Şair denilince, şiiri sevenlerin, Edebiyat sevdalılarının, tutkunlarının akıllarına hemen üç Karakoç gelir. Bahattin Karakoç, Sezai Karakoç ve kısa bir süre önce bu fani Dünyadan aramızdan ayrılarak, her fani gibi Dünya yolculuğunu tamamlamış olan Abdurrahim Karakoç.

Şair denilince, şiiri sevenlerin, Edebiyat sevdalılarının, tutkunlarının akıllarına hemen üç Karakoç gelir. Bahattin Karakoç, Sezai Karakoç ve kısa bir süre önce bu fani Dünyadan aramızdan ayrılarak, her fani gibi Dünya yolculuğunu tamamlamış olan Abdurrahim Karakoç.
Evet, üç Karakoç’tan biri artık yok. Bazıları onları soy isimleri sebebiyle kardeş zannediyorlar. Oysa ki, Bahattin ve Abdurrahim Karakoç kardeş oluyorlar. Sezai Karakoç Diyarbakırlı, diğer Karakoçlar ise Maraş’lıdır.
Sezai Karakoç ‘Mono Roza’ isimli şiirin sahibi ayrıca hikayeleriyle, denemeleriyle de tanınan ve her zaman kendi açısından belli okuyucusu olan bir şairdir.
Kayseri, nasıl tüccar yetiştiren bir şehir olarak tanınıyorsa, Maraş’ta, yazar ve şairler şehri olarak anılır hale geldi.
Abdurrahim Karakoç, şair bir sülaleden geliyordu. Abdurrahim ve Bahattin Karakoç’un kardeşleri olan Ertuğrul Karakoç’ta şair. Dedelerine kadargidiyor, şiir ile sevdalı olmaları.
Maraş boşuna şairler şehri diye anılmıyor. Karakoç kardeşler gibi: Necip Fazıl Kısakürek, Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Rasim ve Alaaddin Özdenören gibi ikiz kardeşler Maraş’ın toprağından yetişmiş olan şair ve yazarlardır.
Bu yüzden Maraş’ta beş evin kapısını çalmış olsanız, beş evin birinden şair çıkar sözü boşuna söylenmemiş olsa gerek.
Abdurrahim Karakoç’un Ağabeyi, Bahattin Karakoç ile yıllar önce Ankara, Türkiye Yazarlar Birliğinde tanışmak nasip olmuştu. Mütevazi, çok hareketli, şaka yapmayı seven, gençlere arkadaş gibi davranan birisiydi. Zaman zaman Ankara Türkiye Yazarlar Birliğine gelirdi. Şiir üzerine sohpetler yapmayı çok severdi. Adeta şiir ile yatıyor kalkıyor gibiydi. ‘Bir Çift Beyaz Kartal’ isimli şiir kitabını hediye etmişti. Kitaplarımın arasında o şiir kitabı hala duruyor.
Bahattin Karakoç uzun yıllar zorluklar ile baş ederek ‘Dolunay’ isimli dergiyi çıkartarak sevenlerin yollarını birleştirerek bir boşluğu doldurmayı başarabilmiştir.
Yine tek başına Dolunay şiir şölenine imza atarak, gayretleriyle Maraş’taki şiir damarını beslemeyi bilen bir şair olmuştur.
Maraş artık bu özelliğinden dolayı tabir yerinde ise: Şiirin başkenti olarak anılır hale gelmiştir.
Abdurrahim Karakoç, sadece fikir şiirleriyle değil, duygu şiirleriyle de değişik kesimler tarafından da takdir edilen sevilen bir şairdi.
Edebiyat üzerine, şiir üzerine fikir üretenler onun için ‘Sassız Halk Şairi’ aşık tarzının 20. yüzyıldaki sürdürücüsü gibi ifadeler kullandılar.
Kişiliği üzerine efendi, alçakgönüllü, çilekeş, en yürekli şair gibi tanımlamalarda bulundular.
Şiirlerinde insanı etkileyen bir ifade gücüne sahip bir şairdi.
İşte Türkü olarak söylenen o güzel ‘Mihriban’ şiiri…

 

Sarı saçlarına deli gönlümü,
Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor, belleme ölümü,
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

Yar deyince kalem elden düşüyor,
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor.
Lambada titreyen alev üşüyor,
Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban.

Önce naz, sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler, asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban

Tabiplerde ilaç yoktur yarama,
Aşk deyince ötesini arama.
Her nesnenin bir bitimi var ama.
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban

Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kör düğüm baştan sona tamamı
Çözemedim, çözülmüyor Mihriban…

Bu güzel mısraların sahibi, Abdurrahim Karakoç, en yürekli şair artık yazamayacak. Oysa gittikçe kötülerin itibar gördüğü, kötülüğün kol gezdiği bir Dünyada, onun gibi yürekli bir şaire ne kadar da ihtiyaç var.
Yeri doldurulması zor olan bir boşluk bıraktı, ne yazık ki! Artık aramızda fizik olarak yok ama, ruh dünyasından  kitaplara dökülen mısraları ile daima kötülere ve kötülüğe karşı verilmesi gereken cevabı o güzel mısraları ile yine o vermiş olacaktır.
Başta Bahattin Karakoç Ağabey olmak üzere tüm yakınlarının ve Türk milletinin başı sağ olsun.
Allah rahmet eylesin.