Aile Yılı Tanıtım Programı'na katılacak Erdoğan'ın vereceği müjdeler için ipuçlarını bir araya getirdik. İşte detaylar.
2025'in 'aile yılı' ilan edildiğini hatırlatan Erdoğan, "Güçlü ailenin güçlü devlete giden yolların taşlarını döşediği sadece sosyolojik bir tespit değil tarihi bir hakikattir" dedi.
LGBTİ+'ları bir kez daha hedef göseren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bilinçli bir anne-babanın yanında huzurla büyüyen çocuklar, vatanına, milletine, bayrağına bağlı ve ülkeye hizmet eden bireyler olarak yetişirler. Çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımlardan, sapkın ideolojilerden korumak da hepimizin ortak sorumluluğudur. Neoliberal kütür akımları sınırları aşarak dünyanın dört bir yanına nüfuz ediyor.
LGBT ve diğer akımların da taban kazanmasına yol açıyor. LGBT'nin koçbaşı olarak kullanıldığı cinyisetsizleştirme politikalarının hedefi ailedir. LGBT eleştirisi tıpkı Siyonizme getirilen haklı eleştiriler gibi anında susturulmaktadır. Fıtratı ve aileyi savunan herkes ağır bir baskıya maruz kalmaktadır. Bunun siyasetteki örneklerini hepimiz biliyoruz.
Özellikle akademi, medya, kültür-sanat ve sivil toplum camiamızın cinsiyetsizleştirme politikalarına karşı daha fazla sorumluluk alacağına inanıyorum.
Genç ve nitelikli nüfusumuzun devamı da oldukça önemlidir. Bin yıldır bu topraklara mühür vurmuş güçlü nesillerin devamı bizler için hayati bir mesele haline dönüşmüştür. Doğurganlık oranı ve nüfus artış oranı maalesef alarm veriyor. Bugün toplam doğurganlık sayımız 1,51. Nüfusun yenilenme düzeyinin 2,1 olduğu dikkate alındığında durumun vehameti daha iyi anlaşılacaktır.
Evlenme yaşı önemli ölçüde yükselmiş, boşanma oranları artmıştır. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısı ise 2,01'e çıktı. Boşanmaların yüzde 33'ü ise evliliğin ilk 5 yılı içinde meydana geldiği göze çarpmakta. Ülkemizde ilk evlenme yaşı kadınlar için 26'ya, erkekler için 28'e yükseldi. İlk anne olma yaşı 29'u aşmış vaziyette. Türkiye, genç ve nitelikli nüfus bakımından kan kaybediyor. Gerekli önlemleri almazsak sorun telafi edilemez boyuta ulaşacak. Böyle bir ortamda nüfus kaybı da kaçınılmazdır.
2007 yılında 'en az 3 çocuk' çağrısı yapmış ve bundan dolayı ciddi baskı gördük. İtibar suikastlarına uğradık.