6 yıl önce gittiği özel hastanede meme kanseri teşhisi konulan, bunun üzerine memesi alınan ancak sonradan kanser olmadığı ortaya çıkan Çiğdem Kışlalı'nın hukuk mücadelesi sürüyor. Hem mesleğini kaybeden hem de özel hayatı altüst olan Kışlalı, "Ben tenis antrenörüydüm, bütün meslek hayatım bitti. Ben bununla para kazanıyordum ama artık sağ kolum kalkmıyor" dedi.
2018 yılında memesinde hissettiği kitle sebebiyle gittiği özel hastanede meme kanseri olduğu söylenerek 3 ameliyat geçiren Çiğdem Kışlalı'nın memesi de alındı. Kışlalı, acı gerçeği sonradan öğrendi. Memesi alınan Kışlalı, kendisine kemoterapi ve ilaç tedavisi verilmemesi üzerine şüphelendi ve ameliyattan aylar sonra patoloji sonucuna ulaştı. Özel hastanenin patoloji kliniğinden çıkan sonucu inceleyen Çiğdem Kışlalı, kanser olmadığını öğrendi. Adeta hayatının şokunu yaşayan Kışlalı, 6 yıldır hukuk mücadelesi veriyor.
Özel hastane ve işlemi yapan doktorlara yönelik açılan davanın 13. celsesi, Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya Çiğdem Kışlalı, Avukatı Asuman Arslan hastane avukatı ve doktorlardan T.İ.'nin avukatı katıldı.
"KAYIPLARA UĞRADIM"
Duruşmada söz hakkı verilen Çiğdem Kışlalı, "Davalılar benim hiçbir yazılı onayım olmadan koktuk altımdan lenf alarak ameliyatımı gerçekleştirmişlerdir. Ancak buna ilişkin yazılı ve sözlü bilgilendirme yapmamışlardır. Benim ameliyat olmak gibi bir düşüncem olmamasına rağmen tamamen davalıların yönlendirmesi ve durumun acil olduğunu söylemesi sebebiyle toplamda 3 kez ameliyat oldum. Davalıların kusuru sebebiyle hem özel hayatım etkilendi hem de maddi ve manevi olarak kayıplara uğradım. Bu sebeple davamın kabulüne karar verilmesini talep ediyorum" dedi.
"DAVACININ İDDİALARINI KABUL ETMİYORUZ"
T.İ.'nin avukatı ise yaptığı savunmada, Çiğdem Kışlalı'dan tüm izinlerin alındığını belirterek, "28/12/2022 tarihli dilekçesinin ekinde davacıdan alınan tüm onaylar bulunmaktadır. Buna lenflerin alınmasına ilişkin onayda dahildir. Davacının iddialarını kabul etmiyoruz. Davacıdan bütün işlemlere ilişkin onay alınmıştır ancak bunların dosyada fiziken çıktıları bulunmuyor olabilir. Böyle ise dosyaya kazandırarak, tekrar ATK'ya gönderilmesini rica ederiz" diye konuştu. Mahkeme heyeti, savunmaların ardından genel cerrahi, plastik ve estetik cerrahi, anestezi ve reanimasyon ile onkoloji uzmanlarından oluşan bilirkişinin yeniden rapor hazırlamasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
"İKİ DOKTOR RESMEN BENİ PANİĞE SOKTU"
Duruşmanın ardından açıklamalarda bulunan Çiğdem Kışlalı, "Mememdeki kitle için doktora gidiyorum, ‘Acilen ameliyat olman lazım. Bir gün içerisinde de bütün vücudunu sarabilir, bir yıl içerisinde de' deyip iki doktor resmen beni paniğe soktu. Mesainin bitmesine yakınken ben hastaneden koştura koştura açık renkli MR çekilen yerler buluyorum. MR çektiriyorum götürüyorum sonra diyorlar bana ‘Kansersin' diyorlar. Bir gün içerisinde ben karar veriyorum bütün aile meclisi toplandı çünkü panik oluyoruz. Ben hayatımda ilk defa gidiyorum ve bana ‘Bir gün içinde de vücudunu sarabilir' diyorlar. Benim en büyük hatam belki de şu oldu; Başka hastanelere başka doktorlara gitmedim” dedi.
"İKİNCİ AMELİYATTA BU SİLİKONLARI KOYDUKLARINDA SAĞ KOL ALTI LENF BAŞLARIMI ALMIŞLAR"
Bilgisi dışında sağ kol altından lenf bezlerinin alındığını belirten Kışlalı, "Ben 3 ameliyat oldum. 9, 6 ve 5 saatlik ameliyatlardı. Artık meme olarak görmediğim için bir obje. Silikonları takıp koydular benim isteğim dışı olan bir şey. Meme dokumu kazıyıp benden yağ almışlar meme yapmışlar. Benim bu ameliyatla ilgili en ufak bir bilgim yok. Ailemin de bir bilgisi yok. Sadece söyledikleri şey ‘Ameliyata gireceğiz kitleyi alacağız eğer sardıysa memeyi alacağız' benim bildiğim şey bu. Fakat ikinci ameliyatta bu silikonları koyduklarında sağ kol altı lenf başlarımı almışlar" dedi.
"TENİS ANTRENÖRÜYDÜM, BÜTÜN MESLEK HAYATIM BİTTİ"
Geçirdiği operasyonlar sonucu sağ kolunun işlevselliğini büyük oradan kaybettiğini ifade eden Kışlalı, "Ben tenis antrenörüydüm, bütün meslek hayatım bitti. Yani ben bununla para kazanıyordum artık sağ kolum kalkmıyor. Lenf başlarımın alındığına dair bilgiyi ikinci ameliyattan çıkınca öğrendim. Diyorlar ki ‘lenf başlarınızı aldık yaşasın kanser değilsiniz, ucunda kanser kitlesi yok temiz çıktı'. Fakat bizim bilgimiz yok. Bu ameliyatı olduğumda kırk altı yaşındayım. Sürekli bol giyiniyorum görüldüğü gibi değil bilirkişiye de görüntüleri gönderildi" diye konuştu.
"BOŞANMA SEBEPLERİMDEN BİRİSİ OLDU"
Bu olay sebebiyle mesleğinin yanı sıra özel hayatının da altüst olduğunu ifade ede Kışlalı, sözlerini şöyle sürdürdü: "O zamanlar evliydim, bütün hormonal dengem altüst oldu. Görsel, duygusal ve ruhsal olarak sıkıntılarımız olduğu için benim boşanma sebeplerimden birisi oldu. Bu 13. dava. 6 seneden beri devam ediyor. Avukatlarımla geliyorum ifademizi veriyoruz ya da talepte bulunuyoruz bilirkişiye gidiyor. Bir kere bilirkişiye gitti zaten adli tıpa gitti oradan gelen rapor inanılmaz ilginç bir şey. Onlar diyorlar ki ‘Davacının raporda imzalı bir belgesi olmadığı için biz bir şeye karar veremiyoruz. Hakim karar versin'. Şahit çağırıyorlar. Bir tane bile şahit gelmedi. Şahit yok. Benim imzalı belgelerim yok. ‘Ben kendi isteğimle ameliyat olmak istiyorum, memelerime aldırmak istiyorum' diye bir belge imzalamamışım. Hiçbir şey yok ellerinde. Hastanenin onkoloji bölümü başkanına gidip, ‘Ben kanser olmadığım halde beni sizin doktorlarınız ameliyat etti' dediğimde bölüm başkanı ‘Kanserden ameliyat olsanız benim servisime yatarsınız. Benim haberim yokken bu ameliyat nasıl oldu?' dedi.