Yargıtay, çalışan kadınların sigortalı sayılabilmesi için belirli ücret ve sürekli çalışma şartının gerektiğine dair önemli bir karar verdi. Karara göre, evde gündelik işlerde çalışan kadınlar, bu işler için ücret alıyorlarsa ve çalışma sürekliliği söz konusu ise sigortalı sayılabilecekler.
Olay, bir gündelik işçi olan B.Z.'nin, yıllarca hasta yaşlı kadına bakmak ve ev temizliği yapmak gibi işlerde çalışmasına rağmen Sosyal Sigortalar Kurumu'na (SGK) bildirim yapılmadığını fark etmesiyle başladı. İş mahkemesine başvuran B.Z., hizmet tespiti talebinde bulundu. Ancak işveren, işçi-işveren ilişkisi olmadığını, davacının yeşil kart sahibi olduğunu ve annesinin evinde misafir olarak kaldığını iddia etti. İş Mahkemesi, davanın reddine karar verdi. Bu karar üzerine davacı kadın, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi'ne istinafa başvurdu, ancak istinaf mahkemesi de davanın reddine karar verdi. Buna rağmen davacı, kararı temyiz etti ve dosya Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'ne ulaştı.
Yargıtay kararında, evde gündelik işlerde çalışan kadınların sigortalı sayılabilmesi için, bu işler için ücret alınması ve sürekli çalışma şartının bir arada olması gerektiği belirtildi. Kararda, "Sigortalı sayılmak için, ücret ve sürekli çalışma birlikte arandığından, her iki koşulun da gerçekleşmiş olması gerekir" ifadesi kullanıldı. Karar aynı zamanda ev hizmetlerinin tanımını içeriyor; temizlik, yemek yapma, çamaşır yıkama, ütü yapma, çocuk bakımı gibi günlük yaşamın gerektirdiği işler ev hizmetleri olarak kabul ediliyor. Bu karar, çalışan kadınların sosyal güvencelerini koruma amacı taşıyor ve evde gündelik işlerde çalışan kadınların haklarını savunuyor.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, bir iş davasıyla ilgili çarpıcı bir karar verdi. Mahkeme, İş Mahkemesi'nin yetersiz bir araştırma yaptığını ve önemli bir konuya dikkat çekti: davacı kadının sürekli çalışıp çalışmadığının kesin olarak tespit edilmesi gerekliliği.
Yargıtay'ın karar metninde özellikle ev hizmetlerinin sigortalılık kapsamının 506 sayılı Kanun ile tamamen dışlandığı, ancak daha sonra 2100 sayılı Kanun ile değiştirildiği ve bu değişikliğin sadece ücretle ve sürekli çalışanların sigortalı kabul edildiği vurgulanmıştır. Sürekli çalışma durumu ise daha fazla açıklık getirilmiş; haftanın büyük bir kısmının ev işlerinde geçirilmesi ve çalışmanın belli bir yoğunluğa ulaşması gerekliliği üzerinde durulmuştur.
Kararda, davacının davalıya ait ev ve eczanede temizlik işine gittiği belirtilmiş, ancak tanık ifadelerinin bu süreci aydınlatmada kilit bir rol oynayacağının altı çizilmiştir. Ayrıca, komşu işyerleri ve apartmanlarda uzun yıllar oturan veya yakın yerlerde çalışan kişilerin tanıklar olarak belirlenmesi ve ifadelerine başvurulması gerektiği ifade edilmiştir.
Kargo teslimlerinin saatine dair araştırma yapılması ve bu çalışmanın tam zamanlı veya kısmi süreli olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi de gerektiği belirtilmiştir. Bütün bu bilgilerin bir arada değerlendirilmesi ve gerektiğinde uzman bilirkişi görüşü alınarak çalışma sürelerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, Yargıtay'ın bu kararına göre İş Mahkemesi'nin yetersiz araştırma yapması ve usul ve yasaya aykırı bir karar vermesi nedeniyle bu kararın bozulması gerektiği vurgulanmıştır.