Smithsonian Ulusal Hayvanat Bahçesi ve Koruma Biyoloji Enstitüsü’ne göre, aerodinamik gövdeleri, uzun bacakları ve eşsiz pençeleri ile çitalar, 96 ila 112’kmlik hızıyla dikkat çeken oldukça güçlü etoburlardır.

Çitalar Ne Kadar Hızlı Koşar? Fiziksel Özellikleri

Yetişkin çitalar, ortalama olarak 77 santimetre omuz yüksekliğine ve baştan ayağa 112 ila 142 cm uzunluğundadır, kuyrukları ise 60 ila 90 santimetre arası uzunluklara ulaşabilir. Genelde bu büyük kediler 35 ila 65 kilogram arasında bir ağırlığa sahiptir.

Çitalar uzun, güçlü bacaklara ve esnek omurga yapısına sahip ince gövdesi bulunan bir hayvandır. San Diego Hayvanat Bahçesi’ne göre bu tür özellikler, bu hızlı koşucuların uzun vücutlarını daha da esnetmelerine ve her adımlarında geniş bir zemini kaplamalarını sağlıyor (adım başına yaklaşık 6 ila 7 ​​metre). Çitaların sadece 2,5 saniyede 0’dan 72’kmlik hıza ulaştığı biliniyor. Karşılaştırma olması amacıyla, dünyanın en hızlı arabalarının 3,5 saniyede 0’dan 100’kmlik hıza ulaşabildiğini belirtmeliyiz.

Çitalar, vücut ağırlıklarını dengeleyen uzun kuyrukları sayesinde havada çok hızlı dönebilirler. Köpek pençelerine benzeyen yarı geri çekilebilir pençeleri, sprintler ve ani dönüşler sırasında mükemmel bir çekiş gücü sağlar.

Çitaların sahip olduğu benekli kürk, dinlenirken, avını takip ederken ve avcılardan saklanırken kamufle olmasına yardım eder. Çitalar ayrıca yüzlerinde, gözlerinden ağızlarına kadar uzanan siyah (gözyaşı benzeri) çizgiler içerir.

Çitalar Nasıl Davranışlar Sergilerler ve Ne Yerler?

Dişi çitalar genellikle yalnız olma eğilimindeyken, erkekler genelde diğer erkeklerden oluşan gruplar halinde yaşamayı tercih eder. Dişiler erkeklerle yalnızca çiftleşirken bir araya gelir, devamında ise yavrularını kendi başlarına büyütürler.

Nasıl ürerler kısmına gelecek olursak ise dişi çitaların gebelik süresi yaklaşık 3 aydır ve ortalama 3 ila 5 yavru doğururlar. Yavrular doğduklarında 150 ila 300 gram ağırlığındadır, büyük çoğunluğu yeni doğmuş ev kedisi boyutunda doğar. Yavrular, boyunlarında ve omuzlarında “manto” adı verilen ve yaşlandıkça kaybolan tüm benekleriyle ve uzun yeleleriyle doğarlar.

Yavrular yaklaşık 6 aylık olduklarında, anne onlara aslan ve sırtlan gibi avcıları avlamayı ve bunlardan kaçınmayı öğretmeye başlayacaktır. Anne, yırtıcılardan kaçınmaya çalışırken yavrularını hareket halinde tutacaktır. Anneler yavrularıyla birlikte yaklaşık 18 ay yaşarlar ancak buna rağmen anneleriyle birlikte olmaları, yavruların yüzde 70’inin aslanlar ve yırtıcılar tarafından avlanmasına engel olamıyor.

Çita yavrusu 6 ila 8 aylık olana kadar birlikte kalma eğilimindedir, daha sonra kız kardeşler grubu terk ederek kendi başlarına yaşamaya başlarlar. Erkek kardeşler ise bölgelerini daha iyi koruyabilmeleri için koalisyon adı verilen iki veya üç kişilik gruplar halinde bulunma eğilimindedir. Erkeklerin yalnız yaşaması pek rastlanan bir durum değildir, çünkü tek başlarına uzun süre hayatta kalamazlar. Eğer başarırlarsa çitalar vahşi doğada 12 yıla kadar yaşarlar (hayvanat bahçelerinde ise bu süre 17 yıla kadar uzayabilir).

Smithsonian’a göre, erkek çitalar 2 yaş civarında cinsel olgunluğa ulaşıyor. Erkekler grup olarak büyük alanlarda hakimiyet kurmayı ve daha riskli bir yaşamı tercih ederler. Dişiler ise genelde eve biraz daha yakın dururlar, ancak kendi başlarına yaşarlar. Birincil besin kaynağı olan ceylanların göç yolunu takip ederler ve genel besinleri bunlardır.

Şafak vakti ve alacakaranlıkta çitalar, zamanlarını avlarını takip ederek ve yakalayarak geçirirler. Diğer büyük kedi türlerinin aksine çitalar saldırırken ilk olarak boğazı hedeflemezler. Bunun yerine, hızlıca koşabilir ve hayvanın üzerine atlayıp ve onu devirebilirler. Daha sonra güçlü çeneleri ile boğazlarına yapışarak avlarını boğarlar. Çitalar genellikle diğer hayvanların avlarına karışmaması için onları saklamaya çalışırlar. Ancak bu konuda pek iyi değiller ve akbabalar ve diğer hayvanlar genellikle çitaların avlarını çalar.

Çitaların avları genelde ceylan, tavşan, antilop yavruları, yaban domuzu ve kuşlar gibi küçük ila orta boy hayvanlardan oluşur.

Birçok büyük kedi cinsinin aksine çitalar kükreyemez ancak ev kedileri gibi mırıldanabilirler. Aslanlar, kaplanlar ve leoparlar gibi diğer büyük kedilerle karşılaştırıldığında çitaların geniş bir kelime dağarcığı vardır. Mırıldanmaya ek olarak, cıvıldama (kuş cıvıltısı veya köpeğin havlamasına benzer); kekemelik (kısa, bağlantısız bir inilti); tıslama; ciyaklama (1,5 kilometre öteden duyulabilen yüksek sesli cıvıltı); ve bir ev kedisinin miyavlamasına benzer bir “eeaow” sesi.

Her seslendirmenin belirli bir anlamı bulunur, örneğin çeşitli cıvıltı türleri yavrularına talimat veren bir anne veya bir erkeği çiftleşmeye çekmeye çalışan bir dişi olabilir.

Çitalar Nerede Yaşar, Nesilleri Tehlikede Mi?

Çitalar, özellikle Kuzey kesimleri olmak üzere Afrika’da bulunur; Sahel (kuzeyde Sahra ile güneyde Sudan Savanası arasındaki geçiş bölgesi); Afrika’nın doğusunda ve güneyinde dağılmış durumda. Ayrıca İran’da da nesilleri tükenmek üzere olan küçük bir çita nüfusu yaşıyor.

Çitalar çeşitli ortamlarda yaşamlarını sürdürebilirler. Afrika Yaban Hayatı Vakfı’na göre, çitalar kuru ormanlarda, otlaklarda, açık ovalarda ve geniş çöllerde bulunabilir. Bu büyük kedigiller hayatta kalmak için fazla suya ihtiyaç duymazlar (ihtiyaç duydukları şeyin çoğunu yemek yerken alırlar).

Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin raporlarına göre çita türlerinin birçoğu tehlike altında olarak görülüyor. Günümüzde tüm çita popülasyonları düşüşte ve toplam nüfusun 7.000’den az olduğu tahmin ediliyor.

Smithsonian’ın raporlarına göre, 1900’lerde Batı Asya’da ve Afrika’da yaşayan en az 100.000 çita vardı. Günümüzde ise bu kedilerin nesli, geçmişte bulundukları ülkelerin yüzde 13’ünde tükenmiş ve orijinal yaşam alanlarının yüzde 90’ını kaybetmiş durumda. En büyük çıta nüfusu günümüzde, Namibya’da yaklaşık 2.500 kişilik bir gruptan oluşuyor.

Afrika Yaban Hayatı Vakfı’na göre, çitaların nüfusundaki bu aşırı düşüş, habitat kaybı, insan çatışmaları, yasadışı ticaret ve kaçak avlanma gibi sorunlarla ilişkilendiriliyor.

Nüfusun yeniden büyümesine yardımcı olmak için koruma çalışmaları devam ediyor. African Wildlife Foundation ve Cheetah Conservation Fund gibi gruplar, çitaların insanlarla birlikte yaşayabilmesi için çözümler oluşturmak amacıyla, çita popülasyonlarının yakınındaki topluluklarla yerel olarak çalışmalar yürütüyor. Güney Afrika başta olmak üzere birçok yerde bu faaliyetler aralıksız sürdürülüyor.

San Diego Hayvanat Bahçesi ve Smithsonian Ulusal Hayvanat Bahçesi gibi hayvanat bahçelerindeki tutsak yetiştirme programları, çita popülasyonunun büyümesine yardımcı olmak için çalışıyor. Bu kapsamdaki programlar ayrıca vahşi çita popülasyonları içindeki genetik çeşitlilik eksikliğinin de üstesinden gelmeye çabalıyor.

Kaynak: Haber merkezi