CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, sahte içki kaynaklı ölümleri ve 2024 yılında çiftçilerin bankalara olan borçlarını Meclis’te düzenlediği basın toplantısında değerlendirdi. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ithalata bağımlılık ve yanlış tarım politikaları yüzünden çiftçinin ağır bir krizde olduğunu kaydeden Milletvekili Sarıbal, mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem gibi temel tarım girdilerinin büyük bir kısmının dövizle ithal edildiği için TL’nin değer kaybının çiftçiyi daha da zor durumda bıraktığını söyledi. Devletin verdiği tarımsal desteklerin yetersiz kaldığına değinen Sarıbal, “2004 yılında çiftçilere verilen tarımsal desteklerin, çiftçilerin bankalara olan borcuna oranı yüzde 58,4 (3,084 milyar TL / 5,280 milyar TL) iken, 2024 yılında bu oran yüzde 10,5 (91,5 milyar TL / 869 milyar TL) seviyesine düşmüştür. Bu durum sektörün krediye bağımlılığının katlanarak büyüdüğünü göstermektedir. Tarım sektöründeki borç yükü özellikle son yıllarda hızla artmaktadır. Son bir yılda borçların yüzde 44 oranında artmış olması, üretim maliyetlerindeki yükselişin, döviz kurlarının, girdi fiyatlarının ve finansmana erişim koşullarının zorluğunu ortaya koymaktadır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yayımladığı verilere göre; 2004-2024 yılları arasında bankalar tarafından çiftçilere kullandırılan kredi miktarı 164 kat artmış, buna karşılık bütçeden tarıma yapılan destekleme ödemeleri sadece 30 kat artırılmıştır. 2004 yılında tarım sektörünün kullandığı banka kredileri tarımsal desteklerin 1,7 katı iken, bu oran 2024 yılında 9,5 katına ulaşmıştır” dedi.

Ekran Görüntüsü 2025 02 11 123143
BORÇ SARMALINDAKİ ÇİFTÇİNİN YÜKÜ HAFİFLETİLMELİ
Tarımda sürdürülebilirliği tehdit eden bu tablonun, aynı zamanda üretici sayısının hızla azalmasına ve tarım alanlarının atıl kalmasına yol açtığına dikkati çeken Sarıbal, “2006 tarihli Tarım Kanunu’nun 21. maddesi, tarımsal desteklerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın en az yüzde 1’i olması gerektiğini belirtiyor. Ancak gerçekler acı verici. 2023 ve 2024 yıllarında bu oran, yüzde 0.2’ye kadar gerileyerek çiftçilerin devlet desteğinden ne kadar mahrum kaldığını gözler önüne seriyor. Bu durum, çiftçilerin bankalardan kredi almaya yönelmesine ve borç yükünün artmasına neden oluyor. Girdi maliyetlerinin astronomik seviyelere ulaşması, kredi faiz oranlarının yükselmesi ve düşük alım fiyatları karşısında üretici yalnızca borçlanmak zorunda kalıyor. Bu borç sarmalı, kırsal kesimde çiftçiliğin geleceğini tehdit ediyor. Küçük üreticiler, büyük şirketlerin egemenliğine giriyor ve yerel üretim giderek zayıflarken ithalat artıyor. Çiftçilere daha fazla devlet desteği sağlanmalı, gübre, mazot ve ilaç gibi temel tarım girdilerinin fiyatları makul seviyelerde tutulmalı, düşük faizli kredilerle borç yükü hafifletilmeli” ifadelerini kullandı.
VATANDAŞ İÇKİYE DEĞİL, DEVLETE HARAÇ ÖDÜYOR!
İstanbul ve Ankara’da yaşanan sahte içkiden ölümlerin iktidarın yanlış vergi politikası, denetimsizlik ve halk sağlığını hiçe sayan yönetim anlayışının doğrudan bir sonucu olduğunu kaydeden Milletvekili Sarıbal, “Kaçak ve sahte içki, doğrudan AKP iktidarının yarattığı halk sağlığı sorunudur. ÖTV artışıyla alkol fiyatlarını uçururken; kaçak üretimi teşvik ediyor, halkın alkole ulaşmasına engel olmaya çalışırken, ölümcül sahte içki piyasasını destekliyor! 2010’da 51 TL olan bir litre saf alkolün ÖTV’si bugün 1.365 TL’ye ulaşmış durumda. Yüksek fiyatlar nedeniyle insanlar sahte içkiye yönelmek zorunda kalıyor. Hükümetin 2025 yılı için belirlediği hedef ise, alkollü içeceklerden 170 milyar 750 milyon 672 bin TL, tütün mamullerinden ise 455 milyar 664 milyon 231 bin TL vergi toplamak. 2024 yılına göre alkolden alınan vergilerde yüzde 49, tütün ürünlerinden alınan vergilerde ise yüzde 48,7’lik bir artış öngörülüyor. Merdiven altı üretim artıyor, metil alkol zehirlenmeleri yaygınlaşıyor. Yüzlerce insan bu yüzden hayatını kaybediyor ya da sakat kalıyor. Bugün, 1 litrelik alkollü içkiden alınan vergi 900 liraya yakın. Vergisiz fiyatı ise, neredeyse 5’te biri. Yani vatandaş içkiye değil, devlete haraç ödüyor! Rakıda şişenin beşte üçünü devlet içiyor. Devletin denetlemesi gereken kaçak üretim, bizzat devletin yüksek vergi politikası nedeniyle büyüyor. ÖTV düşürülmediği sürece bu ölümler devam edecek. Halk sağlığını korumak için yapılması gerekenler çok açık. Fahiş vergi yükü azaltılmalı, halkın güvenli ve yasal içkiye erişimi sağlanmalı. Kaçak içki üretimiyle etkin mücadele edilmeli, denetimler artırılmalı. İnsanların yaşam tarzına baskı kuran anlayıştan vazgeçilmeli” diye konuştu.

Kaynak: BÜLTEN