AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında yaptığı açıklamalarda önemli konulara vurgu yaptı.
Çelik, Ortadoğu'da yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, bu durumun hem üzücü hem de geleceğe dair endişe verici olduğunu ifade etti. Sivillerin hedef alınmasını kesinlikle kabul etmediklerini belirten Çelik, aynı zamanda Türkiye Cumhurbaşkanı'nın yoğun diplomasi çalışmalarına vurgu yaptı.
Ortadoğu'da şiddet ve karşı şiddet döngüsünün tehlikeli bir noktaya geldiğine dikkat çeken Çelik, özellikle Şam'a yapılan saldırı haberlerinin, bölgeyi daha da kötü bir duruma sürükleyebileceği uyarısında bulundu. Ayrıca, taraflar arasındaki kışkırtıcı açıklamalardan kaçınılması gerektiğini söyledi.
Gazze'nin yoğun bombardıman altında olduğunu ve İsrail'de de sivillerin kayıplar verdiğini belirten Çelik, bu duruma karşı olduklarını ve hem Filistin hem de İsrail'deki saldırılara karşı çıktıklarını vurguladı. Ancak Çelik, bölgedeki çözümün 1967 sınırlarında iki devletli bir çözümün hayata geçirilmemesinden kaynaklandığını belirtti.
Çelik, uzun yıllardır devam eden bu çıkmazın daha da derinleşebileceğinden endişe duyduklarını ifade etti. Hedef gözetmeksizin gerçekleşen bombardımanların derhal sonlandırılması gerektiğini, Gazze'nin kuşatılmasının ise uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı. İnsan haklarına saygının temel bir ilke olduğunu hatırlatarak, Filistin'e yönelik yardım kesintilerini eleştirdi.
Çelik, uluslararası arenada Filistin'e yardımın sadece insani yardım değil, kalkınma yardımının da kesilmesinin yanlış olduğunu belirtti. Bu tür adımların Filistin halkını cezalandırmaktan başka bir işe yaramayacağına dikkat çekti.
BM üyesi devletlerin savunma hakkına sahip olduğunu, ancak bu savunmanın orantılı olması gerektiğini vurgulayan Çelik, sivillere yönelik şiddetin kabul edilemez olduğunu belirtti. Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan yol haritasına destek çağrısı yaparak, adil barışın sağlanması ve 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletinin kurulmasının sorunu çözeceğine inandığını ifade etti. Harita değiştirmekten ziyade diplomatik çözümlerin önemli olduğunu ve tüm tarafların bu yönde adımlar atması gerektiğini vurguladı.
Elinde uçak gemisi olan devlet kendisine yakın gördüğü devlet çatışmaya girdiğinde gemi gönderince uluslararası hukuku nasıl koruyacağız. Akdeniz'de zaten Suriye meselesi başladığından beri her taraf savaş gemisi ile dolu. Şimdi bir de oraya uçak gemisi göndermenin verdiği mesaj sivillerin hayatını korumaya dönük mesaj vermiyor. Yapılması gereken masumların hayatını koruyacak şekilde barışın altını çizmektir. Oraya başka devletlerin göndereceği her savaş gemisi şiddet sürsün diyenlere vesile olacaktır. Bunun İsrail'e de faydası yok. Bütün taraflarda sivillerin hedef alınmasına karşıyız.
Bizim yaşadığımız terör saldırısından sonra teröre yönelik operasyonlarımız devam ediyor. Terör eylemi gerçekleştiren, buna teşebbüs edenlerin hak ettikleri cevabı alacağını göstermektedir. Türkiye'nin terörle mücadele operasyonları dünyanın en yüksek meşruiyete sahip operasyonlarıdır.
Karabağ'da Ermeni kuvvetleri, Ermeni çetelerinin uzaklaştırılması ile bir süreç yaşandı. Oradaki insanlara seçenek sunuldu. Kalmaları ya da ayrılmaları şeklinde. Ermeni silahlı unsurlar orayı terk etmiş oldu. Çok iyi bildiğimiz bir soykırım propagandası yapıldı. BM heyetleri oraya gitti. Yayınladıkları raporda Ermeni sivillere baskı ya da soykırım olarak değerlendirecek saldırılara rastlamadıklarını kaydettiler. Fransa gibi devletlerin olayı kaşıyan tavırları hiçbir şekilde karşılık bulmuyor. BM değerlendirmesi bunun bir gerçekliği olmadığı göstermiştir.
Kıbrıs'ta ortaya çıkan bir tansiyon vardı. Adada iki eşit devlet olduğunu kabul etmelisiniz diye çağrımız vardı. Bu tarafsızlığa gölge düşürecek bir tavır vardı. Pile bölgesinde KKTC oluru olmadan hiçbir işlem yapılamayacak, çalışmalar devam edecek.
Afganistan'da depremde hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz. İlk andan itibaren Türkiye yardımlarına koştu.
Çatışma bölgelerinde meslektaşlarınız önemli görevler yapıyor. Kendileri dikkat etmeli. Tarafsız bir habercilik ortaya çıkınca hemen engellemeye çalışılıyor. X platformunda objektif bilgiler yayınlandığında AB'den bunun engellenmesine yönelik sesler duyuyoruz.
Maalesef uluslararası toplumdan gelen sesler şimdiye kadar cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu barış perspektifinin dışında duramıyor. İsrail'in savunmasından bahsedilirken Filistin'deki sivillerin haklarının ortaya konması gerekiyor. İsrailli masumların hedef alınmasını desteklerse bu ne kadar yanlışsa Filistinli masumların hedef alınması da yanlış. Topyekun Gazze'nin bombalanmasında bir devlet aklı olabilir mi? Bunlar günlerdir bombardıman altında. Sivillerin öldürülmesi Filistin davası ile yan yana getirilemez. Masum insanların barış içinde yaşayabileceği politik bir girişimin ortaya çıkmasını bekliyoruz. Bu açıklamayı şu şekilde değerlendirelim, bütün dışişleri bakanı oraya gidiyor ve dışişleri bakanı olarak değil şu dinin mensubuyum diyor. Bu son derece yanlıştır. Orada ABD Dışişleri bakanı olarak bulunuyor. Siz burada iki görüşmeyi de ABD bakanı olarak yaparsınız ve bu şiddet nasıl sona erecek diye yaklaşırsınız. Aynı zamanda bir Yahudi olarak bulunuyorum dediğinizde, dini aidiyetler işin içine katılırsa dünyayı orta çağa götürürsünüz. Dini aidiyetler üzerinden tarafgirlik ve hizipçilik yürütülüyor. Farklı etnik grupların yaşadığı bu bölgede herkesin hassas davranması gerekir.