Gökce, kamu kaynaklarının yoksul vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirmek yerine, sermaye sahipleri için lüks konut üretimine yönlendirildiğini ifade etti. Ayrıca, Türkiye’nin Avrupa’daki en düşük konut kalitesine sahip ülke olduğunu dile getirdi.
Gökce paylaşımında şu ifadelere yer verdi;
“💥 Halkımız ısınma, barınma gıda gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz halde.
📌 2021 yılında Şevkat-Der Türkiye'de 70 bin insanın evsiz olduğunu belirtirken bugun tüm Türkiye’de tahmini 100 bin üzerinde evsiz vatandaşımız olduğu ifade ediliyor.
📌Başını bir çatıya sokamayan vatandaşlarımızın yanında, birde kötü durumdaki konutlarda yaşamını devam ettirmek zorunda insanlarımız var.
📌Daha yakın zamanda İzmir ilimizin Selçuk ilçesinde yaşları 1 ila 5 arasında değişen beş evladımızı yangında kaybettik. Anneleri çocuklara maddi olarak bakamayacak durumda ve kaldıkları konut yaşanabilecek durumda olmamasına rağmen ne yazık ki bu aile bu kabul edilemez koşullarda yaşamak zorundaydı. Bunun gibi birçok aile var.
📌TUİK'in 2 ay önce yaptığı açıklamaya göre kurumsal olmayan nüfusun yüzde 31,3'ünün yaşadığı konutlar sızdıran çatı, nemli duvar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemlere sahip. Tüm vatandaşlarımızın yüzde 30,2'si ise konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşıyor.
📌EuroStat'ın verileri de paralel. 2023 istatistiklerine görey Türkiye de kötü kalitede konutta yaşamak zorunda olan nüfus oranı yüzde 32. Avrupa ülkeleri arasında maalesef bu alanda en kötü durumdaki ülkeyiz.
📌 Medyan Gelirin 60 altında gelire sahip vatandaşlarımız içinse kötü konutta yaşama oranı yüzde 48,1. Dar gelirli yoksul vatandaşlarımız zor koşullarda, kötü durumlardaki evlerde yaşamaya çalışırken bugün TOKİ ve Emlak Konut tarafından başlatılan kampanyada en düşük ödeme asgari ücretin üç katı! (61 bin 698 TL) Bu kurumlar kuruluş amaçlarının aksine yüksek gelirli insanlar için konut üretmeye ve satmaya devam ediyor.
📌 Yoksul ve dar gelirli vatandaşlarımız çatısı akan, ısınmayan evlerde hayatlarını sürdürürken, varsıl kesime yönelik projeler yapılıyor, öte yandan kamu imkanlarıyla sermaye sahipleri 3’üncü 4’üncü konutlarına sahip oluyor.
💥 Kişilere, gruplara ve belli zümrelere hizmet eden bu düzen değişmeli, halkın kaynakları halk için kullanılmalı. İstanbul’da başardık, Türkiye’de de başaracağız”