İnsanın öfke duygusu ile birlikte doğduğunu belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, öfke duygusunun hem kişinin kendisine hem de çevresindeki bireylere zarar verdiğini söyledi.
Psikoterapist/Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Çok hafif bir rahatsızlıktan yoğun bir hiddete kadar değişen yoğunlukta yaşanan bir duygu olan öfke; incindiğinizi, haklarınızın ihlal edildiğini, ihtiyaçlarınızın ya da isteklerinizin doğru şekilde karşılanmadığını ya da sadece, işlerin yolunda gitmediğini gösteren bir ileti olabilir. Öfkeniz sizi, başkalarının hakkınızdaki tanımlama şekline “Hayır” ve kendi benliğinizin isteklerine “Evet” demeye yönlendirebilir. İnsanın; engellemeyle karşı karşıya kalması, saldırıya uğraması, incinmesi, yoksun bırakılması, tehdit algılaması öfke duygusunu ortaya çıkarabilir" dedi.
Öfke duygusunun olağan bir şekilde ve zarar verici nitelikte olmayan şekilde ifade edilebildiğinde normal karşılanabilirken; uygun olmayan, kendine ve diğerine zarar verici nitelikte ve kontrol edilemez şekilde ortaya koyulduğunda zararlı bir duygu haline dönüştüğünü kaydeden Tokaç, "Öfke; kontrol bozukluğu olduğu anda kişinin öfkesine yönelik farkındalığının düşük olduğu ve kontrol edemediği görülmektedir. Öfke dürtüsü kontrol edilemez şekilde ortaya çıkar ve kişi bunu sergilemediği takdirde gerginlik devam eder, eğer öfke duygusu ortaya koyularak zarar verici davranış sergilenirse kişi ruhsal bir rahatlık hisseder. Ancak ardından zaman sonra pişmanlık duygusu ortaya gelebilir. İnsan öfke duygusu ile birlikte doğmaktadır. Bebeğin istekleri karşılanmadığında veya geç karşılandığında, herhangi bir konuda rahatsızlık hissettiğinde, bu durum bebek için bir engellenmişlik olduğundan ve öfke doğurduğundan, isteklerini ve huzursuzluğunu ağlayarak ifade eder. Bebeğin bu tepkileri normaldir çünkü başka şekilde kendisini ifade etmeyi bilmemektedir. Bebek çevresindeki varlıkları, durumları anlamaya, öğrenmeye başladıkça öfke duygusunun ifade edilmesinde de değişiklikler gözlenir. Artık çevresindeki kişiler bu duygularını nasıl ifade ediyorsa çocuk da o şekilde ifade etmeye başlayacaktır. Unutulmaması gereken çocukların ilk önce model alarak öğrendiğidir" diye konuştu.
Tokaç, "Öfkenizi nasıl yaşayacağınız ve nasıl ifade edeceğiniz, çevrenizdeki bireyleri özellikle de anne babalarınızı model alarak öğrenmekle birlikte; zaman içerisinde çocuğun maruz kaldığı her durum ona bu duygusunu nasıl yaşayacağını öğretir. İzlenen filmler, okul arkadaşları, öğretmenleri, kendisine rol model aldığı kişiler gibi birçok etken duygularını nasıl ifade edeceğini öğretir. Özellikle çocuklarınızın izlediği çizgi film ve film içeriklerine dikkat etmekte fayda olacaktır. Daha öncede ifade ettiğim gibi; öfke duygusunun nasıl ifade edildiği önemlidir. Bazı kişiler saldırganlık göstermekte bazı kişiler ise bastırarak ifade etmektedir. Saldırganlık gösteren kişi; öfkelendiği kişi veya duruma sözlü ya da fiili olarak saldırır. Etrafındaki eşyaları tekmelemek, küfretmek, hakaret etmek, kavga etmek öfkeyi saldırganca ifade etme yollarından sadece bazılarıdır. Saldırganca ifade edilen öfke duygusu hem kişinin kendisine hem de çevresindeki bireylere zarar vermektedir" ifadelerini kullandı.
Öfkesini bastıran veya içine atanların ise; öfkelendiklerini belli etmemeye çalıştıklarını, gülümsemelerle olayı geçiştirmeye çalıştıklarını ya da az konuştuklarını ifade eden Tokaç, "Öfkeyi bastırmak bir çözümmüş gibi görülse de uzun vadede kişinin iç dünyasında biriken öfke duygusu, mide bağırsak rahatsızlıkları gibi fiziksel hastalıklara yol açabilmektedir. Olumsuzda olsa duyguları bastırmak, kişinin çevresine zarar vermese de kendisinde ruhsal sorunlara yol açmaktadır. Öfke duygusunun uygun bir şekilde ifade edilebilmesi için kişilik gelişiminiz, yaşam tarzınız konusunda yapacağınız bazı değişiklikler; uyumlu bir kişilik geliştirmenize destek olacaktır. Öncelikle hem bedensel hem de ruhsal olarak “esneklik özelliği”ne sahip olmak sizi toplumda rahatlatacaktır. Esneklik özelliği; karşılaştığınız olumsuz olay, durumları daha sakin karşılamanızı, değerlendirme süreci yapabilmenizi ve en sonunda bir karar vererek davranışta bulunmanızı sağlar. Kişisel bakış açınız da duygularınızı nasıl göstereceğinizi belirlemektedir. Öfke duygusunu kontrolsüzce yaşayan bireylerde gözlenen bir özellik karşılaştıkları olay, durumları daha kişisel algıladıkları, olağanın dışında anlamlar yükledikleri yönündedir. Bakış açınızı “zihninizi yeniden yapılandırarak” değiştirebilmeniz için; öncelikle kendinizdeki öfke duygusunun nasıl yaşandığını fark etmeniz gereklidir. Yapmanız gereken, sadece karşılaştığınız olayları; yaşandığı gibi algılamak ve kişisel yorum yapmamanızdır" dedi.
"Duygu ve mantık kişiler daha kontrollü"
Tokaç, "Yapılan araştırmalar ve mesleki gözlemlerim; duygu ve mantık dengesini kurabilmiş kişilerin öfke duygularını daha kontrollü yaşadıklarını göstermekte. Bu kişiler olumsuz bir durumla karşılaştıklarında mantığa dayalı akıl yürütme sürecini işleterek duygularını kontrol altında tutabilirler. Örneğin; “bu durum hayatımda karşılaştığım olumsuz durumlardan sadece bir tanesi, daha sakin olabilirim” gibi düşünceler kişinin akılcı davranışta bulunmasını sağlayacaktır" diye konuştu.
İletişim kurma tarzının, kişinin kendisini genelde nasıl ifade ettiği, kişilik özelliklerini, problem çözme yöntemlerini duygularını nasıl ifade ettiğini çoğunlukla belirleyen diğer özellikler olduğunu belirten Tokaç, "Kendi özelliklerinizi tanımak; olumsuz-işinize yaramayan özelliklerinizi değiştirmek, fayda sağlayan özelliklerinizi güçlendirmek öfke kontrolü konusunda oldukça fayda sağlayacaktır. Tekrar etmek gerekirse; öfke duygusu normal olmakla birlikte öfkeyi zarar verici yapan şey nasıl ifade edildiğidir. Öfke kontrol sorunu yaşıyorsanız ve hayatınıza zarar verici nitelikteyse, bu durum psikolojik bir soruna işaret edebilir ve normal bir öfke duygusundan ayrılmalıdır. Böyle bir durumda psikolojik desteğe ihtiyaç duyulabilir. Hayatınızda öfkeden çok sevgiye yer vermeniz sizi daha mutlu edecek ve hayatınızı daha anlamlı kılacaktır" şeklinde konuştu.