Asrın felaketinin ikinci yılında depreme dayanıklı yapılar ve riskli bina stoku konusunda değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sepanta Naimi, "Özellikle eski binalar güçlendirildi mi ya da dönüşüme uğradı mı? Türkiye'nin ekonomik kalbi olan İstanbul bile bu konuda hazırlıklı değil. Son günlerde Ege Denizi'nde özellikle Santorini Adası'nın olduğu bölgede 400'den fazla sarsıntı meydana geldi. Bu durum, Kuşadası ve İzmir Körfezi'nin de büyük depremlere gebe olduğunun bir göstergesi. Önlemlerin acilen alınması gerekiyor" dedi.
Doç. Dr. Sepanta Naimi, büyük felaketin ikinci yılında depreme dayanıklı yapılar ve riskli bina stoku konusunda değerlendirmelerde bulundu. Naimi, özellikle eski binaların denetimi ve güçlendirilmesi gerekliliğine dikkat çekerek, "Bu yapılar güçlendirildi mi ya da dönüşüme uğradı mı? Türkiye'nin ekonomik kalbi olan İstanbul bile bu konuda hazırlıklı değil. Son günlerde Ege Denizi'nde özellikle Santorini Adası'nın olduğu bölgede 400'den fazla sarsıntı meydana geldi. Bu durum, Kuşadası ve İzmir Körfezi'nin de büyük depremlere gebe olduğunun bir göstergesi. Önlemlerin acilen alınması gerekiyor" dedi.

"Riskli binalarda oturmakta ısrar edilmemeli"
Depremin doğanın bir gerçeği olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Naimi, afeti ise dayanıksız yapıların meydana getirdiğini belirtti. Çözümün yalnızca yetkili mercilerde olmadığını, aynı zamanda vatandaşların da sorumluluk alarak harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Naimi, "Binalarımızın denetimlerini sağlamak zorundayız. Çürük binalarda yaşamaya ısrarla devam etmek, can güvenliğimizi riske atmak demektir. İnsan canı paha biçilmezdir. Ev sahibi olarak sorumluluk almalı ve bir daha canımızın yanmaması için gerekeni yapmalıyız" diye konuştu.

Büyük şehirler ve kırsal alanlar da risk altında
Naimi, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerin altyapı ve yapılarının muhtemel büyük depremler karşısında hazır hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bunun için hiç kaybedecek zamanımız yok. İstanbul ve Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki şehirlerimiz ciddi bir tehdit altındadır. İstanbul'da muhtemel depremin büyüklüğünün 7 ve üzerinde olacağı öngörülmekte ve mevcut durumumuzun bedeli çok ağır olabilir. Aynı tehdit Kahramanmaraş ve çevresindeki depremzede iller için de geçerli. Bölgede bir deprem oldu diye tekrar olmayacağını kimse garanti edemez. Nasıl birinci depremden sonra beklenmedik şekilde ikinci bir deprem meydana geldiyse, aynı şekilde yüksek ivmeli başka depremlerle de karşılaşabiliriz. Bu nedenle yüksek katlı yapılardan çok daha hafif ve sağlam binaların tercih edilmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

Güvenli bina nasıl olmalı?
Doç. Dr. Naimi, güvenli bina inşaatı için 5 temel unsuru şöyle sıraladı:
"Sağlam zemin: Binalar, sağlam zemine inşa edilmeli, jeolojik analizler yapılmalı. Depreme dayanıklı malzeme: Kullanılan malzemelerin kalitesinden ödün verilmemeli, beton ve demir standartlara uygun olmalı. Mühendislik hizmetleri: Binalar mutlaka uzman mühendisler tarafından projelendirilmeli. Denetim ve bakım: Binaların inşa süreci sıkı bir denetimden geçmeli, zaman içinde de bakım ve kontrolleri yapılmalı. Kentsel dönüşüm: Riskli binalar yıkılıp yerine güvenli yapılar inşa edilmeli."
Son olarak deprem gerçeğini unutmadan hem yetkililerin hem de vatandaşların sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Doç. Dr. Sepanta Naimi, "Aksi takdirde aynı acıları tekrar yaşamaktan kaçınmak mümkün olmayacak" dedi.

Kaynak: İHA