İnsanlar gün içinde birçok duygu dalgalanması yaşar. Bu psikolojik dalgalanmaların davranışlarımız üzerindeki etkisi büyüktür. Bu davranışlardan biri de duygusal yeme veya yeme bozuklukları olarak karşımıza çıkar. Beslenme ve psikoloji arasında güçlü bir bağ vardır. Yapılan birçok çalışmada bu bağın varlığı kanıtlanmıştır.
Yeme bozukluklarının altında çeşitli sebepler yatar. Bireyler duygusal açlık ile fizyolojik açlığı ayıramaz hale gelir. Duygularını doyurmaya çalışarak tıkanırcasına yer. Bu durumda birey açlık ve tokluğu birbirinden ayıramaz hale gelir.

Duygusal Yemenin Altında Yatan Sebepler

Duygularımızın beslenme ve iştah düzeyi üzerinde %38-40 oranında etkisi vardır. Yapılan çalışmalarda stres, anksiyete, negatif duygular ve depresyonun aşırı yeme davranışına sebep olduğu doğrulanmıştır.
Aşırı yemeye düşkün olmak aslında bir davranış bozukluğudur. Bu davranış bozukluğunu psikoterapi, nöro linguistik programlar ve zihin gücüyle düzeltmek mümkündür. Yani yeme bozukluğunun altında yatan sebepleri bulup yeni davranış modelleriyle değiştirmek gereklidir. Çünkü, davranış bozukluklarının temelinde zihinsel zorlantılar yatar.
İçinde bulunduğunuz durumun farkında olup kendinize birtakım sorular sormanız gerekir. En son ne zaman ideal kiloda olduğunuzu, ne kadar kilo alıp verdiğinizi, neden kilo aldığınızı, kilo almaya başlarken hayatınızda nelerin değiştiğini sorgulamanız gerekir. Daha sonra bu soruların cevaplarının kökenine inmeniz gerekir. Hangi duygu durumunda aşırı yediğinizi sorgulayarak bilinçaltınızda yatan soruna ulaşabilirsiniz. Bazen insanlar yalnızlık çektiği için, sevgi, şefkat gibi duygulardan yoksun kaldığı için, bazen de üzüntü, öfke, stres gibi duyguları bastırmak için aşırı yeme davranışları gösterebilirler.
Başarısızlıktan kaçmak, olumsuz düşüncelerle yüzleşmemek, rahatsız edici düşünceleri bastırmak için duygusal yeme davranışı devam eder. Bu davranış bozukluğu sonucunda obezite, depresyon gibi hastalıkların ortaya çıkması kaçınılmaz olur. Beden algısı da bireyi aşırı yeme davranışına iten sebeplerden biridir. Birey kendi bedeniyle barışık olmadığında yeme bozukluğu devam eder.

Duygusal Yeme ve Obezite

Anksiyete ve obezite arasında doğrusal bir oran olduğu düşünülmektedir. Obez bireyler anksiyete durumunda duygularını aşırı yemeyle bastırabileceklerini düşünürler. Obez bireyler genelde duygulara bağlı yeme ile açlığa bağlı yemeyi birbirinden ayıramazlar.
Yapılan çalışmalarda depresyonun obezite riskini obezitenin de depresyon riskini artırdığı saptanmıştır. Obezite bazen sadece egzersiz ve diyetle birlikte çözülemeyen bir hastalıktır. Obeziteyle birlikte yeme bozukluğu davranışı gösteren bireyler diyet ve egzersiz yanında psikolojik desteğe de ihtiyaç duyar ancak bu şekilde bireyin davranış bozukluğu düzeltilerek obezitenin tekrarlama olasılığı azaltılabilir.

Kaynak: Haber merkezi