İnegöl'e bağlı kırsal Eymir ve Sülüklügöl mahallerinde MTA tarafından yapılan siyanürle altın arama çalışmalarına tepkiler devam ediyor. İnegöl'deki Sivil toplum örgütlerinin de destekleriyle Eymir mahalle meydanında yüzlerce kişinin katılımıyla eylem yapıldı. 
Mahalle meydanında düzenlenen eyleme CHP Bursa Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Hasan Öztürk, Kayıhan Pala, İnegöl'de ki bazı siyasi parti başkanları, oda ve dernek başkanları ile yüzlerce mahalle sakini katıldı.
Kısa bir selamlama konuşması yapan Eymir Mahalle Muhtarı Nazmi Özen, eyleme katılanlara teşekkür etti.
“KÖYÜMÜZDE SİYANÜR, ALTIN, MADEN İSTEMİYORUZ”
Ardından konuşma yapan Bursa DOĞADER Şube Başkanı Murat Demir, "Bugün burada daha güzel günler için bir araya geldim ama daha güzel günleri görebilmek için hep birlikte toprağımızı, ormanımızı koruyoruz. Geçtiğimiz günlerde öğrendik ki ormanlık alanımızda yüzlerce, binlerce ağacımız kesilerek altın madeni sondaj çalışmaları başlatılmış. Bu çalışmalar başlarken muhtarımıza, köylümüze haber dahi verilmemiş. Sanki bu köy onların, bu orman onların. Sağ olsunlar toprağına sahip çıkmak isteyen köylülerimiz bizlere haber verdi. Sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri,  milletvekillerine haber vererek bugün burada toplandık. Toplandık çünkü köyümüzde siyanür, altın, maden istemiyoruz” dedi. 
“BU SORUN EYMİR’İN DEĞİL, İNEGÖL’ÜN VE BURSA’NIN SORUNU”
Demir konuşmasını şöyle sürdürdü; 
“İki gün önce İnegöl‘de sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla büyük bir toplantı yaptık. Artık bu sorun sadece Eymir Mahallesinin değil, İnegöl’ün ve Bursa’nın sorunudur. Bu işi çözene kadar madenci altıncısı ya nurcu faaliyeti burada bitene kadar hep birlikte hareket edeceğiz. ne oluyor? Bu durumda da maden Tetkik sondaj çalışmaları yapıyor. Peki, kime yapıyor bu sonda çalışmasını, altıncı şirketlere yapıyor. Kim bu altıncı şirketler, çok uluslu yabancı şirketler. Ülkemizde son 20 yılda 386 bin adet madenci ruhsatı verilmiş. Türkiye’mizin ormanları, yaylaları, akarsuları, verimli tarım toprakları madenci şirketlere peşkeş çekiliyor. Bu madenci şirketler kim? Yüzde 99,2’si özel şirketler. Bu özel şirketlerin yüzde 80’ini de yabancı şirketler. Bu sömürge madenciliğidir arkadaşlar."
“BİZLER MADEN İSTEMİYORUZ”
Mahalle sakinleri adına açıklama yapan Ayşegül Döğer, ise şu ifadelere yer verdi;
"Öncelikle sizlere bu bölgede yapılanların tarihçesini anlatmak isterim. Bizlerinde her zaman değerli gördüğü ülkemizin önemli kurumlarından MTA tarafından, 70'li yıllarda 2 ayrı araştırma ve sonrasında 89 ve 90 yıllarında kapsamlı bir araştırma daha yapılıyor. Son olarak da 3 buçuk yıl önce bir çalışma yapıldı ve bugün yine ormanlarımızda araştırma yapılmaya devam ediliyor. Ancak bizler, alanın köyümüze yakınlığı sebebiyle her zaman ihtiyaç duyduğumuz ormanlarımızı ve de verimli topraklarımızı korumak için her seferinde bu araştırmaların yapılmasına itiraz ettik. Ve bunu herkes bilmelidir ki itiraz etmeye de devam edeceğiz. Yüzlerce yıldır bu bölgede yaşayan vatandaşlar olarak, geniş verimli topraklara ve meralara sahip bu alanda, yaşamımızı sürdürebilmemiz ve çocuklarımızın geleceği için çiftçilik ve hayvancılık yapmaya devam etmek istiyoruz. Evet bu yaşam mücadelemizi verirken Devletimizden, Belediyelerimizden isteklerimiz var. Mesela, kapalı sistem sulamanın ovamızdaki tüm tarlalara ulaşmasını istiyoruz. Devletimizden yeterli mazot desteği istiyoruz. Tohum, fidan, yem ve gübre desteği istiyoruz. Ancak görüldüğü üzere, bu isteklerimiz arasında maden yok, bizler maden istemiyoruz. 
“MİLYONLARCA AĞAÇ KESİLMEK SURETİYLE YOK EDİLECEK”
“Değerli dostlar, kıymetli halkımız, burada yapılacak araştırmalar sonrası eğer maden izni verilir ise neler olacak sizlere kısaca anlatmak isterim. İlk olarak ormanlarımızın, su kaynaklarımızın, belirli tarım arazilerimizin ve meralarımızın kullanım hakkı madenlere geçecek, Planlanan rakamlara göre 43 kilometre karelik ormanlık alan, Yani 43 milyon metre karelik bu doğa harikası, yüzlerce yılda yetişen ve gelişen bu güzel ormanımız önce sıyırma adı verilen işlem ile gözümüzün önünde milyonlarca ağaç kesilmek suretiyle yok edilecek. Bu esnada gerçekleştirilecek dinamitli patlatmalar ile yeraltı su yollarımız değişecek, su kaynaklarımız azalacak... Oluşturulacak rezerv alanlarında getirilen toprak yığınları Siyanürlü yıkama adı verilen işlem sonrası öncesinde buharlaşma ve yağmurlarla üzerimize asit olarak yağacak.. Toprağımıza suyumuza Siyanür buluşacak, zehir buluşacak, bizler halkımıza Siyanürlü sebze - meyve üretmek ve yedirmek istemiyoruz. Bizler halkımızın sağlığının, çıkartılmak istenen altından daha kıymetli olduğunun bilincindeyiz. Yani kısacası sevgili dostlar, toprağımızın üstü altından daha kıymetlidir. Köyümüzde bu maden faaliyetleri iptal edilene kadar, çoluğumuzla - çocuğumuzla, gencimizle, yaşımızla, kadınımızla, erkeğimizle ve tabi ki her zaman yanımızda olan siz değerli dostlarımızla, bu mücadeleyi kazanana kadar sürdüreceğimize söz veriyoruz. Bizleri kırmayıp, buralara kadar gelip bu mücadelemize ortak olduğunuz için her birinize teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyoruz."

Muhabir: MURAT AVCI