Bu birikimin en somut yansıması, Ankarasporkarşısında alınan 6-0’lık ağır mağlubiyetin hemen ardından futbolculuk kariyerinde elde ettiği başarılar ve teknik ekibe olan katkısıyla tanınan İbrahim Dağaşan’ın istifa kararı oldu. İlk bakışta sadece bir teknik adamın ayrılığı gibi görünen bu gelişme, gerçekte kulübün içinde bulunduğu maddi zorlukları, yönetimsel tutarsızlıkları ve en önemlisi şehrin takıma olan ilgisindeki azalmayı tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Aslında İnegölspor, bulunduğu liglerde rekabetçi bir çizgi yakaladığı dönemlerde bile sürekli olarak ekonomik darboğazla mücadele ediyor, yeterli kurumsallaşma adımlarını atamadığı için kalıcı bir başarı inşa edemiyordu.

İnegöl gibi futbol sevgisinin köklü olduğu, taraftarın takıma büyük aidiyet hissettiği bir şehirde bu tarz zorlukların giderilememesi özellikle dikkat çekici. Ne yazık ki belediyeden, iş dünyasından ve sivil toplum kuruluşlarından beklenen desteğin tam manasıyla sağlanamaması, kulübün sürüklendiği dar boğazı daha da derinleştiriyor. Ankarasporkarşısında alınan 6-0’lık yenilgiyle birlikte gelen istifa, bu zorluklara işaret ederken aynı zamanda kulübün geleceğine dair bir alarm niteliği de taşıyor. Kulüp yöneticilerinin, şehrin önde gelen isimlerinin ve taraftarların el birliği yaparak takıma sahip çıkması ve acil eylem planları oluşturması büyük önem taşıyor.

Bu kapsamda altyapı çalışmalarının güçlendirilmesi, profesyonel yönetim anlayışının benimsenmesi ve şehrin dinamiklerinin harekete geçirilmesi; İnegölspor için olmazsa olmaz adımlar olarak öne çıkıyor. Aksi takdirde İnegölsporgibi önemli bir değerin, mevcut sıkıntılar karşısında daha fazla yıpranması ve hedeflediği noktanın gerisine düşmesi kaçınılmaz olacak. Öte yandan Türkiye’de alt liglerde mücadele eden pek çok kulüpte benzer tabloların yaşandığı da inkâr edilemez. Ekonomik istikrarsızlık, günü kurtaran çözümlerle yetinmek ve uzun vadeli planlamaların eksikliği, kulüplerin istikrarını tehlikeye sokarak saha içindeki sonuçlara da olumsuz şekilde yansıyor.

İnegölspor’un bulunduğu konum, hem kısa hem de uzun vadede alınması gereken kritik kararlar olduğunun sinyalini veriyor. Kulüp yönetiminin profesyonelleşmesi, güçlü bir mali denetim mekanizmasının kurulması ve altyapıya yapılacak yatırım, takıma hem ekonomik hem de sportif açıdan katkı sağlayacaktır. Aksi takdirde, Dağaşan’ın istifası gibi üzücü ayrılıkların sürmesi ve kulübün sahada beklenen başarıyı yakalayamaması kaçınılmaz bir son hâline gelecektir.

Şunu da göz ardı etmemek gerekir ki bir kulüp, yaşadığı bu tip krizleri doğru yöneterek yeni bir başlangıç noktasına çevirebilir. İnegölspor gibi köklü kulüplerin tarihi, benzeri kriz dönemlerinde dahi yeniden ayağa kalkabileceğinin örnekleriyle doludur. Önemli olan, İbrahim Dağaşan’ınistifasını basit bir ayrılık olarak görmek yerine, kulübün içindeki alarm veren sorunların tüm paydaşlar tarafından ciddiye alınması ve bu sorunları çözmek için kararlı bir iş birliği içine girilmesidir. Eğer İnegöl şehri, taraftar grupları, yerel yönetimler ve iş insanları tek yürek olup İnegölspor’uhak ettiği desteğe kavuşturabilirse, bu kriz dönemini geride bırakmak ve şehrin değeri olan kulübü yeniden sağlam temeller üzerine inşa etmek mümkündür. Böylece bugün karamsar bir tabloyla gündeme gelen İnegölspor, yarın sürdürülebilir bir yönetim modeli ve bütün şehrin kucakladığı bir anlayışla yeniden parlak günlerine dönebilir; yeter ki Ankaraspor karşısında alınan 6-0’lık mağlubiyetin ardından gelen istifa, sadece bir teknik adam ayrılığı olarak kalmasın ve “uyarı” niteliğindeki bu mesaj göz ardı edilmesin.

Kaynak: YAVUZ YILMAZ