Gökkuşağıozor
Dinozorların hangi renge sahip olduklarını anlayabilmek, ispatını yapabilmek aslına bakarsanız pek de kolay değil. Sonuçta fosilleşmiş kemiklere çıplak gözle bakarak bunu algılayamayız ve eğer algılayabilecek olsak bile bu bize sadece kemiklerinin hangi renk olduğu hakkında bir fikir verebilir, ancak öğrenmek istediğimiz şey bu değil. Elbette ki Tricetarops gibi pullu veya Velociraptor gibi tüylü olup olmadığını gösteren izler var ancak bu tam olarak nasıl göründüklerini anlamak için yetersiz.
Bununla birlikte, 2010 yılında Sinosauropteryx’in tüyleri yakından incelendi ve beklenmedik bir şeye rastlandı. 1966 yılında keşfedilen Sinosauropteryx, tüyleri ile birlikte bulunan ilk dinozordu. Tüyler mikroskopla incelenmiş ve yapısında canlı melanozom (melanin üreten hücresel organel) olduğu keşfedilmişti.
Hemen hemen her hayvanda melanozom bulunur, ancak 2008’de bir araştırma ekibi spesifik olarak fosilleşmiş kuşlarda melanozom bulunup bulunmadığını tespit etmek için bir araştırma başlattı. Bulguları, günümüzde yaşayan kuş cinslerindeki melanozomun etkisiyle karşılaştırdılar ve melanozomun fiziksel yapısı ile canlının sahip olacağı renk pigmenti arasındaki bağlantıyı çözmeye bir adım daha yaklaştılar.
Peki dinozorların rengi neydi?
Bu soruya şimdilik çoğu dinozor cinsi için kesin bir cevap veremiyoruz. Sinosauropteryx cinsi için ise durum biraz farklı, rengi bırakın şeklinin bile tam olarak netleştirildiğini söyleyebiliriz. Daha çok rakun benzeri bir yapısı var. Uzunluğu ise sadece 1 metre olan bu küçük canavarın göz çevresinde hafif koyuluklar, sırtında kırmızımsı bir renk ve uzun, çizgili bir kuyruğu mevcut.
Bir dinozorun kendi cinsiyle hiç alakası olmayan bir canlıya benzemesi çok da şaşırtıcı bir şey değil aslında, buna evrim diyoruz. Canlıların evrim sürecinde renkleri ve şekilleri sürekli değişim gösterdiği için çok farklı görünüşlerle karşımıza çıkabiliyorlar.
Bir dahaki sefere dinozorları düşündüğünüzde, Raptorları Leopar desenleriyle, Ornithomimusları ise Tavus Kuşunun tüyleri ile hayal edin.
