Eskişehir'de yaşanan olayla ilgili, 6 yaşındaki Elif Nur Tiftik'in ölümüne neden olduğu iddiasıyla yargılanan üç tutuklu sanıktan biri olan amca Sezer Tiftik, suçlamaları reddetti ve şunları söyledi: "Elif Nur zayıf bir kızdı zaten. Eve geldiğim zamanlarda öyle bir zayıflama ya da anormallik görmedim. Ben böyle bir konudan yargılanmaktan hoşnut değilim."
Diğer iki sanık olan halası Deniz Tiftik ve babaannesi Cihangül Kurumlu da suçlamaları reddetti.
Olay, Tepebaşı ilçesinde yaşayan Sibel-Gökhan Tiftik çiftinin geçen yıl çeşitli suçlardan tutuklanması sonucu ortaya çıktı. Çocukları Elif Nur ile Y.T. (10) ve M.T. (13) ise aynı mahallede yaşayan halası Deniz Tiftik, amcası Sezer Tiftik ve babaannesi Cihangül Kurumlu'nun evine bırakıldı. Elif Nur, evde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı, ancak kurtarılamadı. Elif Nur'un ölümüyle ilgili şüpheler üzerine soruşturma başlatıldı ve bu üç şüpheli tutuklandı.
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Elif Nur'a yönelik 'çocuğu canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası talep edilirken, diğer iki kardeşe yönelik 'eziyet' suçlamasıyla 6 yıldan 16 yıla kadar hapis cezası istendi.
Davanın ikinci duruşmasında sanıklar, savunma yapmak için duruşmaya katıldılar. Amca Sezer Tiftik suçlamaları kabul etmedi ve yeğeni Elif Nur'un zayıf bir yapıya sahip olduğunu iddia etti. Amca Sezer Tiftik, “Yeğenlerim için oyuncaklar ve akülü arabasına kadar aldım. Benim orada olduğum sürüce yeğenlerimde herhangi bir anormallik görmedim. Yeğenlerimi dövmedim aç bırakmadım. Evde birkaç ay kaldım ama eve gelip para bırakıp ihtiyaçlarını karşılayıp gidiyordum. Evde sabit olarak kalmadım. Elif Nur zayıf bir kızdı zaten. Eve geldiğim zamanlarda öyle bir zayıflama ya da anormallik görmedim. Ben böyle bir konudan yargılanmaktan hoşnut değilim. Benim olayla ilgim yoktur. Yeğenim öldüğünde Antalya’daydım” dedi.
Elif Nur'un babaannesi Cihangül Kurumlu, suçlamaları kabul etmedi ve mahkemede şunları ifade etti: "Hiçbir zaman ben onların bakımını üstlenmedim. 3-5 yıldır, Esentepe Mahallesi'ndeki evimde yalnız kalıyordum. 3 torunuma kimin baktığını, bakımını kimin üstlendiğini bilmiyorum. Olayla bir alakam yoktur, bir sorumluluğum bulunmamaktadır. Ben Deniz'in bir ara çocuklara baktığını duymuştum fakat Sezer'in çocukların bakımı ile ilgilendiğini ve üstlendiğini duymadım. Deniz'in kaldığı eve bir kere gitmiştim. Gittiğim zamanı hatırlayamıyorum. O zaman çocuklarda herhangi bir anormallik görmedim. Elif Nur'un ölümü, diğer 2 torunumun yaralanması ile ilgili herhangi bir eylem içine girmedim. Olaylarla bir alakam yoktur. Çocuklara Deniz bakıyordu. Elif Nur cezaevinden bana teslim edilmişti. Elif Nur'u aldıktan sonra Deniz'e teslim ettim."
Elif Nur'un halası Deniz Tiftik, çocuklara eziyet iddiasını kabul etmedi ve şunları ifade etti: "Elif Nur'un ölümüyle ilişkim yok. Akşam en son mandalina yemişti, sonra uyudu. Elif Nur, benim odamda yatıyordu, sabah 4 gibi öksürme sesine uyandım ve ambulansı aradım. Elif Nur'u kucağımda ambulansa götürdüm, ben de ambulansla beraber hastaneye gittim. Elif Nur ambulanstayken öldü. Bildiğim bir hastalığı yoktu. Benim baktığım 8 aylık dönemde hiç hastalanmadı ve herhangi bir anormallik yoktu. Elif Nur'un açlıktan öldüğü iddiasını kabul etmiyorum, hiç aç bırakmadım. Elif Nur merdivenden düştüğü için yaralanmıştı, ondan olabilir. Yiğit'in köpeği vardı, onun yaralanması köpekten kaynaklıdır."
Mahkeme, duruşmada çocukların evden çıkışını engellemek için kapıya asıldığı iddia edilen çan fotoğraflarını gösterdi. Sanıklar evde çan olmadığını iddia ederek görmediklerini belirtti. Deniz Tiftik ise çanın ne olduğunu bilmediğini söyledi ve "Odanın kapı koluna asılı çan benim evimde yoktu, çanın ne olduğunu da bilmiyorum. Olay yeri inceleme raporunu da kabul etmiyorum" dedi.
İddianamede İstanbul Adli Tıp Kurumu 1'inci Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuna göre,
“Elif Nur Tiftik ve mağdurlar M. ve Y.'nin bakımını üstlendikleri, hatta bakımları nedeniyle sosyal yardım aldıkları, ancak maktul ve mağdurların insani şartlarda ve insani koşullarda yaşamadıkları, çatı arasında, soğuk bir ortamda, eşyasız, çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimine uygun olmayan koşullarda yaşadıkları, ayrıca odadan ayrılmalarına engel olacak şekilde kapıya çan bağlamak suretiyle kapının açılmasından şüphelilerin haberdar oldukları mağdur çocukların ve maktulün günlerce ve hatta haftalarca herhangi bir besin maddesi yemeden çatı arasında kaldıkları tespit edildi.”
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adli Tıp Kurumu Bölümü tarafından hazırlanan raporda, diğer iki kardeşin yaşlarına göre yetersiz beslendikleri ve gelişimlerinde gerileme olduğu belirtiliyor. İddianamede ifade edilen iddialara göre, şüpheliler, çocukların durumuna aldırış etmeksizin kendi uygun koşullarda ve yeterli beslenme imkanlarına sahipken, maktul ve mağdurları kasıtlı olarak bu olanaklardan mahrum bıraktılar. İşledikleri suç nedeniyle, şüphelilerin kanunun öngördüğü en üst ceza sınırlarına tabi tutulmaları gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, şüphelilerin, maktulün kardeşlerine karşı çocuğa eziyet suçunu işlediklerine dair kamu davası açmak için yeterli kanıt ve kanaat bulunduğu ifade edilmektedir.