1 – Genel olarak, bir metni, bir haberi, motivasyonu, bilinmeyen veya anlaşılmayan bir eylemi, bir mesajı, bir olayı,vs., inceleyip açıklayarak değerlendirme, belli bir bakış açısından hareketle anlamlandırma. Olgulara, metinlere ya da olaylara ilişkin, konuyu anlaşılır hale getiren, teorik veya anlatısal açıklama.

2 – Bilinmeyen bir nesnenin çeşitli unsurlarını, onu anlaşılır hale getirecek yeni bir form ya da görünüm altında, aralarında bağ kurarak, bir araya getirme. Bir şeyi anlamlı bir biçimde açıklama olarak yorum tanımı, yorumlayan kişide, kavramsal bir şema ya da modelin olmasını gerektirir, öyle ki algılanan ve yorumlanan şeyin, mantıksal olarak, modelde yer alan olgu ve açıklamalara uyduğu kabul edilir. Bu şekilde değerlendirildiğinde, yorum, kullanılan kavramsal şema ya da modelin mahiyetine bağlı olarak, farklılık göstermek durumundadır. Buna göre, kullanılan modelin kuramsal bir model ve açıklamanın da gerçekliğe ilişkin olduğu bir yorum, bilimsel bir yorumdur.

3 – Mantıkta, formel bir dilin deyimlerine anlam yükleme faaliyeti; formel bir dilin her düzgün deyimine karşılık olarak da belirli bir değer alanı belirleme işi.

4 – Teolojide, kutsal metinleri anlaşılır kılma, kutsal kitabın örtük ve belirtik muhtemel tüm anlamlarını gözler önüne serme.

5 – Dilbilgisinde, sentaktik oluşturucu tarafından üretilen yapılara bir anlam yükleme imkanı veren işlemler bütünü.

6 – Psikanalizde, analistin psikanaliz seansları sırasında hastanın anlatımlarından elde ettiği verilerin hakiki ve hasta için bilinmez olan anlamını sembolik boyutları içinde ortaya koyması.

7 – Felsefede, geçmişten gelen felsefi bir metni şerh etme; hermeneutiğin oluşturduğu gene çerçeve içinde, karanlık, anlaşılması zor bir metni, yazarın gerçek niyetini, aktarmak istediği anlamı açığa çıkaracak şekilde anlaşılır hale getirme, anlamlandırma.

19. yüzyıldan beri yorum, tin bilimlerinin veya beşeri bilimlerin özgül ve temel bir boyutu olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Nitekim, özellikle Dilthey’den itibaren yaşanmış deneyim ve gündelik dile dayanan tarihsel yorum, insana yabancı yapımlara, gözlem ve teorik kavramlara dayanan bilimsel açıklamayla karşıtlaştırılmıştır.

Varoluşçu ve hermeneutik felsefede ise, yorum insan yaşamının en temel yönü, onsuz olunamaz uğrağı haline gelmiştir. Buna göre, insan varlığını belirleyen en temel unsur, onun kendisini, başkalarını ve dünyayı anlamasıdır. Söz konusu anlama ve kavrayış, klasik ontoloji ya da epistemolojide olduğu gibi, evren veya zihnin evrensel yönlerinden meydana gelmez fakat tam tersine sosyal yaşama dünyasının öznel-göreli ve tarihsel olarak konumlanmış yorumlarından meydana gelir. Ünlü Alman düşünürü Friedrich Nietzsche, varoluşçu ve tarihselci-hermeneutik gelenek içinde çok büyük bir önem kazanan yorum etkinliğinin iki temel özelliğini ön plana çıkartmıştır. Bunlardan birincisine göre, yorum her zaman yaratıcı ve inşa edici bir etkinlik olmak durumundadır. Hans Georg Gadamer tarafından da vurgulanan ikincisine göre ise, tek bir mümkün yorum olmayıp, daima bir yorumlar çeşitliliği söz konusudur.

Öte yandan, yakın zamanlarda postmodernizm benzeri akımların, doğa bilimlerinin dahi başka hiçbir şey değil, fakat birer yorum olduğunu öne sürerek, yorumun evrenselliğini vurguladıklarını unutmamak gerekir.

Editör: Öznur Dede