İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Allah’ın evrendeki temsilcisi, O’nun adına hareket eden ve işler yapan demektir halife.

 

İnsan, Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Allah’ın evrendeki temsilcisi, O’nun adına hareket eden ve işler yapan demektir halife. Şu halde insanın Tanrısal bir misyonu var. Hal böyle olunca insanın başıboş bir varlık olduğunu söylemek mümkün olmaz.  Bilakis insan bir takım yükümlülükler üstlenmiş, çeşitli sorumluluklar almıştır.
Sözün burasında bir hususu açıklamak gerekiyor: İnsan halife olarak yükümlülük sahibi ise de, yükümlülüklerini yerine getirip getirmemekte serbest bırakılmıştır. İsterse ezelde üstlendiği sorumluluklarını tastamam yerine getirerek emanete ihanet etmez ve yeryüzünde kusursuz ve harika bir yaşam şartları oluşturabilir, her şeyi iyi ve güzel hale getirir. Yeryüzünü yaşayan ve yaşanılan bir cennet haline dönüştürür. İnsan hak ve hürriyetlerini, düşünce ve inanç özgürlüklerini güvence altına alır, tam demokrasiyi tesis eder; zenginliği ve gelir dağılımındaki adaleti sağlar. İnsanların barış güven, huzur ve refah içinde yaşamalarını ve diledikleri işlerde çalışmalarını temin eder.
Aynı insan isterse yeryüzünü savaş alanına çevirerek yaşanmaz hale sokar. Terör, şiddet, güvensizlik, korku, endişe, huzursuzluk, açlık, sefalet, hastalık, sıkıntı ve dertler insanların günlük yaşamlarının birer parçası haline getirilir yine insanlar tarafından.
Bayram; barış demekse, insanların birbirlerine sınırsız saygı göstermeleri ve sevginin, güvenin, huzurun, dostluğun ve kardeşliğin zirve yapması ise, biz insanlar istersek sadece Ramazan ve Kurban gibi dini bayramlarımızı, 23 Nisan, 30 Ağustos gibi resmi bayramlarımızı değil, yaşamımızın tümünü kelimenin tam anlamıyla bayram haline getirebiliriz.
ÖZSÖZ: “Şüphesiz biz, emaneti; bütünlüğü, kusursuzluğu ve mükemmelliği göklere, yere ve dağlara yaygınlaştırdık/sunduk da; onlar bunu taşımaya yanaşmadılar, bütünlüğün, kusursuzluğun, mükemmelliğin alıp götürülmesinden korktular. Ancak emanetin sorumluluğunu insan yüklendi; ama insan ihtirası ve bilgisizliği yüzünden emanete nankörlük etti. Şüphesiz insan çok yanlış davranır, kendi zararına iş yapar ve cahildir.” (Ahzap/72)