Tekirdağ'ın masalsı manzaralarla süslenmiş küçük bir köyünde, beş çocuklu bir ailenin ortanca oğlu olarak dünyaya gelen Ali Cabbar, gönül coşkusunu geleneksel gırnata ezgileriyle yaşamaya başlamıştı. Köyde düğünlerin vazgeçilmez ismi olan babasıyla birlikte sazının tellerine hayatın tınısını ekliyor, herkesi dansa kaldırıyordu.

Bir gün, Ali Cabbar'ın yüreğini ilk kez ateşleyen aşkın izini sürdüğü hüzünlü bir anı yaşandı. Gittiği bir düğünde, gönlünü kaptırdığı kızın başkasıyla nişanlandığını öğrendi. Yüreği buruk olsa da gözyaşlarını içine gömmeyi seçti ve gönül acısını sazının nağmeleriyle teselli etti. Her ezgi, onun aşkının dillere destan hikayesini anlatıyordu.

Günler geçtikçe, Ali Cabbar'ın aşkı daha da derinleşti, kara sevda haline dönüştü. Babasının bir gün düğün için "Al gırnatanı oğlum, akşama düğün var. Yürü Ali Cabbar." sözleri, yüreğindeki acının üstüne tuz biber ekti. İçindeki yangını söndürmeye çalışarak düğüne doğru yola çıktı.

Geldiği düğünde gırnata çalarken, kalbinin derinliklerinden kopan nağmelerin arasında sevdiği kızın mutlu bir şekilde evlendiğini gördü. Gözyaşlarından, gönül acısının izi düşmüş toprağa. Aşkını kaybetmiş, sevdaya tutunmaya çalışan Ali Cabbar, artık içinde büyüyen bir kararla yüzleşmek zorundaydı.

Askeriye ile beraber hayata yeniden başlamak ve yüreğindeki hüznü bir anlamda sırtlamak isteyen Ali Cabbar, sevdasına veda ederek askerlik görevini üstlendi. Annesinin gözlerinden akan yaşları silerken, köyünden ayrıldı. Tek tesellisi, gönlündeki şarkıların ve aşkın kokusunu taşımasıydı.

Köydeki günleri hasret ve özlemle geçiyordu. Yeni dostlar edinirken, kalbi hala köydeki sevdiği kızın hatıralarıyla doluydu. Geceleri yıldızların altında aşkına fısıldıyor, gökyüzünde bir yıldız kaydığında dilek diliyordu.

Ancak kaderin cilvesiyle, Ali Cabbar'ın askerlik süreci henüz 6-7 ay geçtikten sonra trajik bir haberle sarsıldı. Tekirdağ'ın o güzelim köyüne, sevdalı gönül eri Ali Cabbar'ın şehit düştüğü acı haberini ulaştı. Köy halkı gözyaşları içindeydı, sazının sesi sustu, gırnatanın telleri kopmuştu.

Ali Cabbar'ın şehit düştüğü haberi, yürekleri burkan bir destanın sonunu getirmişti. O küçük köyde, gönül coşkusunu yaşatan Ali Cabbar'ın aşkı, hüzünlü nağmelerin dans ettiği bir aşk şarkısına dönüşmüştü.

Emir Can İğrek'in "Parti İptal" albümünde yer alan "Ali Cabbar" şarkısı, bu dokunaklı hikayeyi yüreklere taşıyarak sosyal medyanın gündemine oturmuştu. Binlerce yorum ve paylaşım altında, Ali Cabbar'ın unutulmaz hikayesi bir kez daha canlanıyor, aşk ve sevda dolu yüreklerde çarpıyordu. Ve belki de o gecelerde, gökyüzünde bir yıldız daha kayıyordu, bir dilek daha tutuluyordu.

ALİ CABBAR ŞARKI SÖZLERİ

Ne ateş var ne de duman amma

Tutuşur alevler yanar Ali Cabbar

Sevdiğin kız başkasına varmış

Dayanabilirsen dayan Ali Cabbar

Baban der "al gırnatanı oğlum.

Akşama düğün var, yürü Ali Cabbar"

Sevdiği kız başkasına varmış

Oynar el oğluyla çalar Ali Cabbar

Bu ne derttir bu nasıl sınavdır

Anlayabilirsen anla Ali Cabbar

Yükün' almış buralara küsmüş 

Askere yazılmış gider Ali Cabbar 

Gideli 6-7 ay olmuş 

Haberi de düşmüş köye Ali Cabbar

Sesi susmuş, gırnatası susmuş

Bir türkü bırakmış bize Ali Cabbar...

Editör: Berfe KURT