Bursa Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak'ın moderatörlüğünde gerçekleşecek program MÜSİAD İnegöl Şubesi toplantı salonunda gerçekleşti.
Programın açılış konuşmasını yapan MÜSİAD İnegöl Şube Başkanı Bahri Sinan Yazaroğlu, şunları söyledi:
“MÜSİAD olarak üyelerimizin sosyal, ekonomik ve kültürel bilgi birikimlerine bir yenisini katmak için konferanslar, seminerler ve paneller gerçekleştiriyoruz. Bu akşam Rektör Hocamız Prof. Dr. Burak Küntay’ın katılımı ile başlattığımız söyleşiler serisine devam ediyoruz. Sayın Küntay’a bir kez daha teşrifleri için şükranlarımızı sunuyoruz.
TÜRK İŞ DÜNYASININ SORUMLULUĞU: ÇÖZÜM ODAKLI YAKLAŞIM VE EKONOMİK KALKINMA OLMALIDIR
MÜSİAD’ımız Ocak ayı içerisinde tamamlanan Şube Genel Kurulları sonrası, yurt içindeki Şube Başkanları ile MÜSİAD Genel Merkezi’nde bu hafta sonu geniş katılımlı bir istişare toplantısı gerçekleştirdik. Toplantıda yeni dönem için planlanan faaliyetler, bunlara ilişkin stratejiler ve gündeme dair güncel konuların ele aldık. MÜSİAD Genel Başkanımız Mahmut Asmalı’nın başkanlığında gerçekleşen toplantıda Türk iş dünyasının ülkemizin küresel rekabet gücünü artırmaya odaklanması gerektiği vurgulandı. MÜSİAD’ın istişare toplantısının sonucunda bir metin yayımlandı. Şimdi sizlere bu metni aktarmak istiyorum.
Türkiye, son yıllarda küresel krizler, pandemi, jeopolitik gerilimler, savaşlar, deprem ve ekonomik dalgalanmalar gibi birçok sınavdan geçti. Buna rağmen üretim, ihracat ve yatırım noktasında istikrarlı bir çaba içerisinde oldu. Tüm bu çabaların yanında biz de iş dünyası olarak meselelere, yalnızca mevcut sıkıntılar üzerinden karamsar bir bakış açısı ile değil, çözüm yolları geliştirme ve uzun vadeli stratejiler oluşturma adına sorumluluk penceresinden baktık, bakmaya da devam ediyoruz. Bu nedenle, Türkiye’nin içinden geçtiği bu kritik süreçte tüm paydaşlarımızla ortak bir akıl çerçevesinde meseleleri ele almanın ve yapıcı öneriler geliştirebilmenin önemine inanıyoruz. İş dünyası olarak hepimiz, ülkemizin ekonomik büyümesini, istihdamını ve toplumsal huzurunu önceleyen bir perspektifle hareket etmek zorundayız. Bu dönemde ekonomi yönetimi, iş dünyası temsilcilerine gerek YOİKK gerekse bir araya gelinen tüm toplantı ortamlarında yatırım ortamının iyileştirilmesi ve güncel ekonomik konularda hiç olmadığı kadar istişareye ve eleştiriye açık zeminler oluşturmuştur. Biz de MÜSİAD olarak bu toplantılarda, sıkı para politikasının enflasyonla mücadele için gerekli bir koşul olduğunu fakat tek başına yeterli olmadığını; yapısal reformların Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarının çözümü için de çok önemli olduğunun altını çizdik ve somut önerilerimizi ilettik. Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan ve Türk iş dünyasının genelini temsil ettiği iddiasıyla yapılan açıklamalar, ne yazık ki ekonomik kalkınma ve iş dünyası odağından uzak, toplumsal huzuru zedeleyici bir içeriktedir. Bulunduğumuz dönemde, iş dünyasını temsil eden sivil toplum kuruluşlarının siyasi bildiri diliyle hareket etmesi yerine, yapıcı eleştiriler geliştirerek, ülkenin kalkınma yolculuğuna somut katkı sunması beklenmektedir. MÜSİAD olarak, bizler her zaman çözüm odaklı bir yaklaşımı benimsemekteyiz. Türkiye’nin ekonomik geleceği için reformların hayata geçirilmesini destekliyor, iş yapma ortamının iyileştirilmesi için çalışmalarımıza var gücümüzle katkı sunmaya devam ediyoruz. Komşumuz Suriye’de barışın geldiği, Rusya-Ukrayna savaşının sonuna yaklaşıldığı, ülkemizde kalıcı dezenflasyon sürecine girildiği, ekonomide en zorlu süreçlerin geride kaldığı ve ülkemizde ciddi yatırımların açıklanacağı böyle bir dönemde, toplumumuza karamsarlık yaymak, ülke insanının moral ve motivasyonunu aşağı çekecek söylemlerde bulunmak kimseye fayda sağlamayacaktır. Türkiye, sadece kendi ekonomik istikrarını değil, aynı zamanda bölgesindeki ekonomik liderliğini de güçlendirmektedir. İş dünyası olarak, bölgesel ve küresel rekabet gücümüzü artırmak için yatırımlarımıza ve iş birliklerimize hız kesmeden devam edeceğiz. Biz MÜSİAD çatısı altında sorumluluğumuza odaklanarak, içi boş tartışmaların bize hiçbir fayda sağlamayacağını biliyor ve süreklilik arz eden yatırım, üretim, istihdam politikalarına odaklanıyoruz. Reform sürecine katkı sunmaya, üretim ve teknoloji alanlarında ülkemizi daha ileriye taşımaya devam edeceğiz. Türkiye, en zor ve karamsar günlerde dahi jeopolitik ve ekonomik dönüşüm sürecini başarıyla yönetmektedir. Böyle bir dönemde, ülkemizin geleceğine dair olumlu ve yapıcı katkılar sunmaya devam edeceğiz. MÜSİAD olarak, ekonomik istikrarın korunması ve yatırım ortamının daha da güçlendirilmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
Daha sonra söz alan Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burak Küntay, PKK’nın Irak’ta bitmek üzere olduğuna değinerek, “Artık Irak’taki yönetim içinde bir terör örgütü besleyen bir yapının olmasından rahatsız. Artık adamlarda huzur istiyor. Onlarda düzgün yaşamak istiyor. Birçok noktada da kurtuldular. PKK’nin İngilizce anlamı Kürdistan İşçi Partisi’dir. Bu nerede kuruldu? Mesele Rusya işçi partisini desem Sankt Peterburg’da kuruldu. Çünkü sanayi var. Almanya’da sanayi var. Kandil dağında ne sanayi var? Adı bile imitasyon. Hep dış yatırım ve dış dizayn ile kurulmuş bir yapı ve artık buna para harcayanlar, bunun tutacağını düşünmüyor. Bundan dolayı para harcamayı bıraktı. Bizde sağlam mücadele verdik. Kısacası Irak’tan gelen terörün biteceğini düşünüyorum ama Suriye’de bu işin bitmesini kimse beklemesin. PYD ile YPG’yi Amerika bırakmaz.”dedi.
Küntay, siyasi irade olarak güçsüz olan Avrupa Birliği’nin ekonomik olarak Dünya’nın en büyük pazarlarından biri olduğuna değinerek, “1400’lerden 1500’lerden itibaren Dünya siyasetinde ben şuna bakarım ekonomik olarak Pazar Avrupa’da. Çin’den başlayan ticaret yolu, Hindistan’dan başlayan baharat yolu Avrupa’da bitiyor. Son alım noktası Avrupa. Bu adamlar parasal olarak hep güçlüler. Avrupa Birliği Projesi muazzam bir proje. Savaşı bitirmek için kurulmuş. Bence çokta başarılı olmuş bir proje, 92’ye kadar Maastricht. Şimdi sen Kraliçe Elizabeth’i, Kral Charles’ı Macron’a mı bağlayacaksın veya Salazar’ın veya Franco’nun ülkelerine ya da Mussolini’nin, Hitler’in tarihinin birbiriyle olan diyalogunu hiçe mi sayacaksın? Böyle kolay değil. Bunları birde tek bir ülke gibi düşünmek. Ekonomik birlik bomba. Her şey fevkalade ama ne zaman Maastricht’ı imzalıyorsun 92’de. Bir arada hareket etme Avrupa Birliği’ni yavaşlattı, ağırlaştırdı. Bürokrasi kolay bir şey değil. AB Brüksel’e dönüştü. 1. Irak harbi reaksiyon veremiyor, 2.Irak harbi reaksiyon veremiyor. Kendi dibinde Yugoslavya’da katliam oluyor. Reaksiyon veremiyor. Dolayısıyla Avrupa Birliği Dünya’nın en büyük 3 pazarından, ekonomik gücünden biri olarak devam edecek ama hiçbir zaman siyasi güç olmasını beklemeyeceğiz. Bana hep sorarlardı. “Türkiye AB’ye girer mi ?” diye. Bir almazlar, iki bir gün biz girmek istemeyeceğiz. Daha o ikinci gelmedi. Ama almazlarda bakiyim. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girdiğinde, Avrupa Parlamentosunun milletvekili sayısı olarak, karar mercisi olarak nasıl bir değişim içerisine gireceğini biliyor musunuz? Adam alır mı Türkiye’yi? Sen 10 milyonluk ülke değilsin ki, sen 90 milyon bir gir oraya. Adamın ekonomik sistemi çöker. Adamın siyasi karar alma mekanizmasını taca atarsın. Onun için almazlar. Gün olacak sende girmek istemeyeceksin”ifadelerini kullandı.
BRICS ülkeleri ile Amerika ilişkilerine de değinen Küntay, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“BRICS ülkelerinin hepsi Amerika’nın karşısında. Rusya, Çin, İran, Hindistan, Türkiye hepsi Amerika’ya karşı. Acaba herkes Amerika’ya karşı mı? Hindistan’ın en büyük ticaret ortaklarından biri Amerika, Meksika, Avrupa ülkeleri. Güney Afrika öyle. Amerika’ya ticaret hacmi en tepede olan Rusya’yı çıkartırsan en babayiğit aldığı verdiği ülke Çin. Bunlar Amerika’ya posta mı koyacak? Yada Amerika mı bunlara posta koyacak? O iş öyle olmuyor. Dünya’nın en büyük ticaret şirketleri Amerikan, Çin ticaret şirketleri. Savaş mavaş palavra. Biri nezle olsa öbürü ölür. Bunlar birbiriyle denge tutmak isteyen 2 ülke."
Program Rektör Prof. Dr. Burak Küntay’a hediye taktimi ve aile fotoğrafı çekimi ile son buldu.