Birçoğumuz bu cümleyi duyunca bu kelimelerin ilk bakışta aynı anlama geldiğini düşünebilir. Bu kısmen doğru olsa da, aralarında kavram ve uygulama bakımından çok farklılıklar vardır. Bu konu ile iştigal eden ve yakından ilgilenenler ne demek istediğimi anlamışlardır. Buradaki esas amacım; bu kelimelerle nelerin ifade edildiğinin herkesçe anlaşılmasıdır.
Eğitim: Aynı şeyi öğretmek ve aynı şeyi aynen ezberletmek sisteminin veya kuralının adıdır. Bu sisteme dayalı kurumsallaşmaya ise, kurumsal eğitim sitemi denir. Tek düze basit bir sitem olup uygulaması kolaydır. Bu sitemde eğitilen sürece dahil edilmediği gibi, verileni almak sorunda olup, sadece verilenin sorgusuz doğruluğundan sorumlu tutulmaktadır.
Öğretim: Bilgilendirmeye, araştırmaya, sorgulamaya ve düşünmeye dayalı bir sistem olup, özgürlük içerir. Bilgide, bilginin nasıl üretileceğini öğreten sistemdir. Bu tanımlar kapsamında ülkemizdeki eğitim ve öğretim sitemini şimdi daha iyi değerlendirebilirsiz. Veya en azından ardaki farkı biliyorsunuz. Eğitim bireye ve topluma alışkanlık kazandırılması gereken alanlarda uygulanır. Öğretim ise, kurumsal olarak bir milletin ilerlemesinde, çağdaşlaşmasında ve yükselmesinde ana kaldıraç olarak görev alır. Soran, sorgulayan, araştıran, eleştiren, özgür düşünen ve düşüncesini paylaşan birey ve toplum oluşturur. Hedefi bireyi ve toplumu sürekli öğrenmeye ve gelişmeye teşvik etmektir. Bu sistem toplumda bireylerin farklı düşünce üretmelerine imkan sağladığı için olası bir sorununda farklı çözümlerine zemin hazırlar. Her faklı düşünce yeniliğin temel taşını, oda bireysel ve toplumsal kalkınmanın alternatif seçeneklerini oluşturur. Her birey birbirine göre düşünmeyi değil, kendisine göre özgürce düşünmeye yönelir. Tek düze eğitim sisteminde toplumun bir ferdi olan birey bütün bu kişisel ve toplumsal gelişmelerden mahrum bırakılmış herkesin birbirine göre düşünme sistemine veya düzenine tabi olmuştur. Diğer bir ifade ile bir kişi ait olan bir görüşün toplum içerisindeki tekrarıdır. Sağlıklı bir toplumun oluşabilmesi için, birisine göre düşünmenin yerini herkesin kendisine göre düşünme seçeneği almalıdır. Tek düze eğitim birey ve toplumları uzun vadede çöküşe, bozulmaya ve yıkama götürürken özgün ve özgür öğretim bireyi ve toplumu ileriye huzur ve aydınlığa götürür.
Değerli Okuyucular, bütün bu bilgiler doğrultusunda şunu açıklıkla ifade etmem gerekir ki, bilime değer veren toplumlar dünyada hep yöneten vermeyenler ise hep yönetilenler olmuştur. Biz bu gerçeği ne zaman idrak edeceğiz. Bizim eğitim ve öğretim sistemimizde her zaman ya öğrenci ya da öğretmen suçlu bulundu kimse sistemi veya uygulamaları sorgulamadı. Her türlü üretim bilimden fenden teknolojiden geçtiğine göre, ülke olarak bilime her şeyden çok önem vermeliyiz. Öğretmenlerimize hak ettikleri değeri ve maddi imkanları sağlamalıyız ki, onlarda devletine, milletine faydalı nesiller ve bireyler yetiştirsinler. Toplumun temel ihtiyacı bilimdir. Makalemi Mustafa Kemal Atatürk”ün şu veciz ifadesi ile bitirmek istiyorum; “ Dünyada her şey için, yaşam için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlık, bilgisizlik, doğru yoldan çıkmışlıktır.” Bu bağlamda Üniversite sınavına giren tüm öğrencilerimize üstün başarılar dileklerken, onların yetişip bugünlere gelmelerinde emek ve fedakarlıklarını esirgemeyen, her anlamda onların ülkemiz adına, milletimiz adına faydalı birer birey olmaları için gayret gösteren katkı sağlayan ebeveynlerine sonsuz minnet ve teşekkürlerimi arz ediyorum.