Diablo II’de üç büyük kardeşin peşine düşmüş, Mephisto ve Diablo’yu öldürüp Baal’ı elimizden kaçırmıştık. Tabi ki Baal da boş durmadı ve Soulstone’u ele geçirip bir barbarian kenti olan Horragath’ı işgal altına alıp Worldstone’a ulaşmaya çalışıyordu. Artık elimizden kaçırdığımız Baal’ı yakalayıp geldiği yere göndermenin vakti gelmişti. Sırf hikayesi bile oyuna ilgi duymanızı sağlamakla kalmayıp sizi belki de rafa kaldırdığınız Diablo II’ye geri dönmeye çağırıyor.
Lord of Destruction, yıkımın efendisi olarak anılan Baal birliklerini göndermiş, ortamda çetin bir savaş hakim. Umudu gittikçe azalan Horragath halkının tek umudu sizsiniz. Ortamda gördüğünüz yaralanmış, perişan bir hale gelmiş barbarian’lar, eğer Diablo II’den barbarian karakterinizle oyuna başladıysanız sizin için daha bir anlamlı oluyor. Çünkü katledilen sizin halkınız. Bu gibi etkenler sizi oyuna biraz daha çekiyor, kaldı ki eğer sıkı bir Diablo hayranıysanız oyuna bağlanmanız için böyle şeylere gerek duymayacaksınız. Ayrıca, yeni bir oyuna yeni bir karakter ile de başlamak isteyebilirsiniz ki Lord of Destruction size bu aşamada iki yeni karakter sunuyor, Druid ve Assasin.
Assasin maddeler üzerine yoğunlaşmış olup, ölümcül silahlar olarak düşüncelerini ve vücudunu kullanıyor. Vücudunu iyi kullanan Assasin düşmanlarına tekme atabilmek gibi özelliklere sahip. Çeşitli figürler ile bize hareketlerini sergileyen Assasin’in zihniyle de düşmanlarına zarar verebilme özelliği var. Barbarian’ın Bash atağını zihniyle benzer bir şekilde yapan Assasin yakın dövüş için ideal gözüküyor. Assasin ile beraber gelen diğer karakterimiz Druid’in doğaya hükmetmek gibi bir gücü var. Savaş alanına vahşi canlılar çağırması ki bunlar kurt, kuzgun gibi hayvanlardan sarmaşık gibi ama ölümcül ve hızlı hareket eden bir bitkiye kadar değişiyor. Kendisinin de ayı ve kurt gibi vahşi hayvanlara dönüştüğünü göz önüne alırsak kalabalık bir hayvan grubu ile dolaşacağımızı söyleyebiliriz.
Druid ve Assasin ile oynamak gerçekten çok güzel ama bu karakterlerle Lord of Destruction’da oynamak için yapmanız gereken küçük bir şey var. Bu da Diablo’yu öldürmek. Yani herhangi bir karakterle ek pakette oynamak istiyorsanız ilk başta Diablo II’yi bitirmeniz gerekiyor. Zaten ek paketimiz de kurulum aşamasında Diablo II’ye ihtiyaç duyuyor, buradan da hikayenin bir bütün olarak işlendiğini anlayabiliriz. Yalnız bu yeni oyunumuz biraz kısa, benim 40.level Barbarian’ımla zaten kısa olan oyun daha da kısa bir zamanda bitti. Eğer yüksek level bir karakteriniz varsa ek paketi bitirmeniz çok zor olmayacaktır. Rahat bir oyun oynamak istiyorsanız Diablo II’yi bitirdiğiniz karakterinizle nightmare modunda level yapmanız yararlı olacaktır. Hem nightmare modunda bulacağınız daha güçlü silah, zırh ve taşlarla daha kuvvetli bir hale geleceksiniz, hem de atladığınız level’larla orantılı olarak skillerinizi geliştirip daha da güçleneceksiniz. Zaten Diablo II’yi bitirenlerin nightmare’de ustalaşmaya çalıştıklarını göz önüne alırsak bu o kadar da yabancı bir durum olmayacaktır.
Biraz da yeni gelen yaratıklarımıza bakalım. Oyuna başladığınızda karşınıza ilk çıkacak olan düşmanlarınızdan birisi Enslaved’ler. Sizi fazla zorlamayacak olan bu yaratıklar karşınıza bol bol çıkacaklar. Etrafınızı sarmadıkları sürece (kaldı ki sarsalar da pek bir şey olmuyor) çok da fazla zarar veremeyeceklerdir. Genelde Enslaved’lerin bulunduğu yerde bulunan Death Mauler’lerin toprağın altından kendi uzantılarıyla çıkardıkları kazıkları biraz canınızı yakabilir ama onlar da grup halinde olmalılar ki verdikleri zararın bir anlamı olsun. Karşılıklı dövüşte ise pek başarılı olduklarını söyleyemeyiz. Bu anlattığım iki yaratığa göre biraz daha başınızı ağrıtacak bir diğer yaratık ise Demon Imp’ler. Işınlanma suretiyle hızlı bir şekilde yer değiştiren bu yaratıklar uzaktan attıkları ateş okları ile sizi biraz uğraştıracaklar. Hele ki büyük bir grubun arasında barbarian olarak kaldıysanız çıldırmanız işten değil. Leap Attack ile kurbağa gibi oradan oraya az zıpladığım olmadı. Tam üstüne atlarken veya giderken yer değiştirmesi sinir katsayınızı arttırıyor. Ama bu yaratıkların da sizi pek zorlayacağını söyleyemem. Teke tek’te çok zayıflar ama savaş alanında bulunan Burricade Tower (bir nevi küçük bir kule) gibi yapıların üzerine çıktıklarında veya ortamda gezen Crush Beast’lerin sırtına bindiklerinde verdikleri zarar biraz daha artıyor.
Mekanın bir savaş alanı olmasından dolayı sadece yaratıklara değil ağır silahlara karşı da savaşıyorsunuz. Bir kuşatmada kullanılacak en önemli silahlardan birisi olan Catapult’lar da aramızda.Catapult’lardan hiç olmadık zamanda kafanıza gelen bir cold büyüsü ile donabilir, bir lightning ile çarpılabilirsiniz. Ama yerlerini bulursanız yok etmeniz zor değil.
Ortamda bir nevi bir komutan olarak bulunan Lasher’lar ellerindeki kamçı ile yaratıkları size saldırtıyor, onlara emir veriyorlar. Buradan Slasher’ları öldürünce saldırıların kesileceği gibi bir şey çıkarmak yanlış olur. Onlar sadece yaratıların daha seri saldırmalarını sağlıyorlar ama Enslaved’leri Berserker Slayer’lara çevirmeleri yok mu! Berserker Slayer’lar bir nevi bir kamikaze askeri. Yanınıza gelip kendilerini patlatıyorlar ki işte bu biraz canınızı acıtıyor. Kaç defa ben önde Berserker Slayer arkada koştuğumuz oldu. Yakaladı mı affetmiyor.
Karşınıza ilk olarak Crystalline Passage’de çıkacak olan Stygian Harlet’leri kanatlı zebaniler olarak niteleyebiliriz. Sizi tekmeleyerek zarar vermeye çalışan bu yaratıklar da grup halinde olmadıklarında (genelde gruplar) fazla bir zarar almanıza neden olamayacaklar. Tabi bu bütün anlattıklarım iyi bir level’a sahip olanlar için,daha düşük level da bulunanlar biraz daha zorlanacaklardır ama yaratıkların güçlerinin sizin level’ınız doğrultusunda arttığını düşünürsek herkes için geçerli olanlardan bahsettiğimi anlarız. Oyunun zorluk seviyesini arttırdığınızda başınıza gelecekler bunlardan biraz daha kötü olacaktır ki bu klasik bir şeydir.
Stygian Harlet gibi karşınıza ilk defa Crystalline Passage’da çıkacak olan Frozen Creeper’ların soğuk bölümlerde bulunan donmuş yaratıklar olduklarını görüyoruz. Tabi ki donmuştan kasıt olarak hareketsizlikten bahsetmiyorum ama hızlı olmadıkları da kesin. Vuruşları çok etkili olmasa da nefesleri ile sizi dondurup yavaşlatmaları kimi zaman sizi biraz kızdıracak. Hareketlerinizi yavaşlatılmış tekrar da gösterir hale getirmeleri pek de hoşunuza gitmeyecektir ama zaten uzaktan saldıran bir karakteriniz varsa pek yaklaşamayacaklarından soğuğu fazla hissetmeyeceksiniz. Fakat Frozen Creeper’lar sizi dondurduğunda bir de Moon Lord ortama katılırsa biraz daha canınız yanacak demektir. Moon Lord her iki elini de kullanan bir boğa adam. Hızlı hareket eden ve seri vuruşlar yapan bu yaratık iyi bir defence’iniz varsa sorun yaratmayacaktır.
Oyun da karşınıza çıkacak bir diğer yaratık türü de Rot Walker’lar. Bu çürümekte olan yaratıkları ilk gördüğünüzde ne kadar yavaş olduklarını fark edeceksiniz. Çok yavaş hareket ediyorlar ve bunun sebebi de taşıdıkları yarı boylarından biraz daha uzun olan kılıçları. Gerçi çürüyen birisinin de hızlı olması beklenemez, dökülüp saçılma tehlikesi var. Ama ne var ki bu yavaşlık aldatıcı, birden hızlanıp size bir bash attack yapıyorlar ki bu sizin üç dört metre geriye fırlamanız anlamına geliyor. İlk defa karşılaştığınızda biraz şaşırmanıza neden olan bir özellik ama alıştığınızda sadece kafanıza kafanıza darbe yemenizden öteye geçmiyor. Yani çok da büyük bir zarar vermiyorlar ama ardı ardına gelen ataklar sizi ortamdan biraz uzaklaştırabiliyor. Sadece Bash Attack ile sınırlı kalmayan bu yaratıkların tekrar dirilmeleri de ayrı bir özellik. Koca bir grup Rot Walker’ı devirdiğinizde bu grubun tekrar dirilerek ayağa kalkması pek de hoş değil.
Buzul bir mağara da karşınıza çıkmasını bekleyeceğiniz yaratıklardan kuşkusuz biri de Yeti’vari birşey olacaktır. Oyunumuzda bu yaratığa Abominable deniliyor. Bembeyaz bir kürke sahip olan bu yaratıklar sert vuruşlarıyla size zarar vermeye çalışıyorlar. Grup arasında kalmak pek de hoş birşey olmuyor ama kurtulmak zor değil.
Çeşit olarak değil ama burada anlattığım yaratıklardan başka daha pek çok yaratık var ama tahmin edeceğiniz gibi bunlar anlattıklarımın gelişmiş versiyonları, güç ve özellik bakımından değişikliğe uğrayan bu yaratıklar için burada yazılanlar bir temel oluşturacaktır.
Lord Of Destruciton’da karakterimizin eşya taşıma kapasitesinin ve stash büyüklüğünün arttırıldığını görüyoruz. Bir o kadar çok yeni taş ve silahın da oyuna eklenmesinden bu artışın yine yetmeyeceği gözüküyor. Karşınıza karaktere has özellikler taşıyan bir çok silah çıkacak. Ayrıca yeni eklenen taşlardan biri olan Rune’lar da uygun bir şekilde kombine edilmeleri halinde silahınıza veya zırhınıza büyük güçler katacak. Zırhınıza diyorum çünkü artık kaskınız dışında üzerinize giydiğiniz zırh seçeneklerine de soket eklenebilenler katılmış. Zırha ekleyebileceğiniz soketle gücünü daha da arttırabileceksiniz.
Quest sistemimize baktığımızda Diablo2’den doğal olarak bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Ya birilerini kurtarıyoruz ya da birilerini öldürüyoruz. Tamamen aynı ama tabi ki yeterli. Bundan kimsenin şikayet edeceğini sanmam. Zaten karşımızda yeni bir oyun yok, bir ek paket var, o yüzden gayet tutarlı. Oyunda sadece bir tane Act bulunması sizi biraz sıkabilir ama bu açığın quest’ler ile kapanacağına eminim. Hele ki mekan tasarımları bayağı bir hoşunuza gidecektir. Uçurumun yamacına gittiğinizde hissettiğiniz o yükseklik duygusu gerçekten çok güzel. Yani mekanlar yine göz zevkinize hitap ediyor. Buna yaratık tasarımlarını da eklersek gayet zevkli dakikaların sizi beklediği söylenebilir.
Oyuna başladığımız Horragath’a baktığımızda gördüğümüz yeni karakterlere bir göz atarsak: Malah adındaki karakterimizin yaralanan barbarian’ların tedavisiyle uğraştığını ve bu suretle bize sağlık ve mana potion’larından sağladığını ve scrool of identify, portal’dan temin ettiğini görürüz. Ayrıca Malah’la konuştuğunuzda canınız ve mananız ücretsiz bir şekilde doluyor. Demircimiz Larzuk’un silahlarımızın tamirinde rol aldığı ve bize silahla zırh sağlaması, Anya’nın bize sihirli eşyalar (gamble) ve silah, zırh temin etmesi, Qual-Kehk’in de savaşta bize yardımcı olacak olan adamlar vermesi gözümüze çarpan şeyler. Yanımızdan hiç ayrılmayan ve bize yol gösteren Deckard Cain’in burada da yanımızdan ayrılmadığını söylemeden geçemeyiz.
Oyunun demoları yine mükemmel. Gözlerinizi bir şenlik bekliyor. Giriş demosu size olayı anlatırken bitiş demosuyla da yeni bir Diablo serisinin haberini alır gibi oluyoruz. Blizzard demo işinde gayet başarılı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Mükemmel olan bu demolar sizi oyuna başlatmak için başlı başına bir etken. Zaman zaman tekrar izlediğim olmadı değil. Tamamen bir görsel şenlik.
Sesler daha önce de olduğu gibi yine mükemmel. Arka plandaki müzik de ortama tam anlamıyla bir savaş havası veriyor ve sizi oyuna daha çok bağlıyor. Kimi zaman sırf melodiyi dinlemek için durup beklediğim oldu. Gerçekten çok güzeller. Diablo II’den eksik kalan yanları yok. Atmosfer de sizin oyuna olan bağımlılığınızı arttırıcı cinsten. Yani oyundan kolay kolay kopamayacaksınız.
Lord of Destruction, Diablo II efsanesini devam ettiriyor ve üçüncü kardeş olan Baal’ın peşine düşmemizi sağlıyor. Her açıdan başarılı olan oyunun kısa oluşu biraz sorun yaratabilir ama bunu unutturacak pek çok etken oyunun içinde sizi bekliyor. Belki rafa kaldırdığınız belki de hiç uyutmadığınız karakterinizi tekrar savaşa sokma vakti geldi veya yeni bir karakterle yeni bir maceraya başlama vakti. Nasıl olursa olsun Lord of Destruction ile bir kez daha Diablo II’ye dönüş yapacağız ve eskiyi yad edip yeniliklere doğru yelken açacağız. İnsanların bir kahramana ihtiyaçları var, bu kahraman neden biz olmayalım!