İslamiyette zekata bağlı olan mallar şu şekilde belirtilebilir:

Mal, "Emval-ı batıne - Zahire vara (kapalı ve açık mal)" adı altında iki kısımdır. Yazarkasa ve dükkânlarda bulunan mallar “emval-ı batıne”dir. Saimi adı verilen hayvanlar (yılın büyük bölümünde kırda otlanarak beslenir), toprak gelirinin bir kısmı, madenler, yer altı hazineleri ve vergi malları "imval-ı zahire" kapsamına girer. Hepsi bir dereceye kadar zekata bağlıdır.

Bâtınî mallarda zekat, sahiplerinin dini anlayışına bırakılmıştır. Bu zenginler, mallarından diledikleri fakir ve muhtaçlara zekât verebilirler.

Zekata Bağlı Olan Mallar Nelerdir?

Devlet, özel kurumlar aracılığıyla, zahir (açık) mallardan belli sınırlar içinde zekat (vergi) toplar ve bunları belli yerlerde harcar. Bu görevlilere "Amil, Sai, Aşir" gibi isimler verildi. Eskiden tüccarları eşkiya ve saldırılardan korumak için zekat alınması uygun görülen yerlere "Aşir" adı verilen bir grup memur atanırdı. Bu görevliler, Müslümanlardan nisap miktarı kadar mal ve paranın kırkta birini toplarlar ve yıl sona erdi.

Ancak o mal sahipleri, oradan çıkmadan önce yerinde zekat verdiklerini, malın borcu olduğunu, malın ticari mal olmadığını veya zekatının başkası tarafından alındığını söylerlerdi. Bu kapsamda "Âşir” tarafından toplanıldığını söyleyenlerden beyanları aksi olmadıkça zekât alınmazdı. O memurlar tüccarlarla beraber olup çabuk bozulan sebze, taze hurma ve yaş üzümden zekât almazlardı, bunların değeri nisap miktarından fazla olsa bile! Müslüman ülkelerde tüccarlar, gümrükte mal üzerinden ödedikleri vergileri zekatlarına sayabilirlerdi.