III. Kültür Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumunda teknolojide çığır açan yapay zeka ile ilgili de değerlendirmelerde bulunuldu. Konuşmacı olarak katılım sağlayan Dr. Emrah Aktürk, yapay zekanın telif hakları üzerine ülkelerin farklı sistem ve kararları benimsediğini belirterek, “Şuan dünyada tartışma konusu; eser niteliğiyle alakalı uygulamaların karşılaştırılması. Örneğin; İngiltere diyor ki bilgisayar ve yapay zekanın ürettiği her şeyi eser olarak kabul edebilirim. Biz de bu görüşü kabul etmeliyiz” dedi.

Doğuş Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen "III. Kültür Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumu" 2’nci gününde devam ediyor. Sempozyuma katılan Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Emrah Aktürk, yapay zekanın telif hakları üzerine değerlendirmelerde bulunarak, “ Yapay zeka ürününe kim fikir koyduysa eser sahibi kabul edilsin” dedi.

Doğuş Üniversitesi, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) ve Telif Hakları Derneği’nin işbirliğiyle düzenlenen 3. Kültür Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumu 2’nci gününde devam ediyor. Sempozyuma konuşmacı olarak katılım sağlayan Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Emrah Aktürk, yapay zekanın telif hakları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Konuya ilişkin ülkelerin farklı sistem ve kararları benimsediğini belirten Aktürk, “Şu an dünya da tartışma konusu; eser niteliğiyle alakalı uygulamaların karşılaştırılması. Örneğin; İngiltere diyor ki bilgisayar ve yapay zekanın ürettiği her şeyi eser olarak kabul edebilirim” dedi.

“Şu an dünyada tartışma konusu eser niteliği ile alakalı uygulamaların karşılaştırılması”

Dr. Emrah Aktürk, “2000 yıllardan sonra tamamen sağlık, eğitim ve turizm gibi her alanda yapay zeka ürünlerini görmekteyiz. Yapay zeka ile alakalı temel konu, yapay zeka ürünlerinde eser niteliği var mıdır yok mudur? Eser sahibi kimdir? Burada temel konu aslında yapay zekanın ürünlerinin eser olarak nitelendirilmesi için genel hukukta, uluslararası hukukta eserin ne olduğunu ortaya koyup ona göre yapay zeka üzerinden değerlendirmek lazım. Eser hususiyeti bir kişiye ait olan orijinalliği bir insan düşüncesi olan şeyleri diyoruz, zaten telif hakkı işte bu eserleri ve eser sahibi korumak için oluşmuş haklardır. Şu an dünyada tartışma konusu eser niteliği ile alakalı uygulamaların karşılaştırılması. Örneğin; İngiltere diyor ki, ben bilgisayar ve yapay zeka olarak kabul edebilirim, burada eser olarak kabul edebilirim ancak diyor eser bitikten sonra ona yarar sağlayan kişi onu sahibidir. İngiltere böyle bir çözüm buldu. Bu çözüme Yeni Zelanda, şu an İrlanda’da aynı çözümü uyguluyor. Almanya ne yapıyor Almanya, ‘insan katkısı olması lazım net olarak fikri bilinç olmadığı sürece ben yapay zekanın ürettiği ürünlere eser demem, hususiyet şartı önem arz ediyor’ diyor. Ülkemiz ise diyor ki; Avrupa Birliği gibi Almanya gibi düşünüyor yapay zekanın ürettiği eserlerle ilgili bir husus yoktur. Bir insan katkısı yoktur insan katkısı olmadığından kaynaklı olarak, biz buna eser diyemeyiz telif olarak koruyamayız diyor” dedi.

“Bu ürünler kim emek harcadıysa, kim bu ürünlerde fikir koyduysa eser sahibi kabul edilsin”

Sözlerine devam eden Aktürk, “Çözüm noktasındaki temel husus şu, yapay zeka bunun sahibi olabilir mi? Yapay zeka biliyorsunuz bir yazılım aslında bir konuyu çözmek için yazılım algoritma ile birlikte çalışıyor ama yapay zeka kişi kazandırmak sonucu değil şimdi o eserin sahibi yapay zeka derseniz bu eserle alakalı hak ihlali olduğunda bu durumda yapay zeka nasıl taraf olacak, nasıl sorumlu olacak, hak ihlali olması başlı başına başka bir sorun. Biz diyoruz ki çözüm yolu olarak İngiltere’nin bu çözüm önerilerinin başlangıçta kabul edelim diyelim ki üretilen bütün ürünler eser olarak kabul edilsin. Bu ürünler kim emek harcadıysa, kim bu ürünlerde fikir koyduysa, kim bu ürünleri çıkarmak için çaba harcadıysa onu eser sahibi kabul edelim. Yatırımcı bizzat kişisel özelliklerini katıyorsa evet yapay zekada eser sahibi olabilirsin onu da koruyalım ama bizim ülkemizde şu an böyle bir çalışma yok” diye konuştu.

Kaynak: İHA