Yaz tatilini Türkiye’de geçirmek için ana vatana gelen ve tatillerini tamamlayan gurbetçiler, arabalı treni tercih ediyor. Yaşadıkları Avrupa ülkelerinden gelerek bir süre memleketlerinde sevdikleriyle hasret gidermek için Türkiye’ye ayak basan gurbetçiler, Avrupa’da hayat şartlarının çok zorlaştığını ifade etti.

Avusturya’dan kalkan arabalı tren ile saatler süren yolculuğun ardından gurbetçiler, Edirne Tren Garı’na ulaşmanın sevincini yaşıyor. Yıllık izinlerinin Türkiye’de tamamlayan gurbetçiler ise aynı tren ile yaşadıkları Avrupa ülkelerine geri dönmenin burukluğunu yaşıyor.

Yaz tatilini ve yıllık izinlerini ana vatan Türkiye’de geçirmeyi tercih eden gurbetçilerin akın akın gelişleri sürerken, izinlerini tamamlayan gurbetçiler ise yaşadıkları Avrupa ülkelerine geri dönmenin hüzünlü yolculuğunu yaşıyor.

Demir yolu ile yolculuk yapmak isteyen gurbetçiler, arabalı treni tercih etti. Avusturya’nın Villach şehrinde arabalarını oto kuşet vagonlara yükleyen gurbetçiler, kompartımanda yolculuk yaparak saatler süren yolculuğun ardından ülkeye Yunanistan ve Bulgaristan’a sınırı olan Edirne’den giriş ve çıkış yapıyor.

Avusturya’nın Villach şehrinden hareket eden Optima Express Treni, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan’ın ardından Edirne Tren Garı’na geliyor. Vatan hasreti çeken gurbetçiler, Türkiye’ye giriş yapmanın mutluluğunu yaşadı.

Haftada 1 kez Edirne’ye gelen trenle gurbetçiler, araçlarıyla yeniden yaşadıkları Avrupa ülkelerine dönüş yapabiliyor.

Edirne Tren Garına gelen gurbetçiler, Avrupa’da yaşam şartlarının çok zorlaştığı ifade etti. Gurbetçilerden Nasip Üreyil, Türkiye’ye her defasında gelmek için can attıklarını ve saatler süren yolculuğun ardından ülkeye gelmenin sevincini yaşadıklarını belirtti.

“Avrupa’da akşam saat 8’den sonra hayat yok”

Almanya’da hayatın dört dörtlük olmadığını belirten Filiz Üreyil, “Orada da sıkıntılar ve hayat pahalılığı var. Son dönemlerde orada da sıkıntılar devam ediyor. Türkiye’de 3 bin ila euro kadar harcamamız oluyor. Türkiye çok güzel, ben İstanbul doğumluyum. Burada hayat çok güzel. Yaşam kalitesi burada daha iyi. Ben burada istediğim zaman gezmeye gidebilirim. Avrupa’da akşam saat 8’den sonra hayat yok” dedi.

“Burada da çalışarak aynı parayı kazanabilirler”

Gurbetçilerden Gülsemin Tarhan, Almanya’da insanlar geçinebilmek için 2 işe gittiğini ve Almanya’ya gitmek için gençlerin heves ettiğini ama hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını söyledi.

"Almanya’da yaşayan insanların hayatı çalışmaktan ibaret"

Almanya’da üniversite öğrencisi olmasına rağmen çalıştığını vurgulayan gurbetçi Şeyma Kırmacı, eğitimi için çalışmak zorunda olduğunu belirterek, "Almanya’da yaşayan insanların hayatı çalışmaktan ibaret. Biz Türkiye’ye geldiğimizde burada insanlar bir arada dışarda geziyor. Hayat var, neşe var. Almanya’da günde 8 ila 10 saat çalışanlar oluyor. İnsanlar orada her gün aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Orada çalışmaktan başka yapacak hiç bir şey yok ama Türkiye’de yaşayanlar bunu görmüyorlar. Almanya’ya gelen akrabalarımda bir düzenin olduğunu ama hayatın olmadığını söylüyorlar. Almanya’ya gelmek kolay değildir. Allah nasip ederse Türkiye’ye gelmeyi düşünüyorum" dedi.

“Türkiye’de de çalışırsan kazanırsın”

Almanya’da işlerin çok zorlaştığını ifade eden gurbetçi Abdullah Kırmacı, bin euro kira verdiğini belirterek, “Orada ailede sadece 1 kişi çalışıyorsa geçinmek daha da zor. Araban, evin, yemen, içmen derken masraflar alıp başını gidiyor. Özellikle koronavirüs ve savaşlardan sonra hayat daha da zorlaştı. Türkiye ile Almanya’nın kıyaslanması çok ayrı bir şey. Türkiye’de de çalışırsan kazanırsın. Almanya’da asgari ücret bin 600 euro, bu parayla bir ailenin geçinmesi çok zor. Dışarıdan bakınca Almanya’da her şey güllük gülistanlık geliyor ama öyle değil. Keşke gelip görseler. Türkiye’de ailede tek kişi çalışıyor ama Almanya’da ben, eşim, kızım, oğlum, hepimiz çalışıyoruz. Benim kızım ve oğlum okula gitmesine rağmen çalışıyor ama burada okula giden birisinin çalıştığı görüyor musunuz? Herkes çalışıp çaba göstersin. İnsanlarımız çalışmayı sevmiyorlar, iş beğenmiyorlar” sözlerini bitirdi.

Editör: Öznur Dede