GMT, çeşitli avantajlar sunan benzersiz bir tasarıma sahip olacak. Segmentler olarak günümüzün en büyük yekpare merceklerinden yedisini kullanan segmentli bir mercekli teleskop olması planlanıyor. Dünyanın en büyük optik teleskobu olan Dev Magellan Teleskobu, Hubble Uzay Teleskobu’ndan 10 kat daha büyük bir güce sahip olacak.
Dünyanın En Büyük Teleskobunun Çalışma Prensibi
Evrenin her bölgesinden gelen ışıklar ilk olarak yedi ana mercekten yansıyacak, ardından daha küçük olan yedi ikincil aynadan tekrar yansıyacak ve son olarak merkezdeki birincil aynadan aşağıya, gelişmiş CCD (şarj bağlı cihaz) görüntüleme kameralarına birer radyo frekansı gibi toplanacak. İşte tam buraya gelindiğinde, görüntülenen nesnelerin ne kadar uzakta olduğu ve hangi elementlerden oluştuğunu belirlemek için çeşitli ölçümler yapılacak.
GMT’nin birincil mercekleri, Tucson’daki Arizona Üniversitesi’nde bulunan Richard F. Caris Laboratuvarı’nda üretildi. Her biri modern mühendislik harikası camlardan üretilen bu mercekler; devasa ışınları bir noktada topluyor. Bu aynalar herhangi bir teleskoptan çok daha büyük bir kapsama sahip olsa da, merceğin toplam ağırlığı beklenenden çok daha az.
Merak Edilenleri Gün Yüzüne Çıkaracak!
Teleskopun inşası ve kullanıma hazır hale gelmesinden sorumlu olan Dev Macellan Teleskopu Örgütü’nde, operasyon ve dış ilişkilerle ilgili başkan yardımcısı görevini yürüten Dr. Patrick McCarthy, teleskoba dair duygularını ve gidişatı, “Evrenle ilgili bilmediğimiz ve merak ettiğimiz şeyleri keşfetmek için devasa teleskoplar üretiyoruz” şeklinde açıkladı. Kendisi, astronominin diğer bilim dallarından çok daha farklı olduğu düşüncesinde. McCharty, Dev Macellan Teleskopunu kullanarak evrenin gizemini ve birçok bilinmeyeni açığa çıkaracaklarına inanıyor.
Dünyanın en büyük teleskobu olacak bu devasa teleskop ile diğer gezegenlerin ve yıldızlarının yapısını, başka gezegenlerde su olup olmadığının ve ek olarak ”Evrende yalnız mıyız?” sorusuna cevap bulmamız kolaylaşacak. Ayrıca Dev Macellan Teleskobu; kıtalar, hava durumları ve biyokimya ile ilgili de insanlığa büyük faydalar sağlayacak. Tabi bu beklentinin sebebi, Macellan Teleskobunun devasa boyutu ile yüksek çözünürlükte her türlü veriyi sunabilme becerisine bağlanıyor. 8.3 metrelik çapa sahip bir monolit merceğin merkezde bulunacağı bu dev teleskopta, merkez çevresinde aynı mercekten altı tane daha bulunacak. Montaj işlemleri bittikten sonra bu teleskop 26 metrelik çapa sahip olacak ve ek olarak 368 metrekarelik dev bir alanı kaplayacak.
Teleskobun sahip olduğu büyüklüğü daha iyi anlamanız adına, 30 yıldır aktif şekilde devamlılığını sürdüren Hubble Uzay Teleskopu’nun merceklerinin ışık aralığı yalnızca 2.5 metredir. Elbette böyle devasa mercekler üretme aşamasında nanoölçek boyutlarında bir ışık kullanmak aynaların ve teleskopun yapım sürecini uzatıyor. DMTÖ başkanı Dr. Robert Shelton’ın belirttiğine göre her bir merceğin üretimi ortalama 7 yıl alıyor. Camın yapım aşamalarına değinen Robert Shelton, ilk etapta Çin ve Japonya’daki Ohara şirketinin bir yıllık sürede ürettiği borosilikat camların tesislere geldiğini ve bu tesislerde camların parabolik bir yapıya gelmesi amacıyla fırın platformlarında çevrildiğini belirtti. Sonrasında tam 6 ay boyunca soğuma aşamasındaki cam, birkaç yıl daha çeşitli süreçlerden geçtikten sonra tam anlamıyla bir mercek olarak kullanıma hazır oluyor.
Uzun Yıllar Faaliyet Gösterecek
Tüm bu uzun ve meşakkatli sürecin sonucunda ortaya çıkacak olan teleskobun, gelecekteki 50 yıllık sürede evrene dair yeni keşifler yapmasını bekleyen Robert Shelton; programcılık ve elektronik bölümündeki gelişmelere göre teleskopta birçok düzenleme yapacaklarını ve bu sayede teleskobun insanlık için uzun nesiller boyu hizmet edebileceğini belirtiyor. Bununla paralel olarak insanların yıllar geçtikçe birbirinden daha büyük yapıda teleskoplar üretme çabalarına değinen Patrick McCharty, insanların gelecekte 100 metrelik çapı bulan çok daha büyük teleskopları üretebileceğini düşünüyor. Aslına bakarsanız, McCharty bu düşüncesinde oldukça haklı. Baktığımız zaman gerçekten de bu teleskop faaliyetlerine başladıktan iki yıl sonra, Avrupa Güney Gözlemevi’nin ürettiği ve 978 metrekarelik alanda çalışacak olan teleskobun çalışmaya başlamasıyla birlikte, dünyanın en büyük teleskobu unvanı elinden alınmış olacak.