Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya merkezli Narasi TV'de gazeteci Najwa Shihab'ın sunduğu "Mata Najwa" isimli programa konuk oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda 11-12 Şubat tarihlerinde Endonezya'ya gerçekleştirdiği ziyaret ve ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Gazze'ye yönelik planları hakkında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her şeyden önce Sayın Cumhurbaşkanının bu ziyaretimizdeki ön hazırlıkları, karşılamaya yönelik yaptığı hazırlıklar, gerçekten bugüne kadar hiçbir ülkede görmediğim bir karşılama töreniydi. Caddelerdeki bütün öğrencilerin, gençlerin o coşkusu, heyecanı, o karşılamadaki özellikleri beni çok çok duygulandırdı. Bundan sonraki siyasi hayatımda böyle bir tabloyu bir daha görebilir miyim bilmiyorum. Ve binlerce öğrencinin caddelerde bize gösterdiği heyecan, gösterdiği coşku gerçekten beni çok çok duygulandırdı. Ve ben tabii Sayın Cumhurbaşkanına bu noktada teşekkürlerimi ifade ettim, bildirdim ve bu tabii benim sorumluluğumu da artırdı. Kendisini 11-12 Nisan'da Antalya Forumu'na davet ettim. O da gelme sözü verdi. Önce Ankara'da buluşacağız, oradan da Antalya'daki foruma katılacağız. Şimdi kendisi Ankara'ya yapacağı resmi ziyarette, tabii benim de ona karşı nasıl bir ziyaret planım olacak, onu düşünüyorum. Ve o ziyaret planı içerisinde de tabii ben neler yapabilirim, bunu ziyarette göstermem lazım. Ama çok açık ve net söyleyeyim, bugünkü tabloyu aynen ona yaşatacağımı düşünemiyorum" dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planına ilişkin soruya Erdoğan, "Trump'ın bu Netanyahu denilen katille böyle bir anlaşmayı yapması ve bu tür meydan okumalarını ben dünya barışı için çok büyük bir tehdit olarak görüyorum. Gazze'yi kimse Filistinlilerin elinden, Gazzelilerin elinden alamaz. Böyle bir şeye cüret etmek her şeyden önce dünya barışı için çok farklı bir tehdittir. Böyle bir tehdide de 'evet' denilmesi, dünya barışı noktasında bir siyasetçi olarak doğrusu beni ciddi manada üzmüştür, düşündürmektedir. Doğrusu ben Sayın Trump'ın geçen dönemdeki davranışıyla şu andaki bu tür açıklamalarını, dünyadaki birçok ülkeye yönelik meydan okumalarını doğru bulmuyorum ve bunları iyi bir gelişme olarak görmüyorum. Temenni ederim ki kısa zamanda bu yanlışlardan dönülür. ABD gibi bir dünya devi bu yanlışlardan süratle döner ve buna göre de dünya barışı kendine bir çıkış yolunu yakalamış olur" dedi.
Trump'ın planını gerçekleştirme yönünde adım atması halinde Türkiye'nin ne gibi adımlar atacağı yönündeki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle bir teklif, her şeyden önce bizim açımızdan asla kabul görmez. Biz buna 'evet' diyemeyiz. İslam dünyasının buna evet demesi kesinlikle mümkün değildir. Bizler de İslam İşbirliği Teşkilatı olarak buna karşı tavrımızı alacağız. Yani bir Endonezya, bir Türkiye, bir Pakistan, bizler eli bağlı duramayız. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda ne kadar ülke varsa hep beraber, biz de tavrımızı ortaya çok açık ve net koyarız. Her şeyden önce dünya barışına bir destek vermek gerekiyorsa, bunun birinci derecede sorumlusu Amerika'dır. Amerika gibi bir ülkenin dünya barışından yana olması gerekir. Ve bizler dünya barışından yana olmanın gayreti içerisindeyiz. Türkiye olarak biz 85 milyon nüfusumuz ile dünya barışından yana olduğumuzu hep söyledik, söylüyoruz ve söyleyeceğiz. Ve Endonezya aynı konumda. Pakistan, aynı konumda. Malezya, aynı konumda ve bizler bunun için çaba sarf ediyoruz. Çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Özellikle Malezya, Endonezya ve Pakistan seyahatinden sonra yapacağımız toplantılarda bu konuları masaya yatıracağız ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile de bu konuyu gündeme getireceğiz" dedi
Endonezyalı gazeteci Najwa Shihab'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'deki liderliğinin Endonezya'da birçok siyasi figür tarafından İslami değerlerin modern devlet yönetim anlayışıyla bütünleştirilmesine referans olarak görüldüğünü ve diğer Müslüman ülkelerin Türkiye'nin tecrübelerinden ne gibi dersler çıkarabileceği yönündeki sorusuna cevap veren Erdoğan, "Doğrusu İslam ülkelerinin şu andaki gelişmeler karşısında ortaya koymaları gereken tavır, kesinlikle, bir meydan okuma şeklinde ele almayayım ama İslam İşbirliği Teşkilatı olarak her şeyden önce başta Suriye olmak üzere bütün buralar yakılıp yıkıldı. Öbür tarafta bakıyorsunuz Filistin yakılıp yıkıldı. Hastaneler, okullar yerle yeksan oldu. Bunları biz insanlık dışı bir yaklaşım olarak, insanlık dışı bir eylem olarak görüyoruz. Ve burada tabii Netanyahu denilen özellikle ben çok açık net söylüyorum, kendisi bir gangsterdir. Şu anda kendi ülkesindeki yargı makamlarından sürekli kaçmaktadır ve Uluslararası Lahey Adalet Divanı biliyorsunuz bunu mahkum etmiş durumdadır ve bundan da sürekli kaçmaktadır. Biz Lahey Adalet Divanı'nın kararına saygı duyuyoruz ve bu kararın da tecellisini bekliyoruz. Burada Güney Afrika'nın takındığı tavrı aynen biz de takındık ve bu tavrın takibini yapmaktayız. Ve böyle bir tavır karşısında Amerika'nın kalkıp Lahey Adalet Divanına da meydan okuması da uluslararası yargıya karşı bir duruş ve direniştir. Bunları tasvip etmek mümkün değil. Biz adaletten yanayız. Hele hele uluslararası yargının verdiği böyle bir karara da saygı duyulmasının gerektiğini ısrarla söylüyoruz, söyleyeceğiz" dedi.
Demokrasinin durumuna ilişkin bir soruya Erdoğan, "Her şeyden önce, dünya demokrasisi şu anda tehlikede ve dünyada demokrasi adeta bir sarsıntı geçiriyor. Artık otoriter, totaliter rejimler ayakta kalıyor. Şu anda İsrail demokratik bir rejimdir diyebilir miyiz? Tamamen otoriter, totaliter, adeta elindeki silahlarla, bombalarla mazlum, mağdur olan ülkeleri tehdit eder hale gelmiştir. Şu anda ABD'nin İsrail'e vermiş olduğu desteğin boyutu belli mi? Değil. Peki bunun demokrasiyle bir ilgisi, alakası var mı? Yok. Şimdi demokrasinin en geniş anlamda yaşadığı Amerika, bu tavırlarıyla maalesef terörist İsrail'in yanında yer almıştır, yer almaktadır ve o da oradan aldığı destekle mazlum, mağdur Filistin'i her an tehdit etmektedir. Filistin topraklarında bombalar altında, fosfor bombalarıyla sürekli olarak o insanlar yani 51 bini aşan ölüm vakaları var, bütün bu ölüm vakalarının karşısında demokrasi hala yaşıyor diyebilir miyiz? Demokrasi büyük bir tehdit altında ve yok olmaya devam etmektedir. Ve Lahey Adalet Divanı kararını en isabetli şekilde vermiştir. Ve bu konuda da tabii Güney Afrika'yı şükranla anıyoruz ve destekliyoruz. İlk çıkışını o yaptı ve biz de aynı şekilde onlarla birlikte o kararı destekliyoruz. Ve Lahey Adalet Divanının aldığı kararın tecellisini bekliyoruz" dedi.