Çelik, AK Parti-DEM Parti arasındaki görüşmeye ilişkin olarak, "Milletin değerlerinden taviz verme yaklaşımımız yok. Pazarlık gündemimizde değil. Bizim meseleye yaklaşımımız Türkiye'de siyasal ve sosyal alanlardaki sorunların çözümü için demokrasi standartlarının yükseltilmesidir." dedi. Çelik ayrıca 21 Mart'ta nevruzu kutlayacaklarını ve kutlamalara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılacağını duyurdu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK gündemine ilişkin konuştu. Çelik, AK Parti ile DEM Parti arasında bugün yapılan görüşmenin perde arkasını açıkladı.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:
"21 Mart'ta nevruzu kutlayacağız. Kutlamalara Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılacak. Nevruz kadim bir anma olarak kutlanmış olacak. Buna herkesi bekliyoruz. Terörsüz Türkiye açısından bakılacak olursa bu nevruzun bu hedefe ulaşılması bakımından da önemli olduğunu ifade ediyoruz.
Trump ile AB liderleri arasındaki tartışmaya bakınca fiilen görüyoruz ki 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen bitmiştir. Dünya yeni bir düzen arayışındadır. Bu çerçevede dünyanın yeni aktörlerinin nasıl bir yol haritası izleyeceği en önemli konudur. Burada Türkiye bütün gelişmelerin merkezinde kilit ülke olma rolünü korumaktadır. Bugün AB liderleri gerek hukuk gerek ilkeler açısından bir takım eleştiriler getiriyorlar Trump'ın tasarruflarıyla ilgili olarak. Bugün eleştirdikleri konular kendilerinin Türkiye'ye dönük davranışlarının özetidir. AB liderlerinin dış politikaya dair eleştirilerini alt alta koyup oradan çıkacak toplam Türkiye'ye dönük çifte standart siyasetinin tam bir özeti olarak önlerine gelecektir. Türkiye, kilit bir rol üstlenmeye devam edecektir.
Avrupa güvenlik mimarisinin ihtiyaçlarıyla ilgili pek çok tartışma yapılıyor. Türkiye'nin ne kadar vazgeçilmez olduğuna dair de çok sayıda makalenin çıktığını, siyasi beyanatın verildiğini görüyoruz. Bizim mesajımız şudur, Türkiye sadece güvenlik konularıyla ele alınamaz. Ekonomik refah, sosyal değerler, bunların paylaşılması bakımından değerlendirmeniz gerekir. Bu bakımdan esasında yıllardır AB üyelik süreciyle ilgili olarak Türkiye'nin önüne koydukları çifte standartla yüzleşmelerinin zamanıdır. Fasılları dahi açmaktan çekiniyorlar. Umarız ki bu vesileyle başlayan tartışmayı güvenlik temelinde ele almazlar, Türkiye'nin güçlü bir Avrupa devleti olduğu şeklindeki boyutunu da unutmayan bir çerçeveyle Türkiye'nin önüne gelirler. O zaman hem bölge hem dünya barışı hem de Avrupa güvenlik mimarisi açısından yepyeni bir takım fırsat pencerelerinin ortaya çıktığı herkes tarafından görülecektir.
Suriye'deki gündemi yakından takip ediyoruz. Günler önce bir Esad'a bağlı bazı grupların meşru yönetime karşı saldırısıyla bazı olaylar meydana geldi. Çatışmalar oldu. Maalesef çeşitli şekillerde kaosu tetiklemeye çalışan odakların da harekete geçtiklerini gördük. Alevi, Nusayri kardeşlerimize saldırılar oldu, hayatını kaybedenler oldu. Bu saldırıları lanetlediğimizi ifade ediyoruz. Suriye yönetimi de saldıranların ortaya çıkması için komisyon kurdu.
Biz olay olduğu andan itibaren dedik ki, burada Esad artığı olarak bildiğimiz silahlı gruplar meşru yönetime karşı silahlı saldırı gerçekleştirdiler. Buna cevap verilirken birtakım grupların, kişilerin sivilleri hedef almasını da lanetliyoruz. Sünni, Şii, Alevi, Nusayri, Dürzi, Türkmen, Kürt, Arap hangi etnik gruptan olursa olsun bütün Suriye'yi temsil ettiği çizgisinden ayrılmamak gerekir. Esad'ın katliamları Alevilere, YPG'nin katliamları Kürtlere, DEAŞ'ın katliamları Suriye'deki Araplara mal edilemez.
"YAPTIKLARI İŞ SON DERECE İLKEL, BAYAĞI"
Katliamların arkasında Türkiye'nin bunu himaye ettiği gibisinden büyük bir yalana imza attılar. Buradan siyasi kaldıraç elde etmeye çalıştılar. Yaptıkları iş son derece ilkel, bayağı. Hele hele birilerinin uluslararası müdahale çağrısı Suriye'yi yeni bir kaosa sürüklemeden başka bir şeye hizmet etmez. Bizim Esad artığı dediklerimiz, orada silahlanmış gruplar, birtakım devletlerin vekil gücü olarak hareket ederek bu saldırıyı gerçekleştiren teröristlerdir