Yargıtay, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uymayan işçilerin, uyarıya gerek olmaksızın ve herhangi bir zarar meydana gelip gelmemesine bakılmaksızın işten çıkarılabileceğine karar verdi.

Bursa'da bir fabrikada CNC tezgahında çalışan üç işçi, iddiaya göre tezgahı çalışır halde bırakarak tamirhane bölümünde bir saat uyuma molası vermişlerdi. İş güvenliği kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle işveren tarafından tazminatsız olarak işten çıkarıldılar. Ancak iş yoğunluğundan yakınan işçiler, bazen birden fazla makineye aynı anda bakmak zorunda kaldıklarını ve bazı durumlarda talimatla makineleri çalışır vaziyette bıraktıklarını savundular.

İşyerinde daha önce bu tür ihlalleri nedeniyle haklarında tutanak tutulmamış olması ve disiplin cezası alınmamış olmaları göz önüne alındığında, mahkeme işçilerin eyleminin haklı fesih seviyesine ulaşmadığı sonucuna vardı.

Davacı işçiler, tazminat ve işe iade talepleri mahkeme tarafından reddedildi. Ancak davacı avukatlarının istinaf başvuruları sonucunda Bölge Adliye Mahkemeleri'nin farklı kararlar vermesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi bu konuda kesin bir karar verme görevini üstlendi.

Yargıtay kararında, işçinin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına kasıtlı bir şekilde uymaması ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerinde güvenliği tehlikeye düşürmesi durumunda işverenin derhal haklı bir fesih nedenine sahip olduğu vurgulandı. Ayrıca, işçinin bu tür durumlarda uyarılmasına veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı belirtildi ve herhangi bir zararın oluşmasının da beklenmediği ifade edildi. Bu kararla birlikte işverenlerin iş güvenliği kurallarına uymayan işçilere karşı daha sıkı önlemler alabilecekleri ve haklı bir fesih nedenine sahip olabilecekleri belirtilmiş oldu. Kararda şöyle denildi;

"Gece çalışan işçinin salt uyuması, iş güvenliğini tehlikeye düşürmediği sürece ve daha önceden bu konuda işi aksattığı gerekçesiyle herhangi bir uyarı da yapılmamışsa haklı fesih nedeni olmaz. Bu durumda işçinin bu davranışı nedeniyle uyarılmadan ve bu uyuma eyleminin işyerinde ne tür olumsuzluklara yol açtığı kanıtlanmadan feshin haklı nedene dayandığı kabul edilemez. Görüldüğü üzere feshin haklı nedene dayalı olup olmadığı yapılan işin niteliğine, eylemin tek ya da birden fazla kez gerçekleşmiş olmasına, iş güvenliğinin tehlikeye düşüp düşmediğine bir diğer anlatımla somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Davalı tanıklarının makinelerin çok pahalı olması nedeniyle tezgah başında durup çalışılması gerektiğini, aksi hâlde hemen durup müdahale edilemeyeceğini ve ciddi maddi zarara yol açılabileceğini, makinenin başında durulması gereken ya da iki makinede aynı anda çalışılmasının mümkün olan işlere CNC takım liderinin karar verdiğini beyan ettikleri görülmektedir. İşçilerin yeterli eğitim, bilgi ve deneyime sahip olmalarına rağmen çalışma saatleri içerisinde kontrol ve gözetimleri altında bulunan tezgahları çalışır vaziyette bırakarak kimseye haber vermeden bir saati aşkın süre ile takımhanede dinlenmeleri ya da uyumalarının iş kazalarına, makine ve malzeme hasarlarına yol açabileceği hususu, yaptıkları işin niteliği ile birlikte değerlendirildiğinde iş güvenliğini tehlikeye düşürür niteliktedir. İş sözleşmesinin feshinden önce işçinin bu konuda uyarılmasına veya işçiye bu konuda hatırlatmada bulunulmasına gerek bulunmadığı gibi belli bir zararın oluşması da gerekmez. Belirtilen sebeplerle uyuşmazlığın iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemelerince kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi 3 ve 9. Hukuk Dairelerinin kararları doğrultusunda giderilmesine karar vermek gerekmiştir."

Editör: Berfe KURT