‘’Cumhuriyet’in II. Yüzyılında Reklam Yolculuğu’’ başlıklı panelde sektörün tecrübeli isimleri bir araya geldi. Gelecekte reklamcılığın nereye evrileceğinin konuşulduğu panelde yapay zekanın reklamcılığa hız kattığı ifade edildi.

İstanbul Aydın Üniversitesi, İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü tarafından düzenlenen ve Reklamcılık Vakfı ve Reklamcılar Derneği’nin desteklediği panelde Reklamcılık Vakfı Başkanı, WPP Türkiye Strateji ve İş Geliştirme Genel Müdürü Aslıhan Anarat, Medina Turgul DDB Reklam Ajansı Baş Strateji Sorumlusu Berkant Avcı ve VML Reklam Ajansı Baş Strateji Sorumlusu Fatih Tüylüoğlu panelist olarak yer aldı. Gerçekleşen panelin moderatörlüğünü İAÜ Reklamcılık Bölümü Başkanı Doç. Dr. Gonca Yıldırım Öge yaptı.

Açılış konuşmasını Doç. Dr. Gonca Yıldırım Öge’nin yapmasının ardından Berkant Avcı, Türkiye’de reklamcılığın kısa bir tarihçesini anlattı. Avcı, reklamcılık tarihinin aslında Cumhuriyet tarihiyle eş zamanlı olduğunu, özellikle ilk yıllarda reklamın halkı bilinçlendirmek, bilgilendirmek, eğitmek gibi bir misyonu olduğunu vurguladı.

Cumhuriyet’in 100. yılı sebebiyle ve diğer özel günlerde yapılan reklamlardan yola çıkarak, marka ve tüketicilerin tutumlarının konuşulduğu panelin ilk bölümünde Berkant Avcı, Türkiye ve dünyadaki tüketici tutumlarının son yıllarda markaların toplumsal rolüne odaklandığını, iletişimcilerin yaptıkları reflekslerle markaların da bu yönde faaliyet gösterdiğini, tüketicilerin bilinçlenmesinden dolayı marka ehliyeti, samimiyet ve sağduyunun önem taşıdığını belirtti.

Yapay zeka reklamcılığa hız kattı

Gelecekte reklamcılığın nereye evrileceği ve yapay zeka konusunda reklamcıların aldığı refleksler konusunda değerlendirmelerde bulunan Berkant Avcı, “Yapay zekanın şu anda belirsizlik noktası var. Bu belirsizlikte ya savaşacağız ya kaçacağız. İkisini de doğru bulmamakla birlikte görmemezlikten gelmek de doğru değil. Internet ilk çıktığında da insanlar benzer tepkiler vermişti. İnsanlar bilgisayarın, internetin işlerini ellerinden alacağını düşünmüştü. Ama işler dönüşüyor. Bazı meslekler hayatımızdan çıkarken yenileri geliyor. Reklamcıysanız eğer, sürekli günceli takip etmek zorundasınız. Yeniliklerden korkamıyorsunuz. Yapay zeka, örneğin alt yapısı tam oturmamış metaverseden çok farklı. Yapay zeka çok daha uygulanabilir ve hayatımızı kolaylaştırmaya dönük çok fazla araca sahip. Yapay zekanın arkasında hala insan var. Önemli olan yapay zekanın amacını ve faydasını görebilmektir. Bugün bir reklam ajansında yapay zeka, pek çok şeyi çok daha hızlandırabiliyor, örneğin hayal ettiğimiz bir görseli yapay zeka ile daha çabuk ortaya çıkarabiliyoruz” dedi.

Fatih Tüylüoğlu da yapay zeka çerçevesinde reklamcılığın geleceği konusunda “Hayatın içine giriyorsa o teknoloji yürüyecek demektir. Önemli olan yapay zekanın fonksiyonlarını doğru kullanabilmektedir. Yapay zeka üç günde çizilebilen bir illüstrasyonu birkaç dakikada çizebilir, bir markanın bir aylık sosyal medya postunu hemen çıkarabilir. Evet bu durum bazı kişilerin işine son verebilir ama eminim ki yeni iş fırsatları da oluşturacaktır” şeklinde konuştu.

“Milli günlerin kutlanmasında samimiyet gerekir”

Markaların, ülkelerin milli ve önemli günlerinde reklam vermesinin ve kutlamasının samimiyetle ilgili olduğunun altını çizen Aslıhan Anarat, markanın geçmişteki yaptıkları ile bugün yaptıklarının örtüşmesi gerektiğini belirtti. Anarat, “Belli konular ve olaylar hakkında hiç konuşmayan bir markanın durup dururken konuşması samimiyeti ile ölçülmektedir” dedi. Küresel olarak artan sorunlar karşısında markalara önemli sorumluluklar düştüğünü, sürdürülebilirlik çerçevesinde ajanslara ve reklam verenlere eğitim verdiklerini söyleyen Anarat, “Bir marka, bir brief verdiğinde dünya için anlamlı olan ve fark oluşturacak konulara dokunuyor mu diye sormamız gerekiyor. Örneğin aşırı tüketim konusuna dokunabiliyorsak, bir cümle bile söyleyebiliyorsak bir şeyler değiştirebiliriz. Bir bulaşık deterjanı bulaşıkları nasıl iyi temizlediğini değil de suyunuzu boşa harcamayın çünkü kaynaklarımız tükeniyor diyerek bir davranış değişikliği oluşturabilir” şeklinde konuştu. Anarat, reklamcıların özellikle krizler döneminde büyük sorumluluklar taşıdığını dolayısıyla Reklamcılık Vakfı olarak ülkedeki sorunlara ilişkin reklam ajanslarına araştırma verileri sunduklarını ve proaktif davranabilme noktasında paylaşımlarda bulunduklarını söyledi.

“Kriz dönemlerinde çok zor da olsa sağduyu önemlidir”

Reklamcılığın toplumsal, siyasi, ekonomik birçok faktörden etkilendiğini belirten Fatih Tüylüoğlu, kriz dönemlerinde markaların planlı hareket etmesi gerektiğini ve krizlere karşı sağduyulu olunması gerektiğini ifade etti. Tüylüoğlu, “Kriz vakasına göre kafası rahat olan markalar var rahat olmayan markalar var. Maalesef krizlerimiz bile çeşitli sebeplerle ülkemizi bölebiliyor. Örneğin depremde GSM operatörleri gelen tüm eleştirilere karşı bir süre tepkisiz kaldılar, cevap veremediler. Bütün operatörler için çok zor günlerdi. Bir GSM operatörünün CEO’su çıkıp bir açıklama yaptı ki zaten yegane açıklama oydu. Sebeplerini teker teker anlattı. Bazen sebeplerin teker teker açıklanması bile çok zordur. Kriz döneminde markaların yapıcı ve sağduyulu olarak hareket etmesi önemlidir” dedi.

“Z kuşağı, dünyayı kurtarmak zorunda değil”

Z kuşağının kendisine büyük haksızlık edildiğini ve kendilerine dünyayı değiştirmek adına çok önemli sorumluluklar yüklendiğini düşündüğünü belirten panelistler, Z kuşağının, dünyayı kurtarmak zorunda olmadığını, hatta kuşak ayrımı yapmanın doğru olmadığını, karşılıklı olarak her neslin birbirini anlaması gerektiğini belirttiler. Panelistler, reklamcılığa adım atacak gençlere; kendilerini doğru ve etkili olarak anlatmaları, yenilikleri takip etmeleri, yetenekleri doğrultusunda alanlara yönelmeleri konusunda önerilerde bulundurlar.

Kaynak: İHA