Han'ın açıklamalarında satır başları şöyle;

"Açmış olduğumuz sanayi alanlarının %100 dolmadan yeni bir alanın açılmasına ben bugünde karşıyım. Henüz daha sıcak haber mevcut Bakanımız kendini de içerisine katarak bir öz eleştiride bulundu. Dedi ki, ‘Biz geriye dönüp baktığımızda yeşil Türkiye’mizi binalara dönüştürmüşüz. Yeşil alanlarımızı sanayi alanlarına dönüştürmüşüz. Bugün dönüp bu tabloya baktığımda utanıyorum.’ Bu öz eleştiriden sonra kalkıp verimli toprakların düz arazilerin tekrardan bir sanayi alanına dönüştürülmesi bence bir canilik. İnegöl olarak yani STK’larımız, belediyelerimiz, bizler tepkimizi ortaya koymamız lazım. Sonradan pişman olmaktansa bugün önüne geçmek için bütün mücadelemizi kullanmak zorundayız. Bu konuyu biz bugün duymadık. Alt yapı hazırlığı 3-4 sene öncesinde yapıldı. Bence burada rantsal bir dönüşüm var diye düşünüyorum. Reelde böyle bir sanayi alanına ihtiyaç var mı gezelim bakalım. 
İnegöl’e gelince hep bir zorluk var. Her alanda sporda, siyasette, sektörel alanda. Hamzabey’de konut yapılamayan yerlerde dağları taşları kırarak bir fabrika parası harcayarak inşaatlar yaptık. Dışarıdan getirdiğimiz sanayici arkadaşlarımıza buradan yer alın dediğimizde, o alanı gördüklerinde biz burada bir fabrika parası kadar altyapıya da para harcamamız gerekiyor. Bizim burada ne işimiz var diyerek kaçan arkadaşlarımızı gördük. Ama bizim İnegöl’ün cengaverleri gidip orada dağlarla taşlarla dinamitlerle yerleri patlatarak fabrikalar yaptı. Tamam bu olması gereken bir şey. Ama Bilecik’e gidiyorsun, Kütahya’ya gidiyorsun, Kayseri’ye, Yalova’ya, Bursa’ya gidiyorsan düz alanlar, tarım alanları, ovalar OSB oluyor. Biz bu zorluklardan geçerken diğer komşu illerimiz, ilçelerimiz neden bu zorluklardan geçmiyor. Bunu sorgulamak lazım. Sungurpaşa tarafındaki düz sulak arazilerin sanayi alanına çevrilmesi kadar yanlış bir yol yok. Bugün bunun vebalini belki görmeyiz ancak çocuklarımız büyüdüğünde, ortak akıl birleştiğinde hepimizin sorumluluğu var. Ben bu konuyu gittiğim her yerde gündeme getireceğim. Yanlışa yanlış dememiz lazım."

Kaynak: ÖZNUR DEDE