Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarında satır başları şöyle;

Cumhuriyet Bayramı'nı bir kez daha tebrik ediyorum. Türkiye'nin gelişmesi kalkınması için samimiyet ile çalışan herkese ülkem adına teşekkür ediyorum. Gerek telefon ile arayarak gerek mesaj yolu ile Cumhuriyet'in 100.  yılını kutlayan devlet adamlarına teşekkürlerimi iletiyorum. İstanbul'da yapılan geçit töreninde ülkemizin savunma sanayinde gerçekleştirdiği gelişmeyi bir kez daha gördük. Bu tören bizi hem duygulandırdı hem de kıvanç kaynağımız oldu.

Vatanımızı canımız pahasına koruyacağımızı, her gün 5 defa gök kubbeyi çınlatan ezanlarımızı susturtmayacağımızı, al bayrağımızı indirtmeyeceğimizi bir kez daha tüm dünyaya ilan ettik. Bölgemizin içinden geçtiği dönemde mesajlarımızın doğru bir şekilde gönderildiğini düşünüyorum. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok, biz vatanımızı koruyoruz. Bizim için tercih değil, mecburiyettir. Türkiye hayatta kalabilmek için sürekli kendini geliştirmek ve güçlü olmak zorundadır.

Kimseye husumet beslemeden, ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz. 100. yıl vesilesi ile yaptığımız hitabımızda Türkiye'nin kat ettiği mesafeyi somut rakamlarla ortaya koyduk. Cumhuriyeti salonlara ve balolara hapsedenlere, bu ülkede yıllarca cumhur karşıtlığı yapanlara, Cumhuriyet'i tapulu malı gibi görenlere bu tarihin nasıl idrak edilmesi gerektiğini gösterdik. Milleti dışlayan milletin olmadığı soğuk törenler yerine halkımız ile omuz omuza kutladık. Pazar günkü tablo Gazi Mustafa Kemal'in de arzusuydu. Gazi Mustafa Kemal 'beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağınız onları söyleyin demiş.' Gazi'nin mirasını yaşatanlar 85 milyonun tamamına hizmetkarlık yapanlardır.

Gardrop Atatürkçüleri yıllarca bu ülkeyi 2. sınıf demokrasi ve ekonomiye mahkum etmişlerdir. Gazi'nin vefatından sonra milleti inim inim inleten işte bunlardır. Türkiye sevdası ile çalışanlara hayatı zindan edenler bunlardır. Her 10 yılda bir milli iradeyi gasp edenler bunlardır. Anadolu insanını aşağılayanlar bunlardır. Kızlarımızı kılık kıyafetleri yüzünden üniversite kapılarında ağlatanlar bunlardır. Sırf oy tercihleri sebebiyle depremzedelere hakaret edenler bunlardır. Milli irade ile barışmak istemeyen bu çevreler içlerindeki nefreti kusmaya devam ediyor. Biz bunların kim olduklarını gayet iyi biliyoruz. Bu güruha asla oyun eğmeyeceğiz ve prim vermeyeceğiz.

Hizmet ve eser siyasetini merkezimize yerleştirdik. Milleti kutuplaştıranlardan değil kucaklayanlardan olduk. Yılların ihmallerini gidermek ile kalmadık, Gazi'nin en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti'ne önemli kazanımlar kazandırdık. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar olması için gece gündüz çalıştık. Elinini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: Türkiye 100. yılını kutlarken daha önce hiç olmadığı kadar güçlüdür. Elbette geldiğimiz konumu yeterli bulmuyoruz. Daha fazla demokrasi, daha fazla refah ve kalkınma için 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı'nın inşasına destek olmaya davet ediyorum. Bize yakışan birliktir, beraberliktir. Bunu başardığımızda önümüze çıkacak hiçbir engel yoktur. El ele gönül gönüle vererek Türkiye Yüzyılı'nı barışın, kalkınmanın yüzyılı yapacağız

Cumhuriyetimizin 100. yılını Gazze'de katliama uğradığı bir hüzünlü olay ile karşıladık. ABD ve Avrupa'nın koşulsuz desteğini alan İsrail dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor. Dün de Gazze'li kardeşlerimize hediyemiz olan dostluk hastanesi hedef alındı. İsrail barbarlığının son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişimini yitirdi. Savaşta dahi sağlık alt yapısı çökertilmez. Örgütler ile devletler arasındaki fark budur. İsrail'in doğrudan sivillere yönelik saldırıları sonucunda 8 bin 500 Filistinli şehit edildi.