Ekonominin içinden geçtiği zorlu süreçten etkilenen sektörlerin başında gelen tekstil sektörü zor günler geçiriyor. Maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş, enflasyon ve belirsizliklere karşısında ayakta kalma mücadelesi veren sektör temsilcileri bu zorlu süreçten çıkmanın yolunu arıyorlar.
Artan maliyet ve finans yükünden kaynaklı üretimde de aksaklıklar yaşanan sektörde işletmeler mevcut üretim kapasitelerini koruma, yaşanan kan kaybını en az hasarla atlatma hesapları yaparken bir yandan da ucuz işgücüne sahip özellikle Uzak Doğu ülkelerinin bakısıyla karşı karşıya kalmış durumda.
DURGUNLUĞUN NEDENİ ARTAN FAİZ
Küçükçalık Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Vekili Yılmaz Küçükçalık, “Tüm dünyada faiz oranlarının artması durgunluğa neden oluyor. Faizler aşağı indikçe işlerin rahatlayacağını düşünüyorum. Olayı ihracat ve iç piyasa olarak ayırmayı da doğru bulmuyorum. Zaten iç piyasayı göz ardı ederek izlenecek bir strateji de firmalar açısından son derece yanlış. Tüm dünyada bir kemer sıkma durumu söz konusu bu rüzgar belli bir şekilde bize dışarıdan da geliyor. Hadise sadece iç piyasa veya sadece ihracat değil. Yaptığımız işlerde maliyet safhalarına, maliyet işlerinde çok iyi bakmalıyız. Avrupa talebi düştü, faizlerin çok yükseldiği bir dönem içerisinde yaşıyor. Faizler düşünce Avrupa pazarı da normale dönecektir. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan ekonomisi yüzde 12 büyüdü. Baktığımızda Orta Doğu pazarı çok hızlı büyüyor. İç pazarla beraber ihracata bakmamız lazım. Türkiye’nin gelir seviyesi yükseldikçe ve gelişmelerle hem Türkiye ile Avrupa arasında zevkler ve renkler ayrımını azalttı bu nedenle de aslında iç pazar ile ihracat veya Avrupa pazarındaki talepler benzer bu nedenle ayırmayı doğru bulmuyorum. Bir olarak değerlendirilmeli. Bir de Türk tekstili bence iyi yerde. Kalite olarak olabileceği en iyi yerde. Bu noktada kaliteli rakip çok önemli. Çünkü kaliteli bir ülke anlayışı yaratıyor. Biz bu kaliteyi dışarda nasıl yaptırabiliriz buna da bakmalıyız. İnsan gücüne ihtiyacımız var. Türk tekstili ne kadar etrafını kullanabilirse o kadar büyür. Japonya, Kore, Çin olmasa bu kadar büyür müydü? Daha faklı bakmalıyız ve üretim ile iş modelimizi gözden geçirmeliyiz. En önemli şey iş modeli. Şartlar değişmeyecek ama biz şartlara alışacağız. En karlı, en doğru, en sürdürülebilir iş bulabildiğimiz yer bizim için çözümdür. Maliyeti ilk sıraya koymak yanılgıdır. Bir ürünün satılması için önce pazara uygun ürün gerekli. Sonra o pazarda alım gücü gerekli. Maliyet sonra gelir. Önce üründe neredeyiz ona bakmamız gerekir. Hızlı modada Fas, Tunus ve Mısır’a yaptırılıyor. Ama hammaddesi Çin. Hammadde aynı ise bu iş taşınabilir elbette. İşin her tarafında olmamız gerekli” dedi.