Dinimizde zulüm haramdır. Haklı bir sebep olmadıkça, milliyeti ve inancı ne olursa olsun hiçbir insana kötü muamele yapılmamıştır. İslâm tarihi bunun örnekleriyle doludur. Hz. Peygamberin vefatını müteakip yapılan bütün fetihlerde de kumandanlar, askerle- rine bu çeşit emirler vermişlerdir. (Doğuştan günümüze Büyük İslâm tarihi, H. Dursun Yıldız, c.2, s.218) Esasında fetihler, haksızlıkların yok edilmesi için yapılır. Nitekim İstanbul’un fethinden sonra da orada ikamet eden Hiristiyanlar, önceki hayatlarında görme-dikleri adalet, eşitlik, huzur ve sükunla karşılaşmışlardır. Kur’an-ı Kerim’de Fetih süresinin 1, 2 ve 3’ncü ayetlerinin doğrultusunda: “Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir ve sana şanlı bir zaferle yardım eder.” (Fetih, 1,2,3) buyurularak; her fetihte Allah ve Resûlü’nün rızası olduğu takdirde, her çeşit başarı ve müjde her zaman mukadder olur. Bu konuda Yüce Allah: “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” (Muhammed süresi, 47). “Mallarınızla, canlarınızla Allah yolun-da savaşın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. (Tevbe, 41) buyurarak, mukaddes değerler uğruna fedakârlık yapanlara yardım edeceğini bildirmiştir. İstanbul’un fethinde de mukaddes değerler uğruna savaşanlara da Cenab-ı Cenab-ı Hakk’ın vaad ettiği bu yardım ulaşmış ve böylece fetih gerçekleşmiştir. Sohbetimi bir, iki şiirle daha da zenginleştirmek istiyorum. Arif Nihat Asya’nın bir şiiri: “Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden Senin de destanını okuyalım ezberden Haberin yok gibidir taşıdığın değerden Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın...” Bildiğiniz gibi Fatih İstanbul’u fethettiğinde 21 yaşındaydı ve hocası Akşemseddin önde, kendisi arka-da İstanbul’a girmiştir. Onları karşılayanlar Akşem- seddin’i komutan zannetmişlerdi. Fakat hocası Fatih’i göstererek hürmet ve iltifatın ona gösterilmesini istemiştir. Yine Diyanet İşleri Başkanlığı Başmüfettişlerinden Osman Kılıç’ın bir şiiri: İstanbul sevilmez mi, odur dünya incisi Sevmişti onu kalpten, Kâinatın Efendisi Tarihi bir dönemeç onu fethetmek demek Alınca İstanbul’u boşa gitmezdi emek Nice seferler oldu erişmek için ona Binler şehit olmuştu, yüce muştu uğruna Ulu çınar misali, tarihi yüce millet Layık oldu, müjdeye, gösterince bin gayret Uğruna katedildi uzakça mesafeler Sağnak misali yağdı sur dibine gövdeler Elli üç günde nasibolmuştu zafer Vecd içinde olunca, hem komutan hem nefer İstanbul’u sevince, sevenlerin incisi Nasıl sevmezdi onu milletlerin birincisi Canını feda kıldı fethetti İstanbul’u En güzel asker oldu, açıldı cennet yolu Unutmayalım ki, Fatih Sultan Mehmed’in başarılı olmasının sırrı, sağlam bir maneviyat, ilim ve teknolo-ji eseridir. Zira imanın yerini küfrün, ilmin yerini cehaletin, adaletin yerini zulmün, birliğin yerini ayrılığın, güzel ahlâkın yerini ahlâksızlığın aldığı toplumların başarılı olmaları mümkün değildir. Fatih Sultan Mehmet sadece İstanbul’u değil, gönülleri de fethetmiştir. Çünkü o herkese yardım elini uzatmış, adaleti yerleş-tirmiş ve zulme son vermiştir. Böylece İstanbul, kısa zamanda dünyanın ilim, sanat, teknik ve kültür merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Görüldüğü gibi İstanbul’un fethinin tarihte çok önemli bir yeri vardır. Bu olayı bütün yönleriyle anlamaya çalışmamız gerekir. Bunun yanında geleceğe hazırlanmak içinde fethini gerçekleştiren kahramanların, sahip oldukları değerleri gençlerimize çok iyi anlatmalıyız. Millet olarak, genç nesle zafer ve başarıla- rımızı yeteri kadar anlatabildiğimiz söylenemez. Eğer, Çanakkale, İstanbul, Preveze, Mohaç, Varna ve Kurtuluş savaşı gibi zaferlerin sadece birisini Batılılar gerçekleştirmiş olsaydılar, sırf bu nedenle yüzlerce film yapar, be başarılarını yeni nesle anlata anlata bitiremezlerdi. Nitekim tarihlerindeki basit direniş örnekleri için bile bunu yapıyorlar. Bize düşen görev ise “Fatih ve fetih ruhu”nu genç nesle taşıma ve yaşanmaya değer hayatın ne olduğunu onlara göstermektir. Gençleri önemsemek, onları anlamaya çalışmak ve kendilerinde var olan enerjiyi, dinamizmi, ilim, fikir ve sanat gibi faydalı neticelere yönlendirmek gerekir. Bu-nun için gençleri, milli ve manevi değerlerine bağlı, yaşadığı çağın farkında olan insanlar olarak yetiştirmek, sorumluluk sahibi her fert, toplum ve müessese-nin görevidir. Bu nedenle, zaferlerimizi tanıtalım ki, “gençlerimiz inançları ve mukaddesatları uğrun-da fedakârlık” yapabilme alışkanlığı kazansınlar ve bunun zevkini tatsınlar. Kahramanlarımızı tanıtalım ki, her gencimiz “Fatih, Ulubatlı Hasan, Yıldırım Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Seyyid Çavuş” olma-ya özensinler. Fetih bereketiyle, bütün insanlığın yüzü gülsün. Şu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım ki, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethetmeden önce gönülle-ri fethetmiş, dolayısıyla İstanbul’un fatihi olmadan ön-ce gönüllerin fatihi olmuştur. Fatih, çağının fatihiydi; çağını fetheden başarılarıyla Osmanlı’yı zirvelere taşıdı. Bugün de çağını fethedecek yeni Fatihler, “Fatih Nesiller” yetiştirmemiz gerekiyor. Fatih’in izinden gi-den, ondan ilham ve cesaret alan Fatihler eliyle ülke-miz ve milletimiz yeniden zirvelere çıkabilir. Bu an- lamda Fatih gibi büyük düşünen, büyük fikirler ve projeler üreten, büyük hedeflerin ve ideallerin adamı olan şuurlu, mukaddesatçı, cesur, yenilikçi, hamleci, özgü- veni yüksek genç ve dinamik Fatihlere hava gibi su gibi ihtiyacımız olduğu muhakkaktır. Fethi, Fatih’i ve fetih ruhunu hakkıyla anladığımız ve anlattığımız takdirde çağını ve zamanı fethedecek yeni Fatihler yetiş-tirmemiz imkân dahilinde olacaktır. Gençlik, temiz bir toplumun ve sağlıklı bir millet hayatının da en önemli unsurudur. Toplumluların yaşadığı güzelliklerin arkasında gençliğin olumlu davranışları bulunduğu gibi; yaşanan facia ve kötülüklerin arkasında da ihmal edilmiş gençlerin olduğu da bir gerçektir. Tarih sayfaları-na baktığımızda; önemli başarıların arkasında sağ- lam karakterli, inançlı ve güven duygusuna sahip gençlerin var olduğunu görürüz. Yüce Milletimizin şanlı tarihinde de iyi eğitimcilerin nezaretinde yetişmiş inançlı, bilgili ve sağlam karakterli gençlerin başarıları, yüzyıllardan beri göğsü- müzü kabartmaktadır. Şurası da unutulmamalıdır ki; aileyi ve toplumu huzursuz eden alkol, kumar, uyuşturucu bağımlılığı, ateizm, satanizm gibi yanlış inanışlara yönelme ve ahlâkî çöküntünün yayılması, gençliğin ihmal edilmesinden kaynaklanmaktadır. Böylesine kötü durumlara düşmekten, gençleri korumak yetişkinlerin en önemli görevidir. Fatih Sultan Mehmet, 1453 senesinin bir seher vaktinde askerleri uyurken o seccadesinin üzerinde şöyle dua etmiştir: “Ya ilahi! Bir bölük ümmetini yerindirme, düşmanlarını sevindirme, bizleri muzaffer kıl.!” İşte Fatih’in bu samimi kavli duası, fiili dua ile birle-şince gemiler karadan yürümüş, top gülleleri muhkem Bizans surlarını delmiş ve Fetih gerçekleşmiştir. İstanbul’un Fethi’nin 561. Yıldönümü, milletimiz, tüm Müslümanlar ve insanlık için hayırlara vesile olsun ve genç nesiller “Fetih Ruhu”ndan mahrum kalmasınlar.