Ürünlerinde domuz eti tespit edilen Köfteci Yusuf Türkiye gündemini meşgul ederken, Av. Emir Vural, yaşanan süreçle ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Vural, “Son günlerde kamuoyunda büyük bir infiale neden olan ve hemen herkes tarafından bir şekilde konuşulan Köfteci Yusuf ‘vaka’sını nasıl anlayabiliriz ya da nasıl anlamayabiliriz? Aslında Köfteci Yusuf Vakası, bir örnek vaka olarak sürecin sosyolojik, politik, psikolojik, işletme ve iletişim açısından anlaşılması ve analiz edilmesi bundan sonraki süreçler için önemli bir vakadır” dedi.

Vural yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

SÜREÇTE KOYULAN TAVRIN İNANÇSAL BOYUTU

“Öncelikli olarak beyan etmeliyiz ki Müslüman bir ülkede Müslümanlığımızı ilgilendiren bir konuda konuşurken bu hususa dair bir hükmün de olduğunu bilmemiz gerekir. “Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah’tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri daima kabul edendir, acıyandır.” (Hucurat Suresi 12. Ayet) Yani mesnetsiz, belgesiz ve değersiz konuşmak çok ağır bir durumdur.”

Whatsapp Image 2024 10 15 At 11.49.33 (1)

ŞİRKETİN KAMUSAL BOYUTU

“Şirketler, birden fazla kişi ve aileye değer üretir halde ise artık o şirketler kamu malıdır, kamu değeridir, kamu birikimidir. Bir anlamda yükümlülükleri için şirketin sermayedarları işin amelesidirler. Tüm enerjilerini işe veren işletme patronlarının işletmelerini onların malı olarak sınırlamak sığ, çağdışı, işletme bilgisinden yoksun bir bakış açısıdır. Şöyle ki; 12.000 insanın çalıştığı (dolaylı çalışanları katmadan) bir işletmenin kapanması durumunda dolaylı etki alanından bağımsız olarak işçiler işsiz kaldığı takdir de devletin yeniden aynı çalışanlar için iş üretmesinin maliyeti 900.000.000,00 - 1.500.000.000,00 USD arasındadır. Sadece kişisel kulaktan dolma bilgilerle şüyu vukuundan beterdir ve adın çıkacağına canın çıksın kültüründe psikolojik zeminde bir firmayı heba etmek milli servet feda etmektir.”

İKTİSATİ VE İŞLETMESEL DEĞERLEME

“Olay hakkında iktisadi ve işletmesel bir değerlendirme yapıldığında yapılan iş neticesinde işveren 280 şubeye ulaşmış olup 12.000 kişiyi istihdam etmektedir. Kesintisiz 28 yıldır bu işi yapan ve firmayı sıfırdan bu günlere getirmiş bir ceo’nun (kapital mantıkta düşünsek dahi) yapacağı bir hata değildir. Şöyle ki; bulundu denilen oran binde bir’dir. Bu firma yakaladığı trendle hizmet verdiği bölgelerde, günlük ziyaretçi sayısı dikkate alındığında, %10 kadar yani (bulundu denilen hile değerinin) 100 katı katma değerde fiyat artışı yapabilir. Zaten ürünlerinin piyasa göre düşük fiyata satıldığı adeta ikram edildiği ve hatta kamu nezdinde de böyle olduğu kabul edilen bir markanın bu yolu seçmesi kabul edilemez.”

“12.000 çalışana, 280 şubeye ve milyarlarca dolarlık ciroya ulaşmış bir firmanın üretiminden nihai olarak tüketiciye sunuma kadar tüm süreçlerinde var olan bir işletmeyi yalnızca Köfteci Yusuf’a ait düşünerek ve bireysel bir faaliyet veyahut değermiş gibi değerlendirilerek denetim yapılması eksik ve yanlıştır. Şöyle ki; öncelikli olarak bir şubede çıkan yanlışın diğer şubelerdeki boyutunun değerlendirilebilmesi için üretim merkezinin incelenmesi ve hatanın ya da ihlalin ne olduğunun ve neden oluştuğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Nihai olarak bu incelemenin ardından bir raporlama yapılması gerekirken ve bir mahkeme kararı varken henüz detaylı bir inceleme yapılmaksızın bu hususun kamuya açıklanması bir komplo olgusunun varlığını akıllara getirmektedir.”

Whatsapp Image 2024 10 15 At 11.49.33

“Makuliyet yani akla uygunluk açısından olan bitenlere baktığımızda, Türkiye’ye mal olmuş son derece başarılı bir markanın bir miktar kazanç getireceği şüpheli ama büyük bir kayıp meydana getireceği kesin olan bir eylem için bu kadar büyük bir riske girmesi akla yatkın görünmemektedir.”

“Konuya işletme mantığı açısından bakacak olursak Köfteci Yusuf’un risk ve kriz durumlarında nasıl hareket edeceğine yönelik hiçbir şekilde bir hazırlık yapmadığı, risk ve kriz stratejileri üzerine çalışmadığı anlaşılmaktadır. Hâlbuki 280 şubesi 12.000 bin çalışanı olan bir işletmenin iletişim, algı, risk ve kriz stratejilerinde donanımlı olması, reaksiyoner değil proaktif bir pozisyon alması gerekirdi.”

“Konunun bir de en çok ihmal edilen psikolojik tarafı var. Köfteci Yusuf Anadolu’nun bağrından çıkmış, Anadolu insanın iltifatı sayesinde var olmuş, büyümüş ve gelişmiş bir firmadır. Gönülleri kazanamayan hiçbir şey kazanamaz. Zira bir firmayı ya da markayı büyüten de batıran da psikolojik süreçlerdir. Firma müşterileri ile olan ilişkisini ve yönetim stratejisini fiyat üzerinden kurmuş ve psikolojik süreçler açısından bir değerlendirme yapmayarak bu tarz durumlara karşı hazırlıksız yakalanmıştır. Bu anlamda da halk tarafından desteklenen ve telkin edilen boykota katılmayarak bugün ihtiyaç duyduğu psikolojik destekten mahrum kalmıştır. Psikolojik zeminde büyük güç kaybına uğramıştır.”

BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE NE YAPILMALI?

“Yetkililer açısından sorumlu davranış, tamamen kendi çabasıyla fark yaratmış, istihdam oluşturmuş, geniş bir alana yayılmış ve halkın iltifatına mazhar olmuş bir işletmenin sadece şahıslara ait olmadığını anlaması, milletin ve devletin ortak kazanımı olduğu bilinci ve sorumluluğu ile hareket etmesi gerekir. Bu türden işletmelerin kolayca ilga ve imha edilmesine değil, varsa bir sorun ıslahına ve ihyasına çalışılmalıdır. Özellikle yerli işletmelerin üzerine büyük bir hassasiyetle yaklaşmalı, her türlü tehlikeden korunmasına ve geliştirilmesine özel bir gayret sarf edilmelidir. Kamunun da aldığı kararların meşruiyetinin tartışılmasına yol açacak eylem, söylem ve usullerden uzak durması gerekir.”

“Konunun bir de halka bakan tarafı var. Halkın sosyal medya platformlarından paylaşılan ucuz ve gerçek dışı paylaşımlara karşı kolayca ikna olan tavrından vazgeçmesi gerekmektedir. Halk bu yanlışında ısrar ederse yarın kendisinin de başına benzeri bir durum geldiğinde derdini kimseye anlatamayacağını bilmelidir. Özellikle ülkesinin yerli firmalarına karşı daha da hassas davranmalı, özenli bir dil kullanmalıdır.”

“Son olarak konunun, işletme felsefesi ve stratejisine bakan tarafı var ki bence en önemli taraflarından biri de budur. Köfteci Yusuf örneğinde ve özelinde işletmelerimiz bütün enerjisini üretime ve pazarlamaya vermekte, Ar-Ge, iletişim teknikleri, psikolojik süreçleri yönetme becerisi, risk analizleri ve kriz yönetimleri konusunda yeterli çaba göstermemektedir. Sırf bu ihmalkârlık dolayısıyla çok çalışkan, iyi niyetli, yüksek cirolara sahip pek çok şirketimiz kolay ve ucuz gerekçelerle silinip gitmiştir. Bir işletmenin kurulmasına yönelik çabalar, nasıl sürdürülebilir olacağına yönelmemektedir. Hâlbuki bir işletmenin kurulmasına yönelik gayretler sürdürülebilir olmasına yönelik gayretlerden daha aşağıda değildir. İşletmenin kurulması sayısız fedakârlıkla, yıllarca süren azim ve gayretlerle, heyecan ve hayallerle mümkün olurken işletmenin sürdürülebilir olması son derece rasyonel olarak kurgulanmış iletişim stratejileriyle, titiz risk analizleriyle, bilgece kriz yönetimleriyle mümkündür. Yani yılların emeğinin bir hata sonucunda domino etkisiyle adeta yıkılıp yok olmasına göz yummamalıyız.”

“Sonuç itibariyle kamusal boyut kazanmış ülke değerinin kabulü ve henüz ispatı tam anlamıyla mümkün olmayan hatalarına ilişkin yapılacak yaptırımın onun iyileşmesine yönelik olması gerekirken aksine imha edici bir usul ve tavırla yaklaşılması makul değildir. Bu güce ve değere ulaşmış bir firmanın stratejilerinin içinde iletişim stratejileri, zor zamanda yönetim bilinci ve kriz dönemlerinde yönetimin iletişim birikiminin evrensel değerlerle, dille ve düşünce ile uyumlu olması gerekir. Her şeye rağmen firmanın eksikliklerinden dolayı firmayı heba etmek değil tam tersine değerlerimizi korumanın diline, kültürüne ve zenginliğine ermemiz gerekmektedir.”

Kaynak: ÖZNUR DEDE