Futbol, sadece yetenek değil, aynı zamanda cesaret ve doğru zihinsel hazırlık işidir. Bu cesaret, sahada ter döken oyuncular kadar, onlara güvenip formayı teslim eden teknik ekiplerin ve kulüp yönetimlerinin de göstermek zorunda olduğu bir özelliktir.
İnegölspor’un geçtiğimiz cumartesi günü 24 Erzincanspor ile oynadığı karşılaşma, genç futbolculara duyulan güvenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Mücadelenin son bölümlerinde, takımın deneyimli kalecisi Yüksel Egemen Yaylı, kırmızı kart görerek oyun dışında kaldı. Bu beklenmedik gelişme, son 15 dakikalık süreçte kaleye genç file bekçisi Yusuf Alper Demirtaş’ın geçmesine yol açtı. İşte tam da bu noktada, genç bir oyuncunun sahada sorumluluk alabilmesi ve kendini gösterebilmesi için ona duyulan güvenin ne kadar kritik olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Bu noktada, Yusuf Alper’e güvenerek formayı teslim eden İnegölspor Teknik Direktörü İbrahim Dağaşan ve teknik ekibini ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Genç bir kaleciye bu seviyede sorumluluk vermek, sadece bir oyuncunun değil, kulübün geleceğine de yapılan bir yatırımdır. Sahada özgüvenle mücadele edebilmek, bir oyuncunun fiziksel yeteneklerinden daha fazlasına sahip olmasını gerektirir. Bu da ancak, teknik ekibin ona duyduğu güvenle mümkün olabilir.
Futbolumuzda yıllardır süregelen bir problem var: Genç oyunculara yeterince şans verilmemesi. Özellikle kaleci pozisyonu gibi baskının yüksek olduğu mevkilerde, gençlere güvenmek konusunda birçok teknik adam çekimser kalıyor. Ancak İbrahim Dağaşan ve ekibi, Yusuf Alper Demirtaş’a forma vererek cesur bir karar aldı ve bu kararın ne kadar doğru olduğunu hepimiz gördük. Teknik ekibin, gençlere fırsat verme konusundaki bu vizyoner yaklaşımı takdir edilmeli.
Sporda Psikolojik Performans Danışmanı olarak bireysel çalışmalar yürüttüğüm altyapı oyuncularında sıkça gözlemlediğim bir gerçek var: Genç sporcuların mental dayanıklılığı, sahada gösterdikleri performansın en belirleyici unsurlarından biri. Sorumluluk alma, özgüven, baskıyla başa çıkabilme gibi faktörler, bir sporcunun gelişiminde en az fiziksel ve teknik becerileri kadar önemli. Özellikle kalecilik gibi baskının ve tek başınalık hissinin yoğun olduğu bir pozisyonda, mental olarak güçlü olmak büyük fark yaratıyor. Yusuf Alper gibi genç oyunculara erken yaşta verilen bu fırsatlar, onların yalnızca fiziksel ve teknik gelişimlerine değil, psikolojik dirençlerine de olumlu katkı sağlıyor. Kendi gelişimine güvenen bir sporcu, hata yapmaktan korkmaz ve zamanla daha sağlam bir zihinsel yapı kazanır.
Türk futbolunda genç oyunculara güvenme konusunda örnek alınması gereken birçok hikâye var. Ancak hâlâ büyük kulüpler dahil olmak üzere birçok takım, yabancı ya da tecrübeli oyunculara yönelerek genç yetenekleri göz ardı edebiliyor. Oysa Yusuf Alper Demirtaş gibi isimler, doğru bir planlama ve sabır gösterildiğinde kulüplerine büyük katkılar sağlayabilir. Burada İbrahim Dağaşan ve ekibinin genç oyuncuya duyduğu güvenin altını çizmek gerekiyor. Futbol yalnızca fiziksel bir oyun değil, aynı zamanda zihinsel bir mücadele. Teknik ekiplerin bu bilinçle hareket edip gençlere güvendiğini görmek, Türk futbolu adına umut verici.
Tüm bunlar gösteriyor ki futbolu ileriye taşımak için gençlere güvenmekten, onlara sahada sorumluluk vermekten çekinmemeliyiz. Yusuf Alper Demirtaş gibi genç oyuncular, aldıkları her dakika ile sadece bireysel olarak gelişmiyor, aynı zamanda Türk futbolunun geleceğine de ışık tutuyor. Bugün cesaretle verilen bir forma, yarının yıldızını yaratabilir.
Yusuf Alper Demirtaş’a duyduğu güvenle onu sahaya süren İbrahim Dağaşan ve teknik ekibini bir kez daha kutlarken, bu örneklerin çoğalmasını ve altyapıya olan inancın daha da güçlenmesini diliyorum. Unutmayalım ki, gençlere güvenmek sadece bir tercih değil, futbolun sürdürülebilir geleceği için bir zorunluluktur.