Bursa, Türkiye'nin en kalabalık ve en fazla ihracat yapan illerinden biri olarak önemli bir konumda. Kentte birden fazla fay hattı bulunuyor.

BBC Türkçe'ye açıklama yapan araştırmanın ortak yazarı, Munzur Üniversitesi Yer Bilimleri ve Mühendisliği bölümünden Doç. Dr. Taylan Sançar, yaptıkları paleosismolojik çalışmalar sonucunda İnegöl fayının yaklaşık 2500 yıldır aktif olmadığını tespit ettiklerini belirtiyor.

Paleosismoloji, jeoloji ve sismolojinin birleşimi olan bir bilim dalı olup, geçmişte gerçekleşmiş depremleri inceler.

Son zamanlarda yapılan diğer araştırmalar da Bursa'nın deprem riski ile ilgili önemli bulgular ortaya koyuyor.

Bursa'da 2024 yılında yayımlanan bir başka araştırma, yeni bir fay hattının keşfedildiğini ve bu fayın 7 büyüklüğünde ya da daha büyük depremler üretebileceği yönünde bir iddia ortaya atılmıştı.

BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar tarihi kentin büyük bir deprem için bir an önce hazır olması gerektiği uyarısında bulunuyor.

1850'lerde yıkıcı iki deprem yaşandı

Tarihsel kayıtlara göre, Bursa’da 1850’li yıllarda iki büyük deprem meydana gelmişti.

Ancak, depremlerin büyüklüğünü ölçen aletler 1900’lerin başından önce bulunmadığı için, o dönemdeki depremlerin büyüklükleri kesin olarak belirlenemiyor.

Ayrıca, bu eski depremlerin hangi fay hatlarındaki hareketler sonucu gerçekleştiği de kaydedilmemiştir.

Doç. Dr. Taylan Sançar, "Geçmişteki depremlerin nerelerde olduğunu tespit etmek, sadece bu fayların deprem üretme sıklığı hakkında bir fikir vermez" diyerek, sözlerine şu şekilde devam ediyor:

"Ayrıca, hangi fayların kırıldığını belirlemek için de mekansal bilgiler sunar."

Sançar, tarihi depremlerle ilgili hangi fayların kırıldığının, uygun yöntemlerle test edilip doğrulanması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, bu bölgelerdeki şehirleşme politikalarının soru işaretleri taşıyabileceğini belirtiyor.

Hendekler kazarak tarihi depremleri incelediler

Bursa'da Ulubat, Bursa ve İnegöl faylarının tarihçesini incelemek isteyen araştırmacılar, kentin geçmiş deprem izlerini taşıyan bölgelerde derinliği ve genişliği kilometrelerle ölçülen hendekler kazdılar.

Çünkü geçmişteki depremlerin izlerini taşıyan yüzey kırıkları, zamanla toprakla kapanarak kayboluyor.

Kazılan hendeklerdeki toprak katmanlarını detaylı bir şekilde inceleyen bilim insanları, faydan etkilenmemiş ilk toprak tabakalarını laboratuvar ortamında yaşlandırarak, geçmiş depremlere dair önemli veriler elde ettiler.

BBC Türkçe'ye açıklama yapan Sançar, tüm bu tarihlendirme çalışmaları sonucu, Ulubat Fayı'nda son 1800 yıldır, İnegöl Fayı'nda ise 2500 yıldır bir deprem meydana gelmediğini ortaya koyduklarını belirtiyor.

Bu bulgulara göre, inceledikleri üç fay hattı da yaklaşık 7 büyüklüğünde depremler üretebilecek potansiyele sahip.

Bunun yanında Bursa ve İnegöl faylarının birinde meydana gelen deprem diğerini tetikleyebiliyor. Sançar, iki fayın birilikte kırılmasının daha büyük bir depreme sebep olabileceğini söylüyor.

Tunceli'deki Munzur Üniversitesi'nden bilim insanı, bu nedenle risk ve tehlike değerlendirmelerinde Bursa fayının geçmişte kırılıp kırılmadığının tespitinin önemli olduğunu belirtiyor.

İncelemelerinde kesin sonuca ulaşamamalarının, araştırmalarının kapsamı ve bütçesi kadar, paleosismolojik incelemeler yaptıkları arazilerin başta yapılaşma olmak üzere insan eliyle bozulmuş olmasıyla ilgili olduğunu savunuyor.

İnceleme için kazılacak arazilerin doğal yapısının korunmuş olması gerekiyor.

Sançar, özellikle Bursa merkezde bu tip yerleri bulmanın zor olduğunun altını çiziyor.

İdeal koşullarda kentlerin bu araştırmalara olanak verecek şekilde planlanması gerektiğini söylüyor.

Sançar bu sınırlamaların da etkisiyle 1850'lerde meydana gelen depremin yerinin halen tam olarak kesinleşmediğini belirtiyor.

BBC Türkçe'ye konuşan İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü'nden Prof. Dr. Sinan Özeren, çalışmanın sonuçlarının Bursa'nın deprem riskinin anlaşılması açısından oldukça önemli olduğunu söylüyor.

Özeren, Kuzey Anadolu Fayının kuzey ve güney kollarının farklı özelliklerine dikkat çekiyor.

Kuzeyde yüklenmenin fazla olduğunu söyleyen Özeren, güneyde senelik atımın daha az gerçekleştiğini belirtiyor ve ekliyor:

"Bir segmentin üzerindeki yüklenme miktarı az olabilir. Ama çok uzun süre yüklenmiş olabilir."

Özeren, bunun hasar yönünden en dramatik örneklerinden biri olarak Çin'de 2008 yılında yaşanan 7,8 büyüklüğündeki Wenchuan depremini veriyor:

Bursa neden riskli görülüyor?

Bursa'daki deprem riskiyle ilgili çeşitli araştırmaları bulunan Gebze Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden Doç. Dr. Savaş Karabulut, kentin karşı karşıya olduğu ilk tehdidin Kuzey Anadolu Fay Zonu'ndan kaynaklandığını vurguluyor.

Kuzey Anadolu Fayı, Marmara Bölgesi'nde üç farklı kola ayrılıyor. Kuzeydeki kol, Marmara Denizi'ni keserek İstanbul ve çevresindeki illerde yıkıcı depremler oluşturuyor.

Orta kol ise Bursa'nın Mudanya ilçesinden geçerek, Erdek, Çanakkale ve Ayvacık'a kadar uzanıyor.

Güney kolu ise Bursa şehir merkezi dahil olmak üzere farklı yerleşim alanlarını kesen faylarla şekilleniyor.

Bursa'nın kuzey tarafında ise Uludağ yer alıyor. Kentin üzerinden geçen fay hatlarının bazıları Uludağ'ın güney kısmında yer alıyor. Bu faylar arasında doğuda İnegöl, ortada Bursa ve batıda Ulubat fayları bulunuyor.

Bursa şehir merkezinin 10-15 km güneyinde ise Soğukpınar fayı yer alıyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Doç. Dr. Savaş Karabulut, Bursa'da deprem tehlike düzeyi açısından incelendiğinde, Kuzey Anadolu Fay Hattının Mudanya-Erdek'ten geçen ve Ayvacık'a doğru giden orta kolunun 7,2 büyüklüğünde deprem üretmesinin beklendiğini belirtiyor.

Benzer şekilde güneyde doğrudan Bursa merkezden geçen güney kolun da 7,2 hatta 7,4'e varan bir deprem üretmesinin olasılık dahilinde olduğunu söylüyor.

Karabulut, Bursa'nın Yıldırım, Osmangazi, merkez ve Mudanya ilçelerini kapsayan geçmiş çalışmasında 7,2 büyüklüğündeki olası depremi esas alarak yaptığı modellemelerle depremin kentin farklı bölgelerinde oluşturacağı ivme değerlerini hesapladığını belirtiyor.

Buna göre Bursa merkez için 0,38g yani birinci derece deprem bölgesine denk gelen bir ivme oluşabileceğini öngörüyor.

Depremin ivmesi, deprem dalgalarının yatay ve düşeyde binalara uyguladığı kuvvet olarak tanımlanıyor.

Zemin ne kadar zayıfsa ivme o kadar kuvvetli oluyor.

Karabulut, büyük ölçüde ova üzerine kurulmuş bir kent olan Bursa'nın zemin özellikleri dikkate alındığında, ivme değerinin 0,85g'ye kadar çıktığını bulduğunu aktarıyor.

Mudanya'da bu sayının 1g seviyesine kadar ulaşabildiğini hesapladığını belirtiyor. Zemin büyütmesi olarak da bilinen bu durum uzak mesafelerde önemli yapı hasarlarına neden olabiliyor.

Karabulut'a göre tarihi bir şehir olan Bursa'nın zemin sıvılaşmasına bağlı hasar riski de yüksek.

TÜBİTAK'a göre sıvılaşma, deprem sırasında yer şiddetle sarsılırken toprağın dayanıklılığını kaybederek katı yerine sıvı gibi davranması durumu.

Buna ek olarak Yıldırım Mahallesi, Bursa merkez ve Osmangazi'nin Uludağ yamaçlarına bakan kesimlerinde deprem sırasında heyelan ve kaya düşme riskinin de olduğunu kaydediyor.

Bursa'da daha önce haritalarda yer almayan diri bir fay hattının 2024 yılında keşfedildiği iddia edilmişti.

Ankara Üniversitesi Tektonik Araştırma Grubundan, projenin yöneticisi Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, Kayapa-Yenişehir adını verdikleri fayın 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem üretebileceğini öngörmüştü.

Taylan Sançar, Bursa'nın Türkiye'de deprem riskiyle yüzleşen Bingöl, İstanbul gibi kentlerden biri olduğunu hatırlatıyor.

"Korkulan deprem değil insanların oturdukları evler" diyen Sançar, daha büyük depremlerin yaşandığı birçok ülkede can kaybının yaşanmadığını vurguluyor.

Bilim insanı depreme dirençli kentlerin önceliklendirilmesi tavsiyesinde bulunuyor.

Kaynak: BBC TÜRKÇE