Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 24. yıl dönümü vesilesiyle yapmış olduğu açıklamada, Türkiye'nin deprem riskinin hala yüksek olduğunu vurguladı. Sözbilir'e göre, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler, Türkiye'nin jeolojik konumu nedeniyle deprem tehlikesinin hala ciddi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Sözbilir, Türkiye'nin geçmişte 1999 Depremleri gibi yıkıcı depremlere maruz kaldığını hatırlatarak, ülkenin çeşitli bölgelerinde 485 aktif fay hattı bulunduğunu ve denizlerde de birçok fay hattının olduğunu ifade etti. Özellikle Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu içerisinde yer alan fay segmentlerinin, tarihsel olarak yıkıcı depremlere neden olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Sözbilir, Kuzey Anadolu Fayı'nın 1939 Erzincan Depremi'nden bu yana batıya doğru kırıldığını ve bu stresin transfer edildiğini açıkladı. Bu süreçte 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinin, bu fay hattının son yıkıcı depremleri olduğuna dikkat çekti. Bilim insanlarının çoğunluğunun, bir sonraki büyük kırılmanın Kumburgaz Segmenti üzerinde olacağını öngördüğünü belirtti.
Sözbilir, olası bir büyük depremin sadece İstanbul'u değil, Marmara Denizi kıyısında bulunan tüm illeri etkileyeceğini belirtti. Bununla birlikte, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde 1999 Depremleri'nden sonra da yıkıcı depremlerin yaşandığını vurgulayarak, 2011 Van Depremi, 2020 Elazığ ve Sisam-İzmir Depremleri ile 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi gibi örnekleri paylaştı.
Prof. Dr. Sözbilir, özellikle İzmir, Balıkesir, Manisa, Aydın, Muğla, Denizli, Çanakkale, Afyon, Kayseri ve Adana gibi illerde bulunan diri fay hatlarıyla, Kahramanmaraş Depremi'nde kırılan fayların uçlarındaki fay hatlarında stres birikiminin devam ettiğini belirtti.
Türkiye'nin deprem riskiyle ilgili sürekli olarak hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Sözbilir, deprem ve afet yönetimi konularında alınması gereken önlemlerin yakından takip edilmesinin önemini vurguladı.
