Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu üyesi, Bursa Kent Konseyi Tarihi Kültürel Miras Grubu üyesi ve Gönüllü Çevre Müfettişi Ali Turan, son restorasyonda caminin gider kanallarının sağlıklı olarak tesis edilemediği için caminin içerisindeki kubbe bağlantılarındaki duvarların kabardığını, dışarıdaki suyun tahliye edilememesi sebebiyle caminin ciddi anlamda rutubetlendiğini söyledi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün en düşük rakamı teklif eden ancak ehil olmayan firmalara tarihi eser restorasyonlarını yaptırması sebebiyle birçok tamirat sonrası problem yaşandığına dikkat çeken Ali Turan, “Caminin üzerinden aşağıya inen giderleri ecdadımız yıllar önce çok güzel tahliye kanalları inşa ederek çözmüştür. Eserler bu sebeple 7 asırdır ayaktı. Ancak kubbede 7-8 yıl önce yapılan tamiratta giderler tam olarak çalışır halde olmadığından suyun büyük kısmı cami kubbe ve beden duvarlarına gidiyor. Cami içerisinde çok ciddi duvarlardan parça düşmeleri yaşanıyor. Asılan eski hat levhaları bile rutubet sebebiyle çürümeyle karşı karşıya. Onca yapılan tamirata rağmen, yıllardır bu caminin kubbe yağmur suyu giderleri düzgün çalıştırılamadı. Zaman zaman yaprak birikti denilerek kanallar temizlendi. Ancak sağlıklı çalışmayan bir sistem var. Bunun çözümü olmaz ise kubbede çökme yaşanacak" dedi.
Bursa Valiliği ve Vakıflar yetkililerini göreve davet eden Turan, "Özellikle caminin doğu ve batı tarafı çok kötü durumda. Batı taraftaki cami su giderinin, BUSKİ kanalına bağlantısının yapılmadığını tespit ettik. Doğu tarafındaki giderin de kapalı olduğunu öğrendik. Bu durumda iki kubbe ve caminin yükünü taşıyan sütunların içinden geçen giderlerin tıkalı olması ‘dinamik yükü' 10 kat arttı. Bu da caminin çökme riskini hızlandırdı. Merkezi ve mahalli idareciler de tarihi eserlerin yaşatılması için ilgili ve hassas olmalıdır” şeklinde konuştu.
Kale Camii veya Saray Camii ismi ile Bursa'nın Tophane semtinde Osmanlı Devletinin ilk yıllarında inşa edilen cami, yapıldığında şehrin en büyük camisi idi. Büyük Bursa depreminde, yıkılan cami 1890 Vali Celaleddin Paşa tarafından dönemin zevkine uygun olarak (neorönesans ve neogotik üsluplarda) yenilendi. Günümüzdeki hali, aslının üçte iki oranında küçüğü olarak inşa edildi. İlk inşa edildiğinde Cuma namazı kılınan Ulucami tipinde bir cami idi. I. Murad Han'ın Filibe'de yaptırdığı cami ile aynı plan şemasına sahip olan üç bölümlü ve dokuz kubbeli bina, çok direkli, çok kubbeli ilk halk camisi idi. Günümüzde ana ibadet mekanı, art arda iki kubbe ile örtülüdür, bu mekân eski camiden kalmadır. Ön cephe ve yan duvarlar, 19. yüzyıldaki onarımda yenilendi.
Bursa'nın ilk camilerden olan esere, kale içinde olduğu için 'Kale Camii', Bey Sarayı'nın karşısında olduğu için 'Saray Camii' denilmiştir. Kimi kaynaklarda yapının banisi I. Murad'n 1389'da Kosova Savaşı'nda şehit olmasından sonra 'Şehadet Camii' adını aldığı belirtilir. Başka bir rivayete göre I. Murad Han, vakit namazlarını camide kılmıyordu ve bu durum halkta dedikoduya sebep olduğundan namaz kıldığına şehadet etmesi için bu camiyi yaptırdığı için ismi 'Şehadet Camii' dönüştü. Cumhuriyetin ilk yıllarında ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle ibadete kapatılan cami, uzun yıllar askeri depo olarak kullanıldı. 1946'da Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu'nun talebi neticesi basit tamirat ile yeniden ibadete açıldı.