz. Bunun için kısa vadeli hesaplarla değil, önümüzdeki çeyrek asra, yarım asra mührümüzü vuracak geniş bir vizyonla hareket ediyoruz. Planlarımızı, projeksiyonlarımızı yine buna göre yapıyoruz. Türkiye, dış politikada usta bir satranç oyuncusu gibi yaptığımız stratejik hamlelerle bölgemizde ve dünyada anahtar konuma gelmeye başladı. Tarihimizden, kültürümüzden, kadim devlet geleneğimizden tevarüs ettiğimiz zengin birikimle ülkemizi özlemini duyduğu güç ve ağırlığa hızla kavuşturuyoruz" dedi.