Ancak bu özel gün, yalnızca bir kutlama değil; sağlık sektöründeki sorunların dile getirildiği, daha iyi çalışma koşulları ve sağlık hizmetleri için çözüm arayışlarının öne çıktığı önemli bir platform olma niteliği de taşıyor.
Modern tıp eğitiminin temelleri, Osmanlı padişahı II. Mahmud döneminde, 14 Mart 1827’de atıldı. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi’nin girişimleriyle kurulan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, Türkiye’de tıp alanında bir dönüm noktası oldu. O tarihten bu yana sağlık sektörü büyük gelişim gösterse de çalışanların karşılaştığı zorluklar giderek artıyor. Uzun ve yorucu mesailer, sağlıkta şiddet, pandemi gibi krizler ve yetersiz çalışma koşulları, sağlık çalışanlarının en büyük sorunları arasında yer alıyor.
Bugün doktorlardan hemşirelere, paramediklerden sağlık teknisyenlerine kadar birçok sağlık çalışanı, insan hayatını korumak adına büyük bir özveriyle görev yapmaya devam ediyor. 14 Mart Tıp Bayramı, bu mücadelenin önemini vurgularken, sağlık alanındaki yapısal sorunlara dikkat çekmek açısından da kritik bir gün olarak değerlendiriliyor.
Sağlık çalışanları, verdikleri hizmetin yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda büyük bir fedakârlık gerektiren bir sorumluluk olduğuna dikkat çekiyor. 14 Mart, bir kutlama olmanın ötesinde, onların seslerinin duyulması ve hak ettikleri koşullara kavuşmaları için bir fırsat olarak görülüyor.