Günlük koşuşturma içerisinde çok ciddiye almadığımız bu olaya "tinnitus" yani halk arasında bilinen adı ile kulak çınlaması deniyor. Türkiye’de yaklaşık her 100 kişiden 10’unda görülen kulak çınlaması bazen sanıldığı kadar masum olmayabiliyor. Bir hastalıktan çok bir belirti olarak değerlendirilen kulak çınlaması, işitme sisteminde en sık karşılaşılan durumlardan biri olarak karşımıza çıkabildiği ifade edildi.
Medline Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Soner Kadıköylü, gelip geçici gibi görünen kulak çınlamasının bazen daha önemli bir sağlık sorununun habercisi olabileceğine dikkat çekerek önemli bilgiler verdi.
Kulaklardaki çınlamanın bazen de kalp ve damar sağlığıyla ilgili ipuçları verdiğini kaydeden KBB Uzmanı Dr. Kadıköylü, "Yüksek tansiyon veya damar sertliği gibi durumlar, kan akışındaki değişimlerle kulakta nabız atışına benzer bir sesin duyulmasına neden olabilir. "Pulzatil tinnitus" olarak adlandırılan bu durum, kalp atışlarımızla senkronize şekilde hissedilir ve altta yatan damar sorunlarının habercisi olabilir. Nadiren de olsa akustik nöroma (vestibüler schwannoma) adlı iyi huylu tümörler, iç kulakta yer alan denge ve işitmeden sorumlu sinir üzerinde gelişir. Tümör büyüdükçe, sinire baskı yaparak sürekli ve tek taraflı kulak çınlamasına yol açabilir. Genellikle bu çınlama, beraberinde işitme kaybı veya denge sorunlarıyla birlikte seyreder. Erken teşhis, bu tümörlerin tedavisinde büyük önem taşır. Bundan dolayı özellikle tek kulağı etkileyen ve zamanla artan çınlamalarda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır" dedi.
"Ototoksik etkili ilaçlar, iç kulakta hasara neden olabilir"
Kadıköylü, kulak çınlamasına sebep olabilecek bir diğer faktörün ise kullanılan bazı ilaçlar olduğunu belirterek, "Özellikle yüksek dozda aspirin, bazı antibiyotikler, kemoterapi ilaçları ve idrar söktürücüler gibi ototoksik etkili ilaçlar, iç kulakta hasara neden olabilir. Bu gibi bir durumda, ilaç kullanımı doktor kontrolü altında yeniden düzenlenmelidir. Kulak çınlamasının altında yatan ve sık görülen bir başka neden de yaşa bağlı işitme kaybıdır. Zamanla iç kulaktaki hassas tüy hücreleri yıpranır ve zarar görür. Bu hücreler, dışarıdan gelen sesleri elektrik sinyallerine dönüştürerek beynimize iletmekle görevlidir. Ancak bu sistem bozulduğunda, beynimiz eksik kalan sinyalleri telafi etmeye çalışır ve kendi sesini üretmeye başlar. Bu durum ise biz farkında olmadan rahatsız edici bir çınlama olarak karşımıza çıkar" diye konuştu.
"Yüksek sesli müzik iç kulaktaki hassas yapıları zedeleyebilir"
Günümüzde özellikle gençler arasında kulak çınlamasının en sık rastlanan sebeplerinden birinin de yüksek sesle müziğe veya gürültülü ortamlara uzun süre maruz kalması olduğunun altını çizen Kadıköylü, "Kulaklıkla yüksek sesle müzik dinlemek ya da sık sık yüksek desibelli etkinliklere katılmak, iç kulaktaki hassas yapıları zedeleyebilir. İlk başta geçici gibi görünen bu çınlama, zamanla kalıcı bir sorun haline de dönüşebilir. Bazen çok daha basit ama gözden kaçan nedenler de çınlamaya yol açabilir. Örneğin, kulak kiri birikmesi ses dalgalarının kulakta doğru şekilde iletilmesini engeller ve baskı hissiyle birlikte çınlamayı tetikleyebilir. Benzer şekilde, grip veya sinüzit sonrası ortaya çıkan östaki borusu tıkanıklığı da kulak basıncını değiştirerek istenmeyen seslere yol açabilir. Modern yaşamın kaçınılmaz bir parçası olan stres de kulak çınlamasını tetikleyen başlıca etkenlerden biridir. Stres altındayken vücudumuzun ürettiği bazı kimyasallar, sinir sistemimizi aşırı hassas hale getirerek çınlamayı artırabilir. Uzun süreli kaygı, yoğun endişe ya da uyku problemleri de kulak çınlamasını daha belirgin hale getirebilir. Çene eklemi problemleri de tahmin edilenden daha fazla kulak çınlamasına yol açar. Çene kemiğimiz kulağa çok yakın bir yapıya sahip olduğu için, burada yaşanan kas veya eklem sorunları, kulağa yansıyarak çınlama hissine neden olabilir. Aynı şekilde, bazı nörolojik rahatsızlıklar da işitme sinirlerini etkileyerek kulak çınlamasına sebep olabilir" şeklinde konuştu.