Bir uzay gemisinin daha hızlı olması için bir çok yol var ve nükleer enerji kullanmak bu yollardan birisi olarak görülüyor. Klasik yakıt yakan roketler veya modern güneş enerjili roketler karşısında bir çok avantajı olmasına rağmen, son 40 yılda ABD’de sadece sekiz defa nükleer reaktör taşıyan roket lansmanı yapıldı. Tabi bu düzen yavaş yavaş değişiyor. Bunun en büyük göstergesi ise geçtiğimiz yıl uzay yolculuklarını düzenleyen yasalar değişti ve bu, yeni nesil roketler üzerindeki çalışmaların hızlanması için tabiri caizse bir itme kuvveti yarattı. Peki neden hız bu kadar önemli, gelin şimdi bunu inceleyelim.

Bir uzay yolculuğunun ilk adımı mekiği yörüngeye sokmak için fırlatma roketlerinin kullanılmasıdır. Mutlaka roket fırlatma videolarını izlemişsinizdir, izlemediyseniz de hemen şu videoya göz atın;

Evet, o büyük ve devasa miktarda yakıt yakan motorlar… İçinde bulunduğumuz teknolojik dönemde, yerçekimi kuvvetinin uyguladığı etki nedeniyle yörüngeye ulaştırmamız gereken yükleri taşımak için bu devasa motorları kullanmaktan başka bir şansımız yok.

Uzun mesafeli uzay keşifleri için daha hızlı roketlerin geliştirilmeye çalışılmasının iki nedeni var: güvenlik ve zaman. Örneğin Mars seyahati yapacak astronotların, bu yolculuk çok uzun zaman aldığı için ve bu uzun süre boyunca uzay boşluğundaki süzülmemiş radyasyona maruz kalacakları için kanser, kısırlık gibi bir çok sağlık sorunuyla karşılaşma olasılıkları artıyor. Bu radyasyondan korunabilmek için hali hazırda modern radyasyon kalkanları kullanılıyor ancak bu kalkanlar da oldukça ağırlar ve ağır oldukları için de roketlerin hızını bir hayli azaltıyorlar. Yani temel olarak, astronotlarımızı korumak için kalkanlara ihtiyacımız var ama bu kalkanları kullandığımız sürece hem uzay boşluğundaki radyasyona maruz kalma süremiz artıyor hem de uzun mesafeli seyahatlerimiz için gereken süre artıyor.

Peki nükleer sistemler neden daha hızlıdır?

Nükleer enerjili roketlerin bir opsiyon olarak değerlendirilmesinin en önemli nedeni inanılmaz bir enerji yoğunluğu ortaya çıkarmalarıdır. Nükleer reaktörde kullanılan uranyum yakıtı, tipik bir kimyasal roket yakıtı olan hidrazinden tam 4 milyon kat (evet yanlış duymadınız) daha yüksek bir enerji ortaya çıkartır. Yani yüz binlerce litre klasik yakıt taşımaktansa az bir miktarda uranyum taşımak daha kolaydır. Böylelikle de roketlerimizin ağırlığı azalırken, hızları artar.

Uzun mesafeli uzay keşiflerinde insanlığın önündeki en büyük engel olan “hız” sorununu da bu şekilde çözersek belki bir gün Voyager‘ların yanından geçip gidebiliriz…

Kaynak: Haber merkezi